Diyelim ki tasarımcısınız ve sıra dışı ürünler tasarlıyorsunuz. Sonra da bu ürünleri üretip satışa çıkarıyorsunuz. Çok değil, 25-30 yıl evvelini de bilen bir tasarımcı olarak bugün mutlusunuzdur. Çünkü tasarımlarınızı, gelişen teknoloji sayesinde eskiye nazaran daha kolay ve daha kısa sürede gerçekleştirebiliyorsunuz. Ama yine de ürününüz ete kemiğe bürünüp ortaya çıktıktan sonra “Keşke şurasını şöyle yapsaydım!” dediğiniz durumlar da olabilir. Sizden başka kimsenin gözünü rahatsız etmeyecek, dikkatini çekmeyecek hususlar için “Bir sonraki versiyonda yaparım.” dediğiniz ama ürününüzün çalışmasını etkilemeyecek küçük ayrıntılar gözünüze çarpabilir.
Şimdi size desem ki “Tasarladığınız objenin dijital ortamda bütün özellikleri ile ikizini yaratacaksınız ve ürününüz daha tasarım aşamasındayken sanki elinizdeymiş gibi tüm detaylarını inceleyip eksik veya hatalı gördüğünüz noktaları saniyeler içinde düzeltebileceksiniz.
Hatta ürününüzü ne kadar detaya sahip olursa olsun daha tasarlarken dijital ortamda çalıştırabilecek ve kusursuzca çalıştığından emin olduktan sonra üretime sokacaksınız. Böylece içinize tam olarak sinen bir ürün ortaya çıkacak.” Ne dersiniz, kulağınıza hoş geliyor mu?
Dijital İkiz
Bu özelliklere sahip benzer yazılımlar var. Ancak “dijital ikiz” kullanma kavramı oldukça yeni bir olgu ve iş artık obje tasarımının çok ilerisine geçmiş durumda. Öyle ki artık şehirler tasarlanırken dijital ikizleri oluşturuluyor ve muhtemel tüm sorunlar dijital kopya üzerinde tespit edilerek daha işin en başında yani uygulama öncesinde çözülüyor. Şimdi konunun detayına gelin birlikte bakalım.
Teknoloji, gün geçtikçe büyüyen kapsama alanı ile yaşadığımız şehirleri de giderek daha akıllı hale getiriyor. Binaların içinde ve dışında modern ve teknolojik tasarımlar sonucunda ortaya çıkan sıra dışı görüntüler ve etkileyici teknolojik uygulamalar haricinde, şehrin üzerine kurulduğu altyapılarda gelecekte ne gibi sorunlar çıkabileceğini bugünden öngörmek artık mümkün. Konunun en başında merakınızı daha fazla köpürtmeden hemen söyleyeyim, teknoloji, dijital ortamda şehrin sanal birebir kopyasını (ikizini) oluşturmanıza izin veriyor ve bu kopya üzerinde gerçek zamanlı simülasyonlar oluşturarak, şehrin her bakımdan daha iyi yönetilmesine, geliştirilmesine ve kentin geleceğinin tahmin edilmesine yardımcı oluyor.
Az evvel yukarıda da bahsettiğim üzere şehirlerin dijital ikizleri, birçok farklı sektörde kullanılan endüstriyel dijital ikizler kavramına dayanıyor. Bu kavramı detaylandırmak gerekirse, endüstriyel dijital ikiz, bir şirketin gerçek dünya operasyonlarının sanal bir kopyasını oluşturarak, iş süreçlerini optimize etme, ürünlerin tasarımını ve üretimini iyileştirme ve operasyonel verimliliği artırma gibi bir dizi avantaj sağlıyor.
Çok çeşitli yan teknolojiler aracılığıyla şehirlerin, fiziksel, sosyal ve çevresel durumlarını izleyebilen, gerçek zamanlı modellenmiş dijital ikiz teknolojisi, şehrin mevcut durumunu analiz etmek için toplanan verileri kullanır. Bunlar arasında trafik yoğunluğu, hava kirliliği, enerji kullanımı, su tüketimi, çöp toplama, güvenlik kamerası görüntüleri, özel amaçlı konumlandırılmış sensörler ve daha birçok veri kaynağı da yer alır.
