Türk Yapısal Çelik Derneği Yönetim Kurulu Başkanı ve Avrupa Yapısal Çelik Birliği (ECCS) Başkan Yardımcısı H. Yener Gür’eş, Çelik Yapılar dergisinin 74. sayısındaki yazısında çöken çatılarla ilgili bilgiler aktardi.
Karlı günlerin ardından çöken çatılar yine gündeme geldi. Çelik yapılarda en çok çökme olayı kolon ve kirişlerden oluşan taşıyıcı sistemde değil, çatılarda görülüyor. Tarih sırasına göre birkaç örnek paylaşmak istiyorum burada:
• 14 Şubat 2004’de Moskova’da Transvaal-Park su eğlence merkezinin cam çatısı içeride 400 kişi varken çökmüş, facia 28 kişinin ölümü ve 110 kişinin de yaralanmasıyla sonuçlanmıştı. Yapılan inceleme sonucunda hatanın Türk inşaat firmasından değil tasarım hatasından kaynaklandığı belirlendi.
• 23 Şubat 2006’da Moskova’da bir marketin çatısının çökmesi sonucu en az 56 kişi hayatını kaybetti, 32 kişi de yaralandı. Çöken çatının altında yaklaşık 10 kişinin daha bulunduğu belirtildi.
• 21 Eylül 2006’da Antalya’da yaklaşık 3 saat süren etkili yağış ve fırtına nedeniyle bir alışveriş merkezinin uzay çatısı parapetlerin içinin su dolması sonucunda çöktü. 1 çocuk hayatını kaybetti 11 kişi de yaralandı.
• 28 Temmuz 2013’te Isparta Gökkubbe Ulusal Fuar ve Kongre Merkezi’nin 200 tonluk üst çatısı çöktü. İçinde kimse olmadığından kazada can kaybı olmadı, 2 iş makinası zarar gördü.
• 18 Aralık 2018’de Moskova'nın Nijniy Novgorod bölgesine bağlı Dzerjinsk kasabasında ağaç ve metal profil üretimi yapan bir fabrikanın deposunun çatısı çöktü. Hastaneye kaldırılan işçilerden 3'ü hayatını kaybetti. İşçilerden 2'sinin ise hastanede tedavilerinin devam ettiği ve durumlarının ağır olduğu öğrenildi.
• 2 Şubat 2020’de Rusya’nın St. Petersburg şehrinde dev stadyumun çatısı çöktü bir işçi hayatını kaybetti.
• 30 Kasım 2021’de şiddetli rüzgâr nedeniyle Zonguldak’ın Devrek ilçesindeki şehirlerarası terminal binasının çatısı çöktü.
• 24 Ocak 2022’de İstanbul Havalimanı’nda Turkish Cargo’ya hizmet sunan tesisin çatısı yoğun kar nedeniyle çöktü. Can kaybı olmadı.
• 26 Ocak 2022’de Amasya’nın Taşova ilçesinde yoğun kar yağışı nedeniyle biriken kar sonucunda Taşova Otogarı’nın çatısı çöktü, can kaybı olmadı.
• 3 Şubat 2022’de Isparta’da Davraz mahallesindeki Yeni Çarşamba Pazar Yeri’nin çatısı kardan dolayı çöktü, park yerindeki araçlar zarar gördü.
Çoğunluğu ocak ve şubat aylarında çöken bütün bu çatılar; çelik olduğu için değil, yanlış tasarım ve mühendislik, yanlış malzeme seçimi, yanlış imalat ve montaj, yapım safhasında denetimsizlik ile sonradan periyodik kontrollerin ve bakımların yapılmaması gibi nedenlerden dolayı çöküyor. Tabii buna bir faktörü daha eklemek gerekir: Küresel ısınma. İklim değişiklikleri sonucunda rüzgâr, yağmur ve kar gibi yüklerin değişiyor olması, artan sel ve çığ felaketleri, çökmeler tsunaminin örneklerinin ülkemizde de görülmeye başlanmış olması, yakın bir gelecekte mevcut standartlardaki yüklerin güncelliğini ve yeterliliğini kaybedeceğini gösteriyor. Daha önceki sayılarımızda da değindiğimiz gibi, bu konu üzerinde akademik çalışmalar yapılmasına ve standartların, 5, 10 yıl sonraki değişiklikleri ön görecek şekilde gözden geçirilmesine ihtiyaç olduğunu değerlendiriyoruz.
Çatılarla ilgili diğer bir sorun ise çatıların birçok binada basit görülüp mühendislik hizmeti almadan ve çıkma kalıp tahtaları gibi elde kalan malzemeyle yapılabiliyor olması. Çatıyı çok önemsiyoruz.
Bir dönem ÇATIDER ile de bu konuları değerlendirdik. Büyük yapıların çatılarında, geniş açıklıkların daha kolay geçilmesine olanak sağladığı için ve aydınlık olsun diye genellikle çelik kullanılıyor. Dünyanın her yerinde, çelik-cam kombinasyonu mimaride çok benimsenen bir uygulama. 1999 depreminde Ford fabrikasında hemen hemen bütün kolonlar kırılmış veya çatlamıştı. Eğer çatı çökseydi altında milyar dolarlık tezgahlar mahvolacaktı. Ama kırılan veya çatlayan kolonları çelik çatının tuttuğu bilgisini aldık. Dolayısıyla çelik yapıların böyle bir avantajı da var.
Deprem riski dolayısıyla yapıların ve özelikle çatıların olabildiğince hafifletilmesi gerektiğine ancak çatı taşıyıcı sisteminin hafife alınmaması gerektiğine inanıyoruz. Bunun için metal taşıyıcı sistemlerin avantajlarından daha fazla yararlanılmalı, soğuk şekil verilmiş galvanizli çelik profillerden veya açık (HE, IPE, UPE veya köşebent gibi) ve kapalı (kutu profil, boru gibi) profillerden yapılmış çelik taşıyıcılı çatıların mühendislik, imalat ve montajı ciddiye alınmalı, yapısal güvenliği ve mimari açıdan presizyonu sağlanmalıdır.
Bir de çatı yüksekliklerindeki sınırlamalara değinmek istiyorum. Çatı yükseklikleri sabitlendiği zaman, geniş taban alanına sahip çatılarda eğimler azalabilmekte, kar yüküne karşı daha hassas hale gelebilmektedir. Bu konuda da optimizasyon sağlanmalıdır. Ayrıca çatı eğimleri ayarlanırken, kuzeye bakan yüzeylerin daha fazla eğimli, güneye bakan yüzeylerin daha az eğimli olabileceği de göz önünde bulundurulmalıdır. Bu farklı eğim modelleri güneş panelleri döşenen çatılarda avantaj sağlayabilir.
Bir de çatı yüksekliklerinin ve eğimlerinin, çatı aralarını kullanışsız veya depo olarak kullanılan çatı boşlukları bırakmak yerine yaşam alanları haline dönüştürülecek şekilde planlanması, bir yandan iskân sorununa çözüm olurken, diğer taraftan tasarruf sağlayacaktır.
Buraya kadar çatılardan söz ettik, çelik ve alüminyumun cephelerde kullanımı da aynı derecede önemli bir konu. Cephe mühendisliği, yapı mühendisliğinin, çelik konstrüksiyonun bir parçası ama yapısal yangın güvenliği konuları ile de ilişkilendirilmesi gereken cephe mühendisliği özel önem gösterilmesi gereken bir konu.