Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı himayelerinde Türk Yapısal Çelik Derneği tarafından, OSTİM OSB, OSTİM Teknik Üniversitesi ve Türkiye Çelik Üreticileri Derneği (TÇÜD) ile koordineli olarak Ankara’da OSTİM Teknik Üniversitesi kampüsünde 30 Eylül–1 Ekim 2024 tarihlerinde gerçekleştirilecek Deprem Dirençli Yapılaşma Zirvesi'nin birinci gününde “Deprem Dirençli Yapılaşma”, ikinci gününde “Sismik İzolatörler ve Sönümleyiciler” temaları ele alanacak.
Türkiye bir deprem ülkesi ve her yıl bu doğa olayını yaşıyoruz ve yaşamaya devam edeceğiz. Tarih boyunca depremler bu coğrafyada 100 binlerce can almış. İnsanların ölmemesi için, yaşanan depremlerden alınan derslerin paylaşılması, ekonomik ve süratli çözüm önerilerinin masaya yatırılması, depreme karşı avantajları bilinen ancak ülkemizde yeterince kullanılmadığı görülen çelik yapılar hakkındaki bilgilerin geliştirilmesi amacıyla 30 Eylül–1 Ekim 2024 tarihlerinde Deprem Dirençli Yapılaşma Zirvesi gerçekleştirilecek.
Cumhuriyet döneminde yaşadığımız ve asrın üç büyük felaketi olarak nitelenen depremlere bakarsak şunları görürüz;
- 26 Aralık 1939 tarihinde (bazı kaynaklara göre 27 Aralık 1939 saat 01.57'de) moment büyüklüğü 7.9 Mw olan Erzincan Depremi’nde 32.962 vatandaşımızı (17.820.950 olan nüfusun %0,185’ini),
- 17 Ağustos 1999’da başlayan ve 12 Kasım’da Düzce’de devam eden 7.4 Mw büyüklüğündeki Büyük Marmara Depremi’nde 18.373 canımızı (65.537.749 olan nüfusun %0,028’ini),
- 6 Şubat 2023 tarihinde, saat 04.17'de Kahramanmaraş'ın Pazarcık ilçesinde meydana gelen 7.7 büyüklüğündeki ve ardından saat 13.24'te merkez üssü Kahramanmaraş'ın Elbistan ilçesi olan 7.6 büyüklüğünde iki deprem ile 20 Şubat 2023’te merkez üssü Yayladağı olan bir deprem ve ardı sıra gelen artçı depremlerde yaklaşık 55.000 insanımız (85.372.377 olan nüfusun %0,064’ü) hayatını kaybetti.
Geçen yıl 6 Şubat Kahramanmaraş ve 20 Şubat Hatay depremlerinden, başlangıçta 11 ilimiz etkilendiyse de daha sonra 17 ilimiz “Genel Hayata Etkili Afet Bölgesi” ilan edildi. Bu depremlerin ardından tüm kamu ve yerel kurum ve kuruluşlar ile sivil toplum kuruluşları, firmalar ve vatandaşlarımız depremzedelerin yaralarını sarmaya koştular.
Cumhurbaşkanlığı Strateji ve Bütçe Başkanlığının 17 Mart 2023 tarihinde yayımlanan
raporunun 65. sayfasında yer alan Tablo 34 (Bölgedeki Yıkılan/Yıkılacak Binaların Durumu) rakamlarına göre depremden etkilenen 11 ilde; 35.355 binanın (96.100 bağımsız bölümün) yıkıldığı, 17.491 binanın (60.728 bağımsız bölümün) acil yıkım beklediği, 179.786 binanın ağır hasarlı olduğu, 40.228 binanın orta ve 431.421 binanın ise hafif hasarlı durumda olduğu tespit edildi.
Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı Yapı İşleri Genel Müdürlüğünün, 19 Şubat 2023 tarihi itibarıyla yayımladığı Hasar Tespit Raporu’ndan sonra 28 Şubat 2023 tarihinde yayımladığı bilgide şu veriler yer almaktadır: İncelenen bina sayısı 1.520.000, yıkık ve ağır hasarlı olan bina sayısı 202.000 ve bağımsız birim sayısı 582.000’dir. Yapı İşleri Genel Müdürlüğünün 12 Haziran 2023 tarihli incelemelerine göre ise yıkık bina sayısı 38.901, acil yıkılacak 21.208, ağır hasarlı 202.366 (toplam acil, ağır hasarlı ve yıkık konut sayısı 262.475), orta hasarlı 44.346, az hasarlı 627.805 bina tespit edilmiş, 132.780 binada ise hasar tespiti yapılamadığı açıklanmıştır.
