Tosyalı Holding’in hikayesini sizden dinleyelim istiyoruz. Buranın bir aile kuruluşu olduğunu biliyoruz. Babanız şerif Tosyalı’dan başlayalım dilerseniz…
Fuat TOSYALI: Bizim kökümüz Tosya. Kastamonu’nun Tosya ilçesinden 150-200 yıl önce atalarımız Kilis’e yerleşmişler ve burada yaşamışlar. Babam tenekeci, sobacı çıraklığı ve kalfalığı ile Kilis’te sanatkarlığa başlamış, iş hayatına atılmış. 1950’de askerlik için Kilis’ten ayrılmış. O askerdeyken ailesi İskenderun’a yerleşiyor. Böyle olunca babam da askerden sonra İskenderun’a gelip yerleşiyor. Burada 9 m2’lik, barakadan bir dükkanda yanında kalfası ve çırağı ile kendi mesleği olan sobacılığa başlıyor. Babamın hakikaten çok mücadeleci bir kişiliği vardı. Tamamen el sanatkarlığıyla, çekiç, tokmak ve makastan oluşan küçücük bir imalat atölyemiz vardı. 1961 yılında ben dünyaya geldim. Ben de hemen hemen 6-7 yaşından itibaren işe başladım. Babam da 6-7 yaşından itibaren sobacılığa gönderilmiş. İlkokula dahi gönderilmemiş. Babamın okuma yazması yoktu. Vefat edene kadar da ismini dahi yazamazdı. Ancak çok gelişmiş yetenekleri vardı. Ölçü birimlerini mükemmel bilirdi. 2-3 metre uzaktan dahi milimetreyi, milimetrenin yarısını bile anlayacak kabiliyeti vardı. Dokunarak bir milimin üçte biri birimi dahi bilebilirdi. Neticede ben de bundan dolayı çok küçük yaşta, hemen hemen ilkokulla birlikte başladım babamla çalışmaya. Sonra beni diğer kardeşlerim takip etti. Üç erkek, bir kız kardeşiz biz. İlk üç sıra erkek olduğu için aramızda da 2’şer yıl olduğu için, okula başlayan dükkanda da çalışmaya başladı. Çok küçük yaştan itibaren hem imalatı, hem de ticareti öğrendik. Başımızdaki ustamız babamızdı. Bir yandan üçümüz de okul hayatımıza devam ettik, bir yandan da sanatkarlığı geliştirdik. Bu arada liseyi bitirdik. Üçümüz de üniversite sınavını kazanmamıza rağmen devam etmedik, gitmedik. Ben bir süre denedim ama yarım bırakıp ben de işin başında oldum. Çünkü sürekli imalatı artırıyorduk. O sırada küçük küçük elektrikli aletler almaya başladık. Kardeşlerim ve babamla birlikte o günün koşullarında ve kendi çapımızda ciddi ciddi imalatlar yapmaya başladık. Bizlerin dışarıda eğitim için kaybedecek vaktimiz yoktu. Ben askere gittim döndüm. Döner dönmez sağ olsun babam benim için ayrı bir iş yeri hazırlamıştı. Kendi işimin başına geçtim. Kasa yine aynı olmak üzere ikinci bir iş yeri kurduk. Sonra diğer kardeşlerim askere gidip döndüler. Her kardeşim askerden geldiğinde iş yerimi ona bırakıp, yeni bir iş yerine geçtim. Böylece 3 tane iş yerimiz oldu. Son kardeşim döndüğünde ilk sanayi yatırımımız ve aynı zamanda yapısal çelikte de ilk yatırımımız olan bugünkü Tosyalı Demir Çelik Fabrikası’nın arazisini satın aldık. Babam askerden döndükten sonra işlerimize hiç müdahil olmadı. Yatırım kararlarımızda biz ona hep sorardık ama o hep “siz bilirsiniz” derdi. Kararlarımızı kardeşlerimle birlikte verdik. Ama biz bunu bilsek bile her girişimimizde ondan olur alırdık. Sağ olsun hiçbir girişimimizi geri çevirmedi.
