TR|EN
Güncel
Steelorbis
Depreme Dayanıklı Binalar
E-Bülten Aboneliği
Tevfik Seno Arda Lisesi

İlçe İlçe Kentsel Dönüşüm Sohbetleri

Halk arasında Kentsel Dönüşüm Yasası olarak anılan 16/5/2012 tarihli ve 6306 Sayılı Afet Riski Altındaki Alanların Dönüştürülmesi Hakkında Kanun ile ilgili olarak; halkın, müteahhitlerin, yetkili meslek örgütlerinin, hatta belediyelerin kafalarında çok sayıda soru ve sorun var. Aynı yasaya göre yapılsa da, her kentsel dönüşüm bölgesinin, her projenin kendine göre belki yüzlerce sorunları ve soruları var.
03.12.2012
9 Ağustos günü, Bumerang firmasında Emrah ERSOY ve Ali Cumhur ÖZTAN Beyler Türk Yapısal Çelik Derneği’ni ziyaret ettiler ve “İstanbul’un depremselliği ve kentsel dönüşüm ile bunlara ilişkin toplumsal bilinç” konularını konuştuk. Sonunda, ilçe ilçe dolaşıp ilgili tarafları bir araya getirecek bir proje geliştirmeye karar verdik. Uzunca bir hazırlık döneminden sonra, “İlçe İlçe Kentsel Dönüşüm Sohbetleri”nin ilki 2 Aralık 2012 Pazar günü Beyoğlu Belediyesi Gençlik Merkezi’nde gerçekleştirildi.
Toplantı şu konuşmacıların bilgilendirme konuşmalarıyla başladı:
    Arif KÖKLÜ, Beyoğlu Belediyesi Başkan Vekili
    Prof. Dr. Şener ÜŞÜMEZSOY, İstanbul Üniversitesi
    Gülay DİNDORUK, Filli Boya-Capatect Genel Müdür Yardımcısı
    H. Yener GÜR’EŞ, Türk Yapısal Çelik Derneği Başkan Yardımcısı
    Dilek BAKİ, Afet ve Çevre Yönetim Sistemleri Araştırma Derneği Başkanı
Prof. ÜŞÜMEZSOY, bilgilendirici ve aydınlatıcı konuşmasında, mimarinin İspanya’da İNKA altınlarıyla başlayan gelişimini, buradan Venedik’e geçişini oradan da İstanbul’a “Pera” bölgesine gelişini özetledi. Daha sonra, özellikle Beyoğlu bölgesinin depremselliği hakkında bilgi veren ÜŞÜMEZSOY, bu bölgedeki tarihi binaların bugüne kadar birçok depreme dayandığını fakat artık yorulmuş olabileceklerini belirtti. 1509, 1766 ve 1894 depremlerinden bahsedildikten sonra, beklenen İstanbul depreminin büyüklüğü ne olursa olsun ciddi bir hasara neden olabileceği, dolayısıyla deprem riski olan bu bölgelerde mutlaka önlem alınması gerektiği ifade edildi.
Gülay DİNDORUK konuşmasında, bir sosyal sorumluluk projesi olarak gördükleri bu projeyi desteklediklerini belirttikten sonra, binalarda enerji verimliliğinin öneminden bahisle kentsel dönüşüm kapsamında yapılacak binaların çevreci ve enerji verimliliği yüksek yapılar olması gerektiğine dikkat çekti.
Beyoğlu Belediyesi Başkan Vekili Arif KÖKLÜ şu hususlara değindi:
·         Kentsel Dönüşüm projesine rant gözüyle bakılmamalı, insanların güven içinde ve insanca yaşayacağı mekanlar yaratma projesi olarak bakılmalı, bunun afetlere rağmen hayatta kalabilme mücadelesi olduğu kabul edilmeli.
·         Her yasada veya yönetmelikte eksikler olabilir. Asıl olan onun düzeltmek ve geliştirmektir.
·         Kentsel Dönüşüm Yasası bu yıl çıktı ama kentsel dönüşüm çalışmalarının ilk örneği olan Tarlabaşı Dönüşüm Projesi 2004 yılında başladı. Planlama, bina sahiplerinin ikna suretiyle rızalarının alınması ve sözleşme safhası 7 yıl kadar sürdü ve 2011 sonunda uygulamaya geçildi.