Yukarıda belirtilen Deprem Sonrası Değerlendirme Raporunun 35. sayfasında yer alan Tablo 19 (Deprem Bölgedeki Binaların Taşıyıcı Sistemi %) rakamlarına bakalım;
|
Betonarme |
Çelik |
Yığma |
Prekast Beton Prefabrik |
Diğer |
Bina |
86,7 |
2,4 |
3,5 |
3,6 |
3,9 |
Daire |
95,4 |
0,4 |
1,3 |
0,6 |
2,3 |
Bu tabloya göre, depremden etkilenen ilk 11 ildeki 5.649.317 bağımsız birimin de yer aldığı binaların (sanayi yapıları dâhil) %86,7’si betonarme, %3,5’i yığma, %3,6 prekast beton prefabrik %2,4’ü çelik (büyük çoğunluğu sanayi yapısı), “Daire” olarak belirtilen satırda konut özelinde bakıldığı zaman %95,4’ü betonarme, %1,3’ü yığma, %0,6’sı prekast beton prefabrik %0,4’ü çelik taşıyıcı sistemli yapılardır. Tablo 20 [İl bazında Hasar Tespit Raporu (6 Mart 2023)] rakamlarına göre; bu binalardan 518.009 konutun yıkılmış / ağır hasarlı / acil (%9,2), 131.577 adedi orta hasarlı (%2,3) ve 1.279.727 adedi az hasarlı (%22,7) olarak belirlenmiştir. Bu rakamlar daha sonra yapılan incelemeler sonucunda bazı değişikliklere uğramış olabilir. 2023 Meclis Deprem Araştırma Komisyonu'nun raporuna göre; depremin Türkiye'de toplam maliyeti 148.8 milyar $ olmuştur.
Depremin bilançosuna baktığımızda;
- 262.475 betonarme, beton prekast prefabrik ve yığma yapı göçtü veya sonradan yıkıldı.
- Deprem sonrasında yayımlanan resmi rakamlara göre yaklaşık 50 binin üzerinde insan beton blokların ve yığma yapıların altında can verdi.
- Hiçbir çelik yapı göçmedi. Bu bir tesadüf değil, bugüne kadar üzerine yeterince eğilmeye vakit ayrılmayan bilimsel bir sonuçtu.
Her büyük depremden sonra bilim insanları, yaşanan depremden bilimsel ders çıkarmak için deprem bölgesine gidiyorlar. Bizde de kısa süreli benzer incelemeler oldu, her bir yönetmelik güncellemesinde çok değerli akademik çalışmalar yapıldı, hesap yöntemleri güncellendi, güvenlik katsayıları artırıldı. Ancak görüldü ki yönetmelik çalışmaları tek başına ölümleri ve kayıpları engellemiyor. Bunun nedeni, şu sorunun yeterince hesaba katılmaması veya değerlendirilmemesi olabilir: “Japonya ve Amerika gibi gelişmiş deprem ülkelerinde neden bu kadar çok çelik yapı yapılıyor?” Yanıt basit: İnsanlar ölmesin diye!
Depremin hemen ardından tüm paydaşlar yardım kampanyaları yürütürken, Türk Yapısal Çelik Derneği de 14 Şubat 2023 tarihinde “Deprem Dirençli Yapılaşma” toplantısı düzenledi. OSTİM Başkanı Orhan Aydın Bey’in daveti üzerine, Ankara’da 11 ve 31 Mart 2023 tarihlerinde, afet sonrası yaraların sarılması (düzeltici faaliyetler) ve bundan sonraki depremlerde benzer üzücü olayların yaşanmaması için alınması gereken önlemleri (önleyici faaliyetler) görüşmek üzere çok sayıda ilgili STK, üniversite yetkilisi, sanayici çözüm arayışına başladı.
Çevre Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı Yapı İşleri Genel Müdürlüğü (YİGM) tarafından 29 Mart 2023 tarihinde verilen talimat üzerine Türk Yapısal Çelik Derneği (TUCSA) tarafından gerçekleştirilen “Çelik Yapıların Hasar Tespit Çalışmaları” kapsamında 200 bin civarında binanın göçtüğü, çelik yapıların özellikleri nedeniyle depreme dayanıklılık açısından çok iyi performans gösterdiği görüldü. Bu çalışmaların sonucunda; bundan sonraki depremlerde 10 binlerce insanın ölmemesi, 100 binlerce binanın yıkılmaması, telafisi zor 100 milyarlarca dolar ekonomik kayıplara uğramaması için tek çarenin, önleyici faaliyetler kapsamında Japonya ve Amerika’daki gibi depremde yıkılmayacak deprem dirençli (resilient) yapılar yapmak olduğu sonucuna varıldı.
Gelişmiş deprem ülkelerinde olduğu gibi çelik yapıların avantajlarından neden yararlanamadığımız sorusunun yeterince sorulmamasının nedeni, Prof. Dr. Psikolog Üstün Dökmen’in tanımıyla “öğretilmiş çaresizlik” içinde yıllarca, “çelik pahalıdır” gibi bugün için bilimsellikten uzak ön yargıların ve bahanelerin arkasına saklanmak olabilir. Bu zirvede, çeliğin ilk yatırım maliyetinin bazen daha ucuz, bazen kabul edilebilir ölçüde pahalı olduğunu, ancak her durumda daha ekonomik olduğunu görmek mümkün olabilecek. Üstelik pahalı sandığımız bu fark, son depremde ölen 55.000 insanın canından daha mı değerliydi? Değer mühendisliğinin hiç mi önemi yok?