İlk üretimimiz lama, silme demirle başladı. Küçük bir haddemiz vardı. İptidai bir şekilde başladık, bununla beraber bir de oksijen gaz üretim tesisi kurduk. Bölgede o zamanlar yeteri kadar oksijen gazı üretilemiyordu. Adana’dan getiriliyordu. Eş zamanlı olarak hem küçük bir haddehane, hem de oksijen gaz tesisi kurduk. Daha sonra ilk haddenin yanına yine o günün şartlarında oldukça iyi denebilecek bir köşebent haddesi daha kurduk. Hakikaten o haddehanemiz, bizim sanayicilik hayatımızın en önemli köşe taşlarından birisi oldu. Nitekim bu tesis, ilk kurulduğunda aylık 300 ton üretim yaparken, bugün aynı tesis aylık 50 bin tonluk üretim rakamlarına ulaştı. Ülkemizde de bu konudaki en önemli tesislerden bir tanesi oldu. Köşebent üretiminin hemen ardından I ve U serisi çelik üretimine de başladık.
Yatırım kararlarını nasıl verdiniz? Hangi ürünü, neyi, nasıl üreteceğinize nasıl karar veriyordunuz? Bu ürünleri kime, nasıl satacağınız konusunda neler düşünüyordunuz?
Fuat TOSYALI: Bizim çok güçlü bir tezgahımız vardı. Bölgemizdeki bütün imalatçılar, esnaf ve sanatkarlar bizi çok iyi tanırlar. Babamdan devraldığımız çok güçlü bir ismimiz var. Her şeyden önce, dürüstlüğümüz ve çalışkanlığımız bizim en büyük sermayemizdi, neticede biz bir işe giriyorsak o işi çok dürüst ve en iyi şekilde yapacağımızı biliyorlardı ve bizim ürettiğimiz her ürün çok büyük ilgi ve rağbet gördü. Bugün de dahil olmak üzere bu durum böyledir. Bu konuda iyi bir ismimiz var. Girdiğimiz her alanda o işin en iyisini yapacağımızı bizimle çalışanlar çok iyi bilir. Piyasaya sürdüğümüz her üründe gerçekten çok iyi bir ARGE vardır. Ben Tosyalı Demir Çeliği kurarken bile o günün en iyi haddehanesini kurdum. Doğal olarak müşteri müşteriyi, iş işi getirdi.
Bu arada dikişli boru profil konusunda müşterinin pazarda talepleri vardı, o günkü üreticiler mal tedarikinde büyük sorunlar yaratıyorlardı. Müşteri bir ürünü almazsa istediği diğer ürünü vermiyorlar ya da ürün tedarikinde çok zorluklar çıkartıyorlardı. Biz de aynı konuda çok sıkıntılar çektik ve baktık ki arzu ettiğimiz ürünü istediğimiz miktarlarda alamıyoruz. Fiyatı bir tarafa, istediğimiz ürünü alamadığımızı görünce ve pazarımızı büyütmemiz yönünde engellenmeye çalışıldığını hissettiğimiz için dikişli boru profil üretimine girmeye karar verdik.
Hammaddemiz olan sac zaten bizim tenekecilik, sobacılıktan beri elimize alıp kullandığımız, olmazsa olmaz bir malzememiz. Çok iyi tanıdığımız bir ürün, ilk etapta normal ithalatçı tüccarlardan temin etmeye başladık. Her geçen gün alım tonajlarımız arttıkça, hammaddemiz olan sacı kendimiz ithal etmeye başladık. Tosçelik’i kurduğumuzda rakiplerimiz 35, 40 yıllık eski teknolojilerle üretim yaparken, biz dünyaca ünlü makine üreticilerinden çok yüksek performanslı, çok iyi kalitede üretim yapacak hatlar getirdik. Müşterimizin bize olan inancı ve güveni sayesinde ürünlerimiz tereddütsüz tercih edildi ve çok hızlı bir büyüme ivmesi yakaladık.
Pazar arayışınız olmadı yani…
Fuat TOSYALI: Hiç gerekmedi. Her başladığımız üretim, bölgemizin ilk üretimi oldu. Bu işlere biz girene kadar 1000 - 1200 km kadar mesafelerden getirerek ticareti yapılan ürünlerdi bunlar. Bölgede üretilmeye başlanınca çok büyük bir ilgi gördü. Müşterilerimiz bu mücadelemize büyük destek verdiler. Neticede Tosçelik daha üretime başladığımızın ikinci, üçüncü yılında Türkiye’nin ilk 500 Sanayi Kuruluşu arasına girdi ve hızla yükseldi. Nitekim kısa bir süre önce açıklanan 2009 yılı rakamlarıyla da Tosçelik, boru profil sektöründeki tüm firmaları geçerek, sektör sıralamasında birinci, ülkenin en büyük sanayi kuruluşları sıralamasında da 45. sırada yerini aldı.