Bu veriler, şehrin dijital ikizine yüklenir ve bu dijital kopya, gerçek şehir ile aynı koşullarda yaşamaya başlar. Buradan elde edilen bilgiler başta ilgili bakanlıkların ve belediyelerin, yönettikleri şehirleri daha iyi anlamalarına ve sorunları çözmek için daha etkili çözümler üretmelerine yardımcı olur. Ayrıca bu veriler şehirlerin kısa – orta ve uzun vadede geleceklerini planlamak için kullanılabilir.
Doğal Afetler ve Dijital İkiz
Dijital ikizlerin bir başka kullanım alanı ise acil durum müdahaleleridir. Örneğin, bir doğal afet ya da terör saldırısı durumunda dijital ikizler, acil müdahale ekiplerine gerçek zamanlı ve güncellenmiş verileri sağlayabilir, şehirdeki tüm farklı altyapı unsurlarının birbirleri ile pozitif ve negatif operasyonel etkileşimlerini inceleyerek, en iyi müdahale planını oluşturabilir ve bu veriler sayesinde ekipler de olay yerine hızlı ve daha etkili bir şekilde müdahale edebilirler.
Konuyu anlatırken “sağlayabilir”, “oluşturulabilir” dediğime bakmayın, bu kavramlar hayatımıza zaten girmiş durumdalar ve Avrupa’da da örnekleri var.
Sonuç olarak, şehirlerin dijital ikizleri, bir şehrin fiziksel yüzünün dijital bir kopyasını oluşturarak, bu şehrin daha akıllı ve daha sürdürülebilir bir hale gelmesine yardımcı olan bir teknoloji uygulamasıdır. Bu teknolojinin temel amacı, şehirlerin performansını ölçmek, geliştirmek ve optimize etmek için büyük verinin işlenmesi ve analizi, yapay zekâ ve gelişmiş teknolojileri kullanarak, sürdürülebilirlik, verimlilik, güvenlik ve yaşam kalitesi gibi alanlarda iyileştirmeler sağlamaktır. Ayrıca şehirlerdeki trafik sıkışıklığı, enerji tasarrufu, su şebekesi yönetimi, atık yönetimi, acil durum yönetimi, güvenlik ve daha birçok alanda önemli faydalar sağlar. Örneğin, bir şehrin dijital ikizi sayesinde trafik akışı, sürücülerin ve yayaların davranışları, trafik ışıklarının durumu ve hatta hava koşulları gibi faktörler analiz edilebilir. Bu analizler, trafik akışının optimize edilmesine yardımcı olabilir ve böylece trafik sıkışıklığının azaltılması, emisyonların düşürülmesi ve yakıt tasarrufu sağlanabilir.
Özetle bu teknolojilerin yaygınlaşmasıyla birlikte, şehirler daha akıllı, daha güvenli ve daha insan odaklı bir hale gelecektir.
DUET
Bir yenilikçi Avrupa girişim projesi olan DUET’ten de (Digital Urban European Twins) bahsetmeden geçmeyelim. DUET, dijital ikiz kavramını endüstriyel uygulamalardan akıllı şehir uygulamalarına adapte ederek yerel dijital ikizler (LDT) olarak da bilinen şehir dijital ikizleri adlı bir teknoloji oluşturdu.
DUET, makina öğrenimini kullanarak ve şehirlerin fiziksel dünyalarını bire bir kopyalayarak Atina, Pilsen ve Flanders Bölgesi'nin dijital ikizlerini oluşturdu. Bu dijital ikiz şehirler, gerçek şehirlerde önemli değişiklikler olduğu anda gerçek zamanlı olarak güncelleniyor ve onlarla birlikte değişiyorlar. Gerçek Şehir ile dijital ikizi “DUET” yapıyor da diyebiliriz. Böylece şehri yönetenler ve proje paydaşları, 2 ve 3 boyutlu arayüzler aracılığıyla farklı politika seçeneklerinin şehirleri üzerindeki etkisini simüle ederek ve modelleyerek daha doğru ve etkin kararlar alabiliyorlar.
Gidişata bakılırsa şehirlerimizi insanlar yerine yapay zekânın yöneteceği günlerin çok uzak olmadığı anlaşılıyor. İnsan egosunun üzerinde yaşadığımız dünyayı getirdiği hale bakılırsa işi büsbütün yapay zekâya bırakmak dünyamıza rahat bir nefes aldıracak ve onu insanoğlunun elinden kurtaracaktır diye düşünmekteyim.