TR|EN
Güncel
E-Bülten Aboneliği
CMP 2022
Tevfik Seno Arda Lisesi

DEPREM NEDENİYLE ÜRETİMİN DURMASI TOPLUMU FELÇ EDİYOR

Bursa Organize Sanayi Bölgesi (Bursa OSB), Uludağ Üniversitesi, TMMOB Jeoloji Mühendisleri Odası, Bursa Organize Sanayi Bölgesi Sanayicileri ve İş İnsanları Derneği (BOSİAD) ve Egok Yapı Analiz Teknolojileri iş birliğiyle deprem gerçeği hakkında bir sempozyum gerçekleştirdi.
16.05.2023
Bursa OSB Hizmet Binası çok amaçlı toplantı salonunda düzenlenen ‘Bursa’nın Deprem Riskleri ve Sanayi Yapılarının Deprem Performansları’ konulu sempozyum, yoğun bir katılımla tamamlandı.

Moderatörlüğünü Uludağ Üniversitesi Rektör Yardımcısı, İnşaat Mühendisliği Bölüm Başkanı Prof. Dr. Adem Doğangün’ün yaptığı programda açılış konuşmasını gerçekleştiren Bursa Organize Sanayi Bölgesi Yönetim Kurulu Üyesi Özgür Şahin, konuşmacılara, katılımcılara ve sempozyumda emeği geçen herkese teşekkür ederek, organizasyonun katılımcılara ve Bursa’ya faydalı olmasını diledi.

“Üretimin Durması Toplumu Felç Ediyor”
Moderatör Prof. Dr. Adem Doğangün, 6 Şubat’ta meydana gelen ve 11 ili etkisi altına alan depremlerin Türkiye’ye maliyetinin büyük olduğunu belirterek, “Ancak can kayıplarımız maliyetlerle ölçülemez. Yakın zamandaki depremlere baktığımızda genelde gece saatlerinde gerçekleşiyor. Durum böyle olunca sanayi alanlarında can kayıpları yaşanmıyor gibi bir algı oluşuyor ancak Bursa’mızda 24 saat vardiya ile çalışan sanayi kuruluşlarımız var. Dolayısıyla Bursa’mızda olası bir depremde sanayi bölgelerimizde de can kayıpları gündeme gelebilir. Sanayi bölgelerimizdeki maddi kayıpların büyüğü aslında binalarda değil oradaki makinalarda, alet edevatlarda meydan geliyor. Aynı zamanda yaşanabilecek iş gücü kaybı da kayıpları daha büyük boyutlara çıkarıyor. Üretim olmadığı zaman bu bütün toplumu etkiliyor ve adeta hayatı felç ediyor. Dolayısıyla sanayi yapılanmaları biraz daha ön planda olmalı. Aynı zamanda sanayi bölgelerinde bulunan birtakım kimyasalların yayılması ya da yaşanabilecek yangınlar çok daha büyük zarara neden olabiliyor. Sanayi bölgelerindeki doğru yapılanmalar can ve mal kayıplarını azaltmada etkili olacaktır” dedi.

“Bursa Sadece Bina Kaybetmez, Türkiye Üretimini Kaybeder”
TMMOB Jeoloji Mühendisleri Odası Güney Marmara Şube Başkanı Engin Er ise ‘Aktif Fay Hatları ve Bursa için Riskler’ konulu sunumunda, şu ifadeleri kullandı.

“Şu anda ülkemizin kaynaklarının büyük bir kısmı deprem bölgesine destek için kullanılıyor. 4 milyar dolardan bahsediliyor. Bu durum depreme hazırlığın ne kadar önemli olduğunu bir kez daha gösteriyor. Bu harcamaların küçük bir kısmını kentsel dönüşüme ve gerekli önlemlere ayırsaydık bu paranın büyük bir kısmı cebimize kalabilirdi. Bursa’da 17 tane sanayi bölgesi var ve şehrimizden aktif fay hatları geçiyor. Dolayısıyla Bursa, ciddi önlemler alınması gereken bir şehir. Türkiye’de 3 ay içerisinde gerçekleşen deprem sayısı 30 bini geçti. Bu depremlerin yarattığı stres bizleri de etkileyebilir. İstanbul’da, Bursa’mızda, Marmara ve Ege bölgelerinde yaşanabilecek depremlerin kayıpları çok daha büyük olacaktır. Güney Marmara’yı etkileyebilecek üç fay hattı var Bursa’da ve şehrimiz bir sanayi kenti. Bir bölgenin depremden etkilenmesi için öncelikle 6 büyüklüğünde bir etki yaratabilecek fay hattının olması gerekiyor. Bu Bursa’da var. İkinci olarak bu fay hattının bizim yerleşim bölgemize ya da sanayi alanımıza yakın olması lazım ve bu da şehrimizde mevcut bir gerçek. Ne yazık ki Bursa’mızda içinden fay hattı geçen sanayi bölgelerimizin olduğunu da biliyoruz. Üçüncüsü bizim binalarımızın eski olması lazım. 2004 yılından önce yapılan binaların çoğu hazır beton değildi. Dördüncüsü binaların statik hesaplarının uygun olmamasıydı. Bursa sadece bina kaybetmez, Türkiye sanayisini kaybeder. Türkiye milyarlarca dolar zarara uğrar. Bu yüzden iyi zemin, iyi bina çok önemli ve bundan sonraki tüm önlemler bu gerçekler göz önünde bulundurularak alınmalı.”

