TR|EN
Güncel
Steelorbis
Depreme Dayanıklı Binalar
E-Bülten Aboneliği
Tevfik Seno Arda Lisesi
Yayınlar > Çelik Yapılar
Sayı: 89 - Temmuz - Ağustos 2024

Ajandam


DEPREM RİSKİ BİTTİ Mİ?

Aktif deprem kuşağında olan ülkemizde deprem riski biter mi? Tabii ki hayır. Yağmur gibi rüzgâr gibi bir doğa olayı olan deprem hep olmaya devam edecek ama dilerim bir gün gelişmişlik seviyemize bağlı olarak; depremlerde böylesine insan ölmeyecek, bu derecede maddi ve manevi kayıplarımız olmayacak, depremle korkusuzca yaşamayı başaracağız.

Aktif deprem kuşağında olan ülkemizde deprem riski biter mi? Tabii ki hayır. Yağmur gibi rüzgâr gibi bir doğa olayı olan deprem hep olmaya devam edecek ama dilerim bir gün gelişmişlik seviyemize bağlı olarak; depremlerde böylesine insan ölmeyecek, bu derecede maddi ve manevi kayıplarımız olmayacak, depremle korkusuzca yaşamayı başaracağız.

Bir yanda Demokles’in kılıcı gibi deprem başımızın üstünde dururken diğer taraftan yaşam devam ediyor. Bugün biraz da yaşanmış olan güzel günlere, 1 Temmuz Kabotaj Bayramı, 26 Ağustos Büyük Taarruzun başladığı Kocatepe’ye ve 30 Ağustos Zafer Bayramı’na değineceğim

1 TEMMUZ KABOTAJ BAYRAMI
Osmanlı döneminde diğer ülkelere verilen kapitülasyonlar sonucunda Türk limanları arasındaki deniz nakliyatının yabancılar ve azınlıklar tarafından yürütülmesi Türk Denizciliğinin gelişmesinin önünde büyük bir engel olmuştu. Atatürk şu sözleriyle bu engelin ortadan kaldırılmasına işaret etmiş ve yol göstermişti:

“Denizcilik sadece ulaştırma işi değil, iktisadi iş olarak anlaşılacak ve tersaneler, gemiler, limanlar ve iskeleler inşa edilecek, deniz sporları kulüpleri kurulacak, korunup geliştirilecektir. Çünkü: Toprakların ucu deniz olan bir ulusun sınırını, halkının kudret ve yeteneğinin hududu çizer. En uygun coğrafi konumda ve üç tarafı denizlerle çevrili olan Türkiye; endüstrisi, ticareti ve sporu ile en ileri bir denizci ulus yetiştirmek yeteneğindedir. Bu yetenekten yararlanmasını bilmeliyiz. Denizciliği Türk’ün büyük ulusal ülküsü olarak düşünmeli ve onu az zamanda başarmalıyız.”

19 Nisan 1926 tarihinde kabul edilen ve Kanunun 6. maddesindeki “İşbu kanun ahkâmı 1 Temmuz 1926 tarihinden muteberdir” ifadesi uyarınca 1 Temmuz 1926’da yürürlüğe giren 815 sayılı Türkiye Sahillerinde Nakliyat-ı Bahriye (Kabotaj) ve Limanlarla Karasuları Dahilinde İcra-i Sanat ve Ticaret Hakkında Kanun (www.mevzuat.gov.tr/mevzuatmetin/1.3.815.pdf) ile kabotaj hakkının Türk yurttaşlarına bırakılmasının 98. yıldönümünde Kabotaj Bayramını Beşiktaş’ta Barbaros Hayrettin Paşa Türbesinin ve anıtının bulunduğu meydanda kutladık. Türk denizciliği ve dolayısıyla ülkemiz için çok önemli olan bu gerçeğin her yıl daha yüksek sesle dile getirilmesi ve kutlanması gerekmekte, Türk vatandaşlarına verilen bu kabotaj hakkının erozyona uğramaması için gerekli önlemler alınmalıdır.