·         Bu proje için proje, imalat ve inşaat 2 yılda tamamlanabilir, ancak sosyal gereksinimlerin karşılanması için yapılacak süre bunun en az iki katıdır. Kentsel Dönüşüm projesi çok büyük bir proje dolayısıyla toplamda belki de 30 yıl sürebilir.
·         Kentsel dönüşümde şu hususlar göz önünde tutuldu: Tarihi dokunun korunması, sosyal çevrenin ve gereksinimlerin karşılanması, projenin ekonomik boyutunun çözümlenmesi, tarafların rızası ile yürütme.
·         Projenin başarısında; şeffaflık ve adil uygulama çok önemli.
·         Her bölgenin ve projenin soruları ve sorunları farklı. Bunun için Beyoğlu Belediyesi tarafından “50 Soruda Tarlabaşı Yenileme Projesi” (http://www.tarlabasiyenileniyor.com/proje_hakkinda/50soruda.aspx) kitapçığı hazırlanmıştır.
·         Belediye hizmetlerinde en önemli konulardan biri envanter. Böylece ilçenizdeki, beldenizdeki insanlara ulaşmanız mümkün olabiliyor.
Türk Yapısal Çelik Derneği Başkan Yardımcısı Yener GÜR’EŞ şu açıklamalarda bulunmuştur:
“Türk Yapısal Çelik Derneği, yürürlükteki “Deprem Bölgesinde Yapılacak Binalar Hakkında Yönetmelik (DBYBHY)” esaslarına göre yapılmamış riskli yapıların yenilenmesi veya güçlendirilmesini prensip olarak benimsemektedir. Ayrıca, bu proje siyasi veya ekonomik bir proje olarak ele alınmamalı, insani bir proje olarak değerlendirilmelidir. 
Gün geçmiyor ki bu “deve mi, kuş mu?” misali yeterince anlaşılamayan kentsel dönüşüm hakkında bir seminer, bir konferans düzenlenmesin. Kanaatimizce bu girişimlerin temelinde yatan sorulardan bazıları şunlar olabilir:
·         Evimin yıkılıp yıkılmayacağına kim karar verecek? Bunun için torpil yapabilir miyim?
·         Eski bir evim var, bu kapsamda yıkarlar mı, nasıl yenilerim, beni göçe zorlarlar mı?
·         Evimi güçlendirsem, yıkılmaktan kurtarabilir miyim?
·         Bu dönüşüm için şehir planlaması yapıldı mı?
·         Dönüşümden sonra inşa edilecek yapılar çağdaş ölçütlere uygun olacak mı?
·         Bu yaratılan pazardan nasıl pay alırım?
·         Bu dönüşümden nasıl rant sağlarım?
·         Bu yasayı yürüterek veya engelleyerek nasıl siyasi çıkar elde ederim?
Kanun çıktı ve süreç başladı! 
Bizim de eksik bulduğumuz taraflar var. İşlemler, doğrusunu göstermediğimiz sürece bütün yanlışlarıyla yürüyecektir. Tüm ilgili tarafların, kamunun bu konudaki çalışmalarının doğru yönde gelişmesine destek olmak amacıyla çaba göstermesi şarttır. Bu düşünceden hareketle, Türk Yapısal Çelik Derneği;
·         Kentsel dönüşümle ilgili mevcut durumun ve olası sorunların belirlenmesi,
·         Sektörümüzün bu hızlı gelişim karşısında alması gereken önlemlerin saptanması,
·         Bu konularla ilgili STK’lar, meslek kuruluşları ve üniversitelerle koordinasyonun tesisi,
·         Gerektiğinde kamu kurumlarına sunulmak üzere teklif paketlerinin hazırlanması,
amacıyla bir Kentsel Dönüşüm Çalışma Grubu oluşturulmasının yararlı olacağını değerlendirmiş ve çalışmalara başlamıştır.”
Ülkemizde maalesef çelik yapıların avantajlarından yeterince yararlanılmadığını belirten GÜR’EŞ; “Afrika, Ortadoğu, Orta Asya, Rusya ve Balkanların çelik yapı üreticisi konumunda olan Türkiye’nin şu anda yaklaşık yılda 70.000 konut yapma imkanına sahip olduğunu, kentsel dönüşüm projesi kapsamında bu kapasiteden mutlaka yararlanılması gerekir” dedi. Daha sonra “Bu yasanın uygulanmasından sonra mevcut binalar neye dönüşecek?” sorusuyla devam eden konuşmasında: “Yalnızca afet riskine karşı güvenli yapılar mı hedeflenecek, yoksa çağdaş ölçütlere sahip yapılar mı? Dönüşümden sonra yapılacak binaların, tüm eksikliklerine rağmen DBYBHY esaslarına uygun yapılması şart, ama yalnız başına yeterli değil.   