“Zemin Sıvılaşması Konusu Yeterince Dikkate Alınmıyor”

Uludağ Üniversitesi Mühendislik Fakültesi İnşaat Mühendisliği Öğretim Üyesi Prof. Dr. Hakan Tacettin Türker, “Endüstriyel Yapılardaki Genel Riskler” konulu sunumunda, depremlerde yaşanan yıkımlara binaların durumundan çok zeminlerin zayıf ya da problemli olmalarının neden olduğunu anlattı. Prof. Dr. Türker: “Binaların en doğru şekilde inşa edilebilmesinin yolu zemin hakkındaki bilgilerin doğru elde edilebilmesidir. Burada binaların sağlamlığı açısından zemin sıvılaşmasına çok dikkat edilmeli. Binalarımız ne kadar sağlam olursa olsun, ne kadar iyi bir yapı olursa olsun zemin sıvılaşmasına dikkat edilmediyse yapımızın olası depremlerde yıkılma ihtimali yüksektir. Yalnızca Bursa’mızda değil Türkiye genelindeki sanayi yapılarının ne yazık ki zemin etütleri yapılmamış. Zemin sıvılaşması konusu sanayi bölgelerimizde maalesef çok fazla dikkate alınmamış ve alınmıyor. Bu nedenle sıvılaşma koşullarının Bursa’daki sanayi yapılarını ne kadar etkileyeceğinden şu an için emin değiliz ama sanayi bölgelerimizin neredeyse tamamının alüvyon zemin üzerine kurulu olduğunu biliyoruz. Bu nedenle sıvılaşma, sanayi yapılarımızın birçoğunu ilgilendiriyor. Dünyada bu alanda çok uzun zamandır kullanılan yöntemler mevcut ancak ülkemizde yeni yeni kullanılmaya başlanıyor” dedi.

“Doğru Yöntemler Depremlerin Zararlarını Azaltacaktır”
Jeoloji Mühendisi Mehmet Samast, “Zemin Etüdü ve NTD Tahribatsız Test Yöntemleri” konulu sunumunda, konut ya da sanayi binalarının yapımında zemin etütlerinin önemine değindi. Zemin yapısına göre doğru statik hesaplamalar ve doğru işçilik, malzeme kullanımıyla sağlam yapıların oluşturulabileceğini anlatan Mehmet Samast, dünya genelinde kullanılan yöntemlerin güncel olarak takip edilmesi ile mevcut yapıların ya da yeni binaların deprem gerçeğine uygun bir hale getirilebileceğini söyledi. Samast, yakın tarihlerde gerçekleşen depremlerin bu konuyu ülke gündemine bir kez daha getirdiğini belirterek, “Zamanında alınan önlemler deprem kuşağı üzerinde bulunan ülkemizde mevcut depremlerin vereceği zararları minimize edecektir.” ifadelerini kullandı.

Yüksek İnşaat Mühendisi Fatih Genç de “Performans Analizi Süreçleri ve Güçlendirme” yöntemleri sunumunda konut ya da sanayi yapılarında mevcut binaların sağlamlık durumlarının bir an önce gözden geçirilerek, zemin ve bina durumlarına göre doğru yöntemlerle gerekli güçlendirme çalışmalarının yapılması gerektiğini vurguladı. Dünyada kullanılan yöntemleri anlatan Fatih Genç, "Olası deprem durumlarında can ve mal kayıplarını önleyebilmek adına bu çalışmalar acil olarak hayata geçirilmeli. Deprem öncesinde alınan önlemler, deprem sonrasında yaşanan zararlara göre çok daha az maliyetli. Can kayıplarını ise hiçbir bedel telafi edemez. Bu bilinç ve sorumlulukla hareket etmeliyiz” dedi.

Programda konuşmaların ardından soru-cevap kısmına geçildi ve konuşmacılara günün anısına plaket takdiminde bulunuldu.

YORUMLAR
SİZ DE YORUM YAZIN
Henüz yorum eklenmemiştir.
Siz de yorumunuzu ekleyerek sitemizin içeriğinin zenginleşmesine katkıda bulunabilirsiniz.
© 2014 - Türk Yapısal Çelik Derneği