Mimar Fikriye Bulunmaz başkanlığında bir ekiple her bir parçası yeniden ele alınarak yenilenen Stevi Stefan Demir Kilise’si tarihi bir çelik yapının yenilenmesi üzerine çok özel bir örnek.
Osmanlı Dönemi ilk çelik yapısı mıdır bu Kilise?
Osmanlı topraklarındaki ilk çelik yapı bu. Eyfel Kulesi’nin yapıldığı dönemde yapılmış yaklaşık olarak. 500 Ton çelik dökme demir kullanılmış burada. Bu kiliseden sonra da demirden köprüler yapılmış, Feshane’deki yapı yapılmış, sonrasında devam eden yapılar olmuş elbet ama bu kilise ilk demir yapı.
7 yıl süren yenileme çalışmasında gece gündüz başında olduğunuzu biliyoruz. Neler yapıldı burada?
İlk kez bu kadar büyük bir restorasyon geçiriyor kilise. Taşıyıcı sistemi değişti. Biz burada 39 tane kolon değiştirdik. Bütün binayı soyduk ve olduğu gibi tüm kolanlarını değiştirdik.
İstanbul Büyükşehir Belediyesi çepeçevre kazık sistemi yapmış buraya. Bundan sonra yapıdaki kayma durmuş. Biz geldiğimizde hem cam deneyi yaptık, bir yıl boyunca kuyular açılıp sistem ölçüldü bunların sonucunda bir kayma görülmedi. Ama tabii kayma nedeniyle 10 santime varan açıklıklar oluşmuştu. Mermerler ile demir arasında açıklıklar vardı geldiğimizde. Ön tarafta ölçüm kot aldığımız zaman bir baştan bir başa 45 cm eğilme var kilisede, yarısından sonrasında da 25 cm kayma var, asıl kırılma noktası da köşede idi. Ortada 8 tane kolon var bodrumda, o kolonlara oturuyor asıl bina, yanlar konsoldu ve biz geldiğimizde büyük çoğunluğu havadaydı ya da taşa oturanlar demir pas nedeniyle kesit büyüyor ya o şekilde oturmuştu. Yapı bütün olarak kaymış. Biz söktüğümüz zaman o kolanların hiçbirini şakülüne getirmedik, getiremedik daha doğrusu. Nasıl kaydıysa o şekilde yaptık kolonları, şakülüne getirmeye çalışsan arkadakiler, bağlantılar birbirini tutmayacaktı, onun için böyle bırakarak çalışmayı tamamladık.
Kilisedeki onarım bu kaymanın etkileri nedeniyle mi başlatıldı?
İlk gelen proje belediyenin açtığı ihalede cephede ufak tefek çatlakların giderilmesi, görünen çatlakların ve boya yapılması, rötuj falan gibi bir durumdu. Öyle bir proje hazırlanıp, kurula onaylatılıp ihaleye çıkılmıştı. Bu proje ile başladık, demir parçaların temizliğine geçtiğimiz zaman bir iki kaplama söktük ve kolonların ne kadar zarar aldığını, korozyonun etkisinin çok fazla olduğunu gördük. Bazı yerlerde demirler dantel gibi olmuş, erimişti. Bunlar ortaya çıkınca bir tespit çalışması yaptık, belediyeye böyle olmaz, bunların yeniden projelendirilmesi gerekiyor dedik. Onun üzerine proje değişti. Yeni bir güçlendirme projesi hazırlandı belediye tarafından.
Kural Mühendislik yaptı bu projeyi, bütün kolonlar değişti, yeni deprem yönetmeliğine uygun çalışmalar eklendi, her kolonun iki tarafına takviye yapıp üstten kirişe bağlayıp güçlendirildi. Bir kolonda bu işlemi yapıp bitirdikten sonra bir sonraki kolona geçildi, güvenlikli şekilde ilerlendi. 39 tane kolon böyle tek tek güvenli bir şekilde değiştirildi.
7 yıl çok uzun bir süre değil midir, özellikle de çelik bir yapının yenilenmesinin daha hızlı gerçekleşmesi beklenmez mi?
Evet ama 7 yılın 3 yılını hiç saymamak gerekiyor. Bizim bir fiil çalışmamız 4 yıl. Proje bekledik, para bekledik, hava şartlarını bekledik. Bazı beklemelerimiz oldu. Başta da söylediğim gibi ilk proje farklıydı, sonra gelen proje daha detaylıydı. Bizim en büyük şansımız burada ustamız çok iyiydi. Dolmabahçe Sarayı’nda çalışmış, Yıldız Sarayı’nda çalışmış, 70 yaşlarında, tarihi yapılarda deneyimli bir usta. Şu anda da Sultanahmet Camisi’nin yenilenme projesinde çalışıyor. Bu usta ile birlikte yerel kararlar da verdik. Haluk Özgüder Usta ile birlikte araştırdık ve çözüm ürettik. Onun deneyimine dayanarak da yol aldık. Bir de Şanlı Bayrak Çelik vardı, ana kolonları onlar değiştirdi. Büyükelçi Nadejda Neyrıski, Bulgaristan Başkonsolosu Angel Angelov her zaman destek oldular bana bu yapıdaki çalışmalarımda.