Bu vesileyle, Çelik Dış Ticaret Derneği’nin sektörde yaşanan sorunlara çözüm üretilmesi sorumluluğu kapsamında, ihracatımızın geliştirilmesine katkıda bulunmak üzere Afrika’ya tarifeli seferlerin başlatılması konusundaki çalışmalarını da takdirle anıyoruz.

30 AĞUSTOS ZAFER BAYRAMI

Batı Anadolu’da işgal Kuvvetlerini ilk kez durdurduğumuz Birinci (6-11 Ocak 1921) ve İkinci İnönü (26-31 Mart 1921) Muharebelerinden sonra Kurtuluş Savaşının iki önemli zaferi:

23 Ağustos 1921’de başlayan, 22 gün 22 gece süren Sakarya Meydan Muharebesi,

26 Ağustos 1922
’de başlayan Büyük Taarruz kapsamında 30 Ağustos 1922’de Baş Komutanlık veya Dumlupınar Meydan Muharebesinin ZAFER ile sonuçlandığı gün.

Büyük Taarruzun başladığı Kocatepe ile ilgili bir anımı da kısaca paylaşmak istiyorum: Bu yıl 25 Ağustos Pazar günü Afyon’a gidip gece yarısından sonra, sanki Atamız orada bizi bekliyormuş gibi heyecan içinde Kocatepe’ye çıktık. Kocatepe, ağustos ayında gece inanılmaz soğuk oluyor hatta üzerindeki kalın giysilere rağmen ziyaretçilerin çoğunu üşütüyor. Bu koşullarda, Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün kumanda ettiği tepeden Afyon ovasına bakarken, Atatürk’ün ve kurmaylarının savaşı nasıl ve hangi şartlarda yönettiğini, orada yaşanan savaşı yüreğinizde ve tüm benliğinizde hissediyorsunuz.

Saat 4:30’da Vali, garnizon komutanı ve erkân tepeye geliyor, 26 Ağustos 1922’de taarruzun şafaktan önce baskın şeklinde top atışlarıyla başladığı saat 5:00’te de temsili top atışları ile tören tamamlanıyor. Bu heyecanı her yurttaşın tatması gerektiğine inanıyorum.

Sakarya Meydan Muharebesinden bir yıl sonra, 26 Ağustos 1922 tarihinde başlayan Büyük Taarruzun ilk aşaması; beş gün dört gece süren Başkumandanlık veya Dumlupınar Meydan Muharebesi sonucunda 30 Ağustos 1922’de kesin zafere ulaştı ve tarihimize Zafer Bayramı olarak geçti. Bir ülkenin mukadderatını tayin eden, “var olma ya da yok olma” noktasında bizlere var olma hakkını veren bu büyük zafer nedeniyle, başta Gazi Mustafa Kemal Atatürk ve silah arkadaşlarına olmak üzere kurtuluş savaşının tüm şehit ve gazilerini minnetle ve saygıyla anıyoruz.
 
Bu vesileyle, Nazım Hikmet’in okumaya doyamadığımız, merhum Genco Erkal’ın sesinden kim bilir kaç kere dinlediğimiz şu güçlü dizelerini paylaşıyorum:

26 AĞUSTOS 1922 SABAHI
Dağlarda tek tek
ateşler yanıyordu.
Ve yıldızlar öyle ışıltılı, öyle ferahtılar ki
şayak kalpaklı adam
nasıl ve ne zaman geleceğini bilmeden
güzel, rahat günlere inanıyordu

ve gülen bıyıklarıyla duruyordu ki mavzerinin yanında,
birdenbire beş adım sağında onu gördü.
Paşalar onun arkasındaydılar.
O, saati sordu.
Paşalar: “üç” dediler,
Sarışın bir kurda benziyordu.
Ve mavi gözleri çakmak çakmaktı.
Yürüdü uçurumun başına kadar,
eğildi, durdu.
Bıraksalar
ince, uzun bacakları üstünde yaylanarak
ve karanlıkta akan bir yıldız gibi kayarak
Kocatepe’den Afyon Ovası’na atlayacaktı.
Nazım HİKMET

DEPREM DİRENÇLİ YAPILAŞMA

Geçen yıl 6 Şubat Kahramanmaraş Depremi ve 20 Şubat Hatay Depremi’nden sonra, çeyrek asırdır yayın hayatını sürdüren ve iki ayda bir yayımlanan Çelik Yapılar dergimizde, Sayı 80’den (Ocak – Şubat 2023) itibaren, gerek sektör gerek kamu gerekse üniversiteler için deprem ile ilgili deneyimlerimizi ve önerilerimizi “Ajandam” yazılarımızda paylaştık. Bugün de kısaca, depremden günümüze neler yapıldığından ve yapmakta olduğumuzda bahsedeceğiz.