Belli ki 1929 Erzincan depreminden bugüne kadar yapılanlar yeterli olmamıştır. Albert Einstein, George Bernard Shaw, Max Nordau, George A. Kelly, Rita Mae Brown, John Larroquette, Jessie Potter ve Werner Erhard gibi isimlere de atfedilen, “Aynı şeyi tekrar tekrar yapıp, farklı sonuçlar beklemek mümkün değildir” sözleriyle ifade edildiği gibi depremlere ve yapı sektörüne farklı açılardan bakma, farklı şeyler yapma zamanıdır. Bizim de yaşanan depremden yeterince ve gerçekçi ders almamız ve alışkanlıklarımızın dışında çözümler üretmemiz şarttır.
Çok geç kalınmış da olsa değişim başlamıştır ve devam edecektir. Bütün bu alışkanlıkların birkaç ayda ya da yılda değişmesi mümkün değil elbette. Bunu gerçekleştirmek için;
- Çelik yapı oranını ilk aşamada %5’ten %30’a çıkarmak için yetersiz kalan insan kaynağımız artırılmalı,
- Yeni yapım teknikleri ve teknolojileri kullanılmalı,
- Değişim sırasında toplumun menfaatlerini bir kesimin menfaatlerinin önüne geçirecek denetim sistemleri oluşturulmalı,
- “55.000 insan ölmüş ben ne yapabilirim ki” umursamazlığından uzaklaşılmalıdır
Çeyrek asırdır yayın hayatını sürdüren “Çelik Yapılar Dergisi”, 6 Şubat Kahramanmaraş Depremi’nden alınan dersler ile kamu, üniversiteler ve sektör tarafından yapılması gerekenler konusundaki görüş ve önerilerini başta “Ajandam” isimli bölüm olmak üzere sayfalarına taşıdı ve taşımaya devam edecek. Aşağıda listelenen “Ajandam” yazılarının tamamına https://tucsaevents.org/Docx/Ajandam_depremserisi.pdf linkinden ulaşabilirsiniz:
- Sayı 80 (Ocak – Şubat 2023): “Deprem Manifestosu”
- Sayı 81 (Mart – Nisan 2023): “İstatistik Bilimini Yok Saymayalım Ders Alalım”
- Sayı 82 (Mayıs – Haziran 2023): “Kalite ve Öz Denetim Bir Kültürdür, Değişim Gerektirir”
- Sayı 83 (Temmuz – Ağustos 2023): “Deprem İçin Ne Yapmalıyız”
- Sayı 84 (Eylül – Ekim 2023): “İnsanlar Ölmesin Diye Çelik”
- Sayı 85 (Kasım – Aralık 2023): “Deprem Dirençli Yapılaşma Politikası”
- Sayı 86 (Ocak – Şubat 2024): “Depremde Hiçbir Yapı Göçmedi, Ders Aldık mı”
Bu büyük depremden ders çıkarmak için dünyanın her tarafından bilim insanları deprem bölgelerini ziyaret ediyorlar. Biz de deprem bölgesindeki çalışmalarımızdan elde edilen derslerin paylaşılması, ekonomik ve süratli çözüm önerilerinin masaya yatırılması, depreme karşı avantajları bilinen ancak ülkemizde yeterince kullanılmadığı görülen çelik yapılar hakkındaki bilgilerin yaygınlaşması ve geliştirilmesi amacıyla 30 Eylül–1 Ekim 2024 tarihlerinde Deprem Dirençli Yapılaşma Zirvesi gerçekleştireceğiz. Birinci gününde “Deprem Dirençli Yapılaşma” ve ikinci gününde “Sismik İzolatörler ve Sönümleyiciler” temalarının ele alınacağı zirve, Çevre ve Şehircilik Bakanlığı himayelerinde Türk Yapısal Çelik Derneği (TUCSA) tarafından, OSTİM Teknik Üniversitesi, OSTİM OSB ve Türkiye Çelik Üreticileri Derneği (TÇÜD) ile koordineli olarak Ankara’da OSTİM Teknik Üniversitesi kampüsünde yapılacaktır. Zirveye; deprem direnci ile ilgili tüm kamu kurum ve kuruluşları, üniversiteler, sanayiciler, yapı deprem tasarımcıları, araştırmacılar, yatırımcılar ve kullanıcılar davetlidir.
Ankara'da gerçekleştirilecek bu iki günlük etkinlikte ürün ve hizmetlerini tanıtmak isteyenler ekteki sponsorluk koşullarını inceleyebilir veya sorularını yesimgures@tucsa.org adresine veya +90 542 288 96 77 whatsapp numarasına yönlendirebilirler.
Katılım ve kayıt ÜCRETSİZDİR. Katılım için KAYIT ZORUNLUDUR.
Katılım Formu için
tıklayınız.