Oldu bittiye getirilmeyip, uygar ülkelerdeki gibi bir planlama süreci olacaksa, enerji verimliliği, çevre duyarlılığı ve yaşam konforu kentsel dönüşüm planlamasında mutlaka gözönüne alınmalı. Aksi halde, örneğin 15-20 yıl sonra birileri çıkıp: “Avrupa’da binalar metre kareye 35 kWh eneji harcarken bizdekiler 350 kWh elektrik harcıyor. Bir yandan gezegenimizde enerji kaynakları tükenirken, ülkemizde de dış borçların en önemli kalemini enerji ithalatı oluşturuyor. Öylese, bu yapıları yıkıp yerine enerji verimliliği yüksek binalar yapmayı öngören bir Çevresel Dönüşüm Yasası’nı çıkaralım” derse şaşırmamak gerek. Yani, kentsel dönüşümden anlaşılan “bugün günü kurtaran binalar yapıp, yarın yapılanları tekrar yıkmak” olmamalı. Diğer bir deyişle, deprem riski yüksek binaları dönüştürdüğümüzde; göz boyayan ya da kısa vadeli çıkarlara hizmet eden binalar değil, hem depreme dayanıklı, hem konforlu, hem çevreci, hem enerji verimliliği yüksek, hem belki ucuz değil ama ekonomik, hem de sürdürülebilir konutlar yapmak zorundayız.” dedi.
Bu dönüşüm süreci aslında beyinlerimizdeki dönüşüm ve gelişim için de bir vesile olmalı, ezberler ve şartlanmışlıklar terk edilerek, bilimsel yöntemler benimsenmelidir. Burada şunu kasdediyorum: afete karşı güvenlik yanında, çağdaş ve çevresel gereksinimler de gözönüne alındığında, yeni malzemelerin ve yöntemlerin kullanılmasına ilişkin araştırmalar yapılmalı, uygun yerde uygun malzemeler ve yöntemler kullanılmalıdır. Örneğin, mevcut imkanlara göre Türkiye’deki konutların %20’sinin çelik taşıyıcı sistemli yapı olarak inşa edilmesi mümkün olduğu halde, ancak yaklaşık %1,5 kadarı çelik yapıdır.
Bütün bu söylenenlerin amacı “Her koşulda çelik yapı yaptırın” değildir. Böyle bir yaklaşım bilimsel de olamaz. İçinde bulunulan koşullara göre bazen çelik, bazen çelik-betonarme kompozit, bazen betonarme, bazen ahşap yapı ve bazen de en bunların karması iyi çözüm olabilir. Ama bir yatırımcı, tüm gelişmiş ve özellikle deprem kuşağındaki ülkelerin yaptığı gibi çelik malzemeyi daima gözönünde bulundurmalı, uzmanlarla yapacağı görüşmeler sonunda doğru malzemeyi seçmelidir.
Son olarak söz alan AÇEYSAD Başkanı Dilek BAKİ, aynı zamanda Omurilik Felçlileri Derneğini de temsilen konuşma yapacağını açıkladıktan sonra, afet yönetimi hakkında verdiği ayrıntılı bilgiyi takiben bu konuda neler yapılması gerektiğine dikkat çekti. Daha sonra, yeni yapılaşmada engellilerin de kullanabilecekleri yapılar yapılması ve projelendirilmesi konusundaki önerilerini paylaştı. 
Katılımcılar tarafından yöneltilen sorularla zenginleşen ve ilgiyle izlenen sohbet bu toplantısı; Ali Cumhur ÖZTAN Bey’in kapanış konuşmasından sonra, samimi bir ortamda akılda kalan soruların sorulduğu, Bakırköy’de yapılacak bir sonraki toplantıya ilişkin konuşmaların yapıldığı kokteyl ile sona erdi. 

YORUMLAR
SİZ DE YORUM YAZIN
Henüz yorum eklenmemiştir.
Siz de yorumunuzu ekleyerek sitemizin içeriğinin zenginleşmesine katkıda bulunabilirsiniz.
© 2014 - Türk Yapısal Çelik Derneği