6 ve 20 Şubat 2023 depremlerinin hemen ardından, tüm kamu ve yerel kurum ve kuruluşlar ile sivil toplum kuruluşları, firmalar ve vatandaşlarımız depremzedelerin yaralarını sarmaya koştular. Bu sırada, 11 Şubat 2023 tarihinde İstanbul’da katıldığımız Deprem-STK Platformu toplantısının ardından Türk Yapısal Çelik Derneği (TUCSA) tarafından da 14 Şubat 2023 tarihinde TUCSA üyeleri ve paydaşlarına açık “Deprem Dirençli Yapılaşma” toplantısı yapıldı.

OSTİM OSB Yönetim Kurulu Başkanı Orhan Aydın Bey’in daveti üzerine 11 Mart’ta OSTİM OSB’de geniş katılımlı bir toplantı ile çalışmalar başlatıldı. Bundan sonraki depremlerde benzer kayıpların yaşanmaması için OSTİM OSB Başkanı Orhan Aydın Bey’in önerisi paralelinde, TUCSA tarafından Ankara’da OSTİM Teknik Üniversitesi, OSTİM OSB ve Türkiye Çelik Üreticileri Derneği (TÇÜD) ile koordineli olarak “Deprem Dirençli Yapılaşma Zirvesi (DDYZ)” yapılmasına karar verildi.

Bu süreçte, TUCSA tarafından Bakanlıklar nezdinde yapılan ziyaretler ve sonuçları geçen sayımızda belirtilmişti. Buna paralel olarak,

OSTİM OSB Merkezinde, 6 Mart 2024 tarihinde yapılan toplantıda; 30 Eylül 2024 Pazartesi günü yapılmasına karar verilen zirvenin iki gün olması ve ikinci günü olan 1 Ekim 2024’te de “Sismik İzolatörler ve Sönümleyiciler” temasının ele alınması prensip olarak benimsendi.

Konuyla İlgili Ziyaretler

3 Nisan 2024 tarihinde “Deprem Dirençli Yapılaşma Zirvesi” hakkında bilgi paylaşmak, “Deprem sonuçlarına istinaden Sanayi Yapıları neden çelik olması gerektiği” konusunu görüşmek ve “WSA constructsteel’in 29-30 Nisan 2024 tarihinde İstanbul’da gerçekleştireceği Türkiye’ye destek konusunu da içeren toplantısına” davet etmek üzere Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı Sanayi Bölgeleri Genel Müdürlüğü ziyaret edildi.

17 Nisan 2024, ÇŞB Yapı İşleri Genel Müdürü ziyaret edilerek gelişmeler hakkında kendilerine bilgi verildi. Bu kapsamda, 25 Nisan 2024 tarihinde Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanı Sayın Mehmet ÖZHASEKİ, TUCSA delegasyonu ve paydaşlarından oluşan heyeti kabul etti. Toplantı sırasında, birçok kamu kurum ve kuruluşunu ilgilendiren Deprem Dirençli Yapılaşma Zirvesi’nin kamu nezdinde yaratacağı etkiyi ve faydayı artıracağı gerekçesiyle TUCSA Başkanı tarafından sunulan, “DDY Zirvesi’nin Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı Himayelerinde” yapılması önerisi Sayın Bakanımız tarafından uygun görüldü.

Bu çalışmalarla eş zamanlı olarak uluslararası ilişkilerimiz de sürdürüldü. 26 Eylül 2023 tarihinde Dünya Çelik Birliği (World Steel Association / WSA) bünyesindeki ConstructSteel biriminin Seul’de düzenlediği yıllık konferansa, Türkiye adına konuşmacı olarak davet edilen Yapı İşleri Genel Müdürü (YİGM) Sayın Banu ASLAN ve kendisine refakat eden TUCSA heyeti, önde gelen çelik üreticileriyle ikili görüşmeler yaptı.