Ana döküm malzemeleri temizlendi, zamanla yıkılıp yok olanlarda da ana malzemeyi kalıp gibi kullandık, yeniden döküm yaptırdık. Çünkü burada gördüğünüz her şey, aradakiler sadece sac, diğerlerinin çoğunluğu döküm malzeme. Biz de aslına sadık kaldık malzemenin. Kolonların etrafında aşağılarda profiller var, her şey söküldü, yenilendi. Örneğin kapı girişlerinde 300’lük ana taşıyıcı putraller var, bunlar kapı girişlerini soyduğumuzda yok olmuşlardı hepsi. Oradaki putrallere ilaveler yapıldı.
Çatının kaplaması değişti, ahşapları çürümüştü, ahşapları değişti. Çatıdaki çelik sisteminde aşağılardaki kadar bir bozulma yoktu. Daha çok sağlam kalan yer çatıydı, su yukarıdan aşağılara kadar indiği için birikimler eteklerdeydi. Ama Çan Kulesi’nin 4 tane ana kolonları var, onların dipleri yok olmak üzereydi açtığımızda. Çalışmalar yapılırken korktum bile, iman gücüyle duruyor gibiydi adeta. O kadar kötüydü ve büyük bir ihtimalle kaplama tutuyordu, taşıyıcı gibi davranıyordu. Ağır çanlar var üstte de babalar var. Bütün çatılar orijinal çatı. Çinko idi zaten kaplaması yenilendi sadece. Olukların derelerin ayrı bir detayı vardı, örneğin o detayın aynısını uyguladık biz de. Yağmur inişleri iki kaplama arasından iniyor kaplamaları söktükçe birer birer o yağmur inişlerini yeniden yaptırdık. Çöken mermerler, bütün mermer basamaklar söküldü, zımparalandı tekrar yerine konuldu. İçerideki mermer kaplamalar numaralandı, söküldükten sonra sandıklara konulup ayrıldı, bunların altında T profiller var, bunun da altında tuğlalar var, buralar yeniden yapıldı. T profiller paslanmazla yenilendi daha sonra sorun olmasın diye çünkü pastan döşeme kabarmıştı ve dalga dalga olmuştu biz geldiğimiz zaman. Döşemlerde deformasyon vardı, bunları yeniledik.
Döşeme ana taşıyıcıları temizlendi, temizlik işlerini ince frezelerle, dişçi motorlarıyla pastan o şekilde temizledik. Öğlene kadar korumasını yapıyorsak öğleden sonra kurulumunu yaptık ki hava ile temas edip aynı şekilde paslanmasın diye. Ana parçalar da öyleydi çünkü kumluyorsun temizliyorsun, eğer ertesi güne bekletirsen yeniden pas başlıyor temizlenmiş yüzeyde. Örneğin kaynak yapılacak yerlerde koruma olmaması gerekiyor. Kaynak yapılacak yüzeyi kapatıp kumlamasını yaptık, bantı kaldırıp kaynağı yapıldı ondan sonra koruyucu uygulandı. Ustamız da çok titizdi. Ekip güzeldi, güzel insanlarla çalışılması şansıydı bu yapının.
İçinize sindi mi tüm yapılanlar? Kimi zaman öyle sorunlu yenilenme örnekleri görüyoruz ki, bu işin uzmanı olarak sizi tatmin eden bir yenileme çalışması olduğunu söyleyebilir misiniz?
Evet. Şimdi buranın en büyük şansı Taş Yapı gibi bir müteahhitin olmasıydı. Bildiğimiz Taş Yapı değil bu kuruluş, Temel Taşkın İnşaat demeye çalışıyorum, çünkü karışıyor. Benim hiçbir şeyime karışmadılar, hep yardımcı oldular.
İlk müteahhit vefat edip de bu müteahhit grubu ile çalışmaya başlayınca, biz size yardımcı olmaya çalışırız, olduğu gibi siz karar vereceksin dediler ve gerçekten de hiç karışmadılar. Müteahhit işleri farklı olur biliyoruz ama burası müteahhit işi değildi. Zeyrek Camisi’ni de aynı firma yaptı ve hiç müdahale olmadı, bir istek olmadı.
Tüm bu yapılanlar yapının ömrünü ne kadar destekler sizce?
Yani bu epeyce bir süre gider, ben 100 yıl diyorum. Çünkü biz güçlendirme de yaptık. Yani 10 santim olan putraller 15 cm’e çıktı. 15 cm ile birlikte kesit de fazlalaştı. Yani burada ne olur zamanla biz 4 milim sac kullandık orjinalleri de 4 milim idi, 4 milim saclarda incelmeler olacak, korozyona uğramalar olabilecek, onlar değişecek zamanla.
Biz Belçika malı çinko bazlı bir malzeme var onunla koruma yaptık. Belediyenin boya için test ettiği bir malzeme vardı, onu kullandık. Ama zaman zaman paslar çıkabiliyor, çünkü tamamıyla her yeri temizleyemedik, sağlam olan yerleri sökmedik çünkü. Her yapıda olduğu gibi bu yapının da sürekli bakımda olması gerekiyor.