Raporda, depremin ardından madencilik sektörü bileşenlerinin madencilerin afet bölgelerine gitmeleri için çağrı yaptığı, çağrıya uyan binlerce madencinin yaşadıkları tüm olumsuz koşullara rağmen deprem bölgelerine koştukları veya bulundukları yerlerden lojistik destek sağladıkları bildirildi. 6 Şubat depremlerinde arama/kurtarma çalışmalarına katılan madenci sayısının, 1999 depremine göre hayli yüksek olduğuna dikkat çekildi.
Raporda, "Madencilerin yaptığı çalışmaların toplum hafızasının unutulmayacakları arasında yer alacağı şüphesizdir. Bunun yanında, afet bölgesinin ihtiyaçlarının karşılanması için tüm birimlerimiz, üst örgütümüzle Türkiye Mimar ve Mühendis Odaları Birliği ile eşgüdüm halinde çalışmıştır." denildi.
Bölgedeki binaların ağırlıklı bölümünün 2001 ve sonrasında yapıldığı, ayrıca yıkılan büyük binaların, 1999 depremi sonrası imar hükümlerine uygun yapıldığı göz önüne alındığında, var olan durumun mühendislik, denetim, mevzuat anlamında yeniden sorgulanmasını gerektirdiği ifade edilen raporda şu görüşlere yer verildi:
"Bir deprem coğrafyasında konumlanan ülkemizde depremler hep olacaktır. Bu nedenle, afetlerin tüm aşamalarının planlandığı, görev ve sorumlulukların net olarak belirtildiği, yeni bir afet üst örgütlenmesine ihtiyaç olduğu aşikardır. Merkezi idarenin, mahalli idarelerin, TSK’nin, madencilerin, Kızılay’ın, sivil toplum kuruluşlarının ve gönüllülerin yer alacağı; görevlendirilen meslek gruplarının açık/net olarak belirtileceği yeni bir Afet Üst Örgütlenme Modeli’nin hayata geçirilmesi zorunludur."
Raporun tamamını aşağıdaki linkten okuyabilirsiniz.
https://api.maden.org.tr/uploads/contents/2023-02-5-11-59-50-697933.pdf