29-30 Nisan 2024 tarihinde, Dünya Çelik Birliği (World Steel Association / WSA) bünyesindeki ConstructSteel biriminin İstanbul’da gerçekleştirdiği ve dünyanın en büyük çelik üreticilerinin üst düzey yöneticilerinin katıldığı toplantıya Bakan Yardımcımız Sayın Hasan SUVER ve YİGM Sayın Banu ASLAN da iştirak ettiler. ConstructSteel ile görüşmelerimiz devam etmektedir.

Avrupa Yapısal Çelik Birliği (European Convention for Constructional Steelwork / ECCS) tarafından 13-14 Eylül 2023’te Amsterdam’da düzenlenen toplantıda 6 Şubat Depremi hakkında sunum yapılmış ve Türkiye’de Uluslararası Deprem Konferansı yapılması konusunda mutabık kalınmıştır.

Deprem hakkındaki raporlar ve değerlendirmeler, önceki sayımızda yer aldığı için burada tekrarlanmamış sadece depremin bilançosuna ilişkin aşağıdaki sonuçlar bir kez daha ifade edilmiştir. Çevre, Şehircilik ve İklim Değişikliği Bakanlığı Yapı İşleri Genel Müdürlüğü (YİGM) tarafından 29 Mart 2023 tarihinde verilen talimat üzerine Türk Yapısal Çelik Derneği (TUCSA) tarafından gerçekleştirilen “Çelik Yapıların Hasar Tespit Çalışmaları” kapsamında; 250 binin üzerinde betonarme, beton prekast prefabrik ve yığma yapının yıkıldığı ve ağır hasar aldığı, 50 binin üzerinde insan enkaz altında can verdiği, buna karşılık çelik yapıların özellikleri nedeniyle depreme dayanıklılık açısından çok iyi performans gösterdiği ve bir tek çelik yapının dahi göçmediği görüldü. Bu çalışmaların sonucunda; bundan sonraki depremlerde 10 binlerce insanın ölmemesi, 100 binlerce binanın yıkılmaması, telafisi zor 100 milyarlarca dolar ekonomik kayıplara uğranmaması için tek çarenin, önleyici faaliyetlere öncelik verilmesi ve bu kapsamda Japonya ve Amerika’daki gibi depremde yıkılmayacak deprem dirençli (resilient) yapılar yapmak olduğu sonucuna varıldı.

Sonuç olarak, depremden çıkarılan derslerin paylaşılması, ülkemizde bugüne kadar gereğince kullanılmayan çelik yapıların depreme karşı avantajlarının anlatılması amacıyla TUCSA tarafından Ankara’da kamu yetkililerinin de katılabileceği Deprem Dirençli Yapılaşma Zirvesi’nin 30 Eylül–1 Ekim 2024 tarihlerinde OSTİM Teknik Üniversitesi Konferans Salonunda yapılması için çalışmalar devam etmektedir. Bilgi paylaşımının en üst seviyeye çıkarılabilmesi için zirveye katılımın ücretsiz, ancak kayıt yaptırmanın zorunlu olması planlanmıştır.

TEKNOLOJİ MİMARLIK ve MÜHENDİSLİK İLİŞKİLERİNİ DE DEĞİŞTİRİYOR MU?

Üyelerimizden ATTEC Design firmasının kurucusu İnş. Yük. Müh. Ahmet TOPBAŞ’ın, The Circle platformuna sergi için davet edilmesi üzerine, yaratıcı fikirlerini görüşmek üzere 31 Temmuz 2024’te The Circle Program Direktörü Yük. Mimar Nesli Kayalı’yı ziyaret ettik. The Circle, mimarlığın etki alanlarına odaklanan bir organizasyon platformu. İklim değişikliğinin şekillendirdiği geleceği odağına alarak, yapılı çevreye dair bilgi ve pratiği paylaşıma açan projeler geliştiriyor ve ağlar kuruyor. Konuşmalardan edindiğimiz izlenime göre; gelişen teknolojiyi de göz önüne alarak, geleneksel “Mimar tasarlar, mühendis hesaplar” yaklaşımının çok ötesine geçmiş bir yaklaşımları var. Burada, tasarım süreci boyunca mimar ve mühendisin, yapay zekâ da dâhil gelişmiş teknolojilerden de yararlanarak birlikte çözüm arayışı, birlikte tasarımdan söz etmek mümkün.

Geleneksel yaklaşımda, mühendislik firmaları genellikle ürün tanıtımı yaparlar. Burada ise; mimar bir hayalini gerçekleştirmek için çözüm ortağı ile çalışır, yani hayali birlikte ve en uygun şekilde gerçekleştirmeye çalışırlar. Yapay zekâ, mimara da hizmet veriyor, mühendise de ama kendisi ne mimar ne de mühendis. Teknolojiyi ve yaratıcı teknikleri kullanarak ortak çözüm üretmek, mimaride de mühendislikte de sektöre damgasını vurmaya başladı. Hiç şüphe yok ki burada da gelenekçilerle modern yaklaşımı benimseyenler arasında fikir ayrılıkları olacaktır. Ancak bu konular konuşulmalı, tartışılmalı, araştırılmalı, böylece gelişim sağlanmalıdır, aynı vatan şairimiz Namık Kemal’in “Bârika-i hakikat, müsâdeme-i efkârdan doğar” (hakikat güneşi fikirlerin açık ve net çarpışmasından doğar) dediği gibi.

29 Ağustos’ta The Circle platformunda Y. Mimar Nesli Kayalı’nın İnş. Y. Müh. Ahmet Topbaş ile yaptığı Masa Sergisi söyleşisi bu düşüncelerimizle aynı paralelde gerçekleşti. Söyleşide, bir yandan TUCSA tarafından da ödüllendirilmiş ARTER müze yapısının çelikten örülen hikayesini dinlerken, diğer taraftan ARTER’in yapım sürecindeki strüktürel çözümleri ve müze mimarisinin ötesinde neler barındırdığını gördük, dinledik ve konuştuk. Çelik ve betonun dansına tanıklık ederken, Türkiye’deki çelik yapıların geleceğine dair de önemli konular gözler önüne serildi.

Sonuç olarak, mimarlık ve mühendislik anlayışında da bir şeyler değişiyor ve önemli olan bu değişimi zamanında yakalayabilmek ve güncelin gerisinde kalmamak.

GELECEK DÖNEM ETKİNLİKLERİMİZ


ECCS Yıllık Toplantıları ve 11. Uluslararası Çelik Köprü Sempozyumu
Önümüzdeki sayıda bahsedeceğimiz ECCS’in yıllık toplantıları 10-11 Eylül, Avrupa Çelik Köprü Ödülleri (European Steel Bridge Awards) töreni 12 Eylül, 11. Uluslararası Çelik Köprüler Sempozyumu (11th International Symposium on Steel Bridges) 12-13 Eylül 2024 tarihlerinde Çek Cumhuriyeti’nin Başkenti Prag’da gerçekleştirilecek.

10’uncusu 21-22 Eylül 2022’de TUCSA tarafından İstanbul’da düzenlenen sempozyumun çelik köprü konusunda dünyada belli bir yere sahip olan Türkiye için önemi daha da artmaktadır. Buna karşılık, Avrupa Çelik Köprü Ödülleri 2024’e Türkiye’de proje katılmaması da önem arz etmektedir.

25. Yapısal Çelik Günü
Bu yıl 25. kez gerçekleştireceğimiz ve sektörün buluşma günü niteliğindeki Yapısal Çelik günü, iki ana tema üzerinde yoğunlaşacaktır: “Deprem Dirençli Yapılaşma” ve “İnşaatta Yapay Zekâ”. 25. Yapısal Çelik Günü’nün 4 Aralık 2024 Çarşamba günü İstanbul Marriott Asia Otelde yapılması planlanmaktadır.
Çelik Yapılar - Sayı: 89 - Temmuz - Ağustos 2024

Kendimizi Sınayalım

SORU 89



© 2014 - Türk Yapısal Çelik Derneği