Bahsettiğiniz dönemler Türkiye’nin bir ekonomik krizden çıkıp başka bir krize girdiği dönemler. Bu yatırımlar böylesi dönemlerde yapılıyor galiba…
Fuat TOSYALI: Tabii ki. Arada çok büyük türbülanslar vardı. Sadece krizler de değil, özellikle demir çelik sektörünü ilgilendiren bir Asya Krizi yaşandı. Biz o krizlerde dahi genel trendin aksine, bırakın küçülmeyi, normalden daha fazla büyüyerek çıktık. Bu da tabii bizim ürün gamımızla alakalı. Biz pazarı çok iyi okuyabiliyoruz, müşterilerimizle diyaloglarımız oldukça iyi.
Nasıl bir satış ağınız var sizin? Bayilikler mi oluşturdunuz?
Fuat TOSYALI: Bayilerimiz var ama ondan öte, her şehrin belli başlı bu işin ticaretini yapan stokçu müşterilerimiz var. Kendi stoklarında alıp tutarlar, o bölgenin sanayicilerine, imalatçılarına servis yaparlar. Biz bu aradaki stokçu müşterilerimizle çalışıyoruz. Aradan geçen yıllar içerisinde müşteri dağılımımızda, ana müşterimizde çok bir değişiklik olmadı, ama üretimimiz arttıkça müşterilerimizle olan diyaloğumuz da çok gelişti ve bugünkü müşteri kapasitemize ulaştı.
Yapısal çeliğin bir çok segmentinde üretim yapmaya başladık. Haddehanede ürettiğimiz ürün gamımızı geliştirdik. Tosçelik’te aradan geçen yıllar içinde Türkiye’nin ilk su bazlı, antipas boyalı kutu profilini ve sanayi borularını ürettik. Uzun süre rakiplerimiz bu alana giremedi, bu bize pazarda büyük bir rekabet gücü sağladı ve müşterilerimiz de bunu çok takdir etti. Biz bu işe girdiğimiz andan itibaren sektöre hep ilkleri yaşattık. Bugüne kadarki üreticiler pazarın üzerine oturup sektöre yatırım yapmazken, biz hep yeniliklere açık olduk.
Bir de tabii bu sektör ağır sanayi, bu sektöre yapılan yatırımlar her önüne gelenin cesaret edebileceği cinsten değil, oldukça büyük hacimli yatırımlar, onun için uzun yıllar sadece devlet yatırımlarını gördük…
Fuat TOSYALI: Bizim girdiğimiz zamanlarda kamu yatırımlarını bırakmıştı artık. Kamuya ait çelik sektörü çok ciddi zarar ediyordu, bırakın yatırım yapmayı, kapasitelerini kullanamıyordu. Nitekim ardından özelleştirmeler oldu biliyorsunuz. Bu zaman zarfında bizim tüketimimiz ve üretimimiz öyle bir boyuta ulaştı ki artık bu sefer de hammadde bulmak güçleşmeye başladı. Çok yüksek volümde çalıştığımız için, yıllık 1 milyon tonun üzerinde hem uzun ürün olan kütük tarafında, hem de yassı tarafında yıllık bir milyon tonun üzerinde hammaddeye ihtiyacımız ortaya çıkmaya başladı. Tabii bunu temin zorlaştı, hammadde ihtiyacımızı bir çok kanaldan temin ediyorduk ama burada da zaman zaman üreticiler bizim ihtiyacımızı karşılamak konusunda zorlanıyorlardı. Zaten yurtiçindeki üreticiler ihtiyacı karşılayamadıkları için ithalat zorunlu. O tarihlerde ERDEMİR özelleştirme ihalesi vardı. Konsorsiyum fikrini ilk ortaya çıkartıp toparlayıcılarından biri olduk. Nitekim çok da güzel bir konsorsiyum ekibi kurduk ama satın almak bize kısmet olmadı. Ancak biz dönüp baktığımızda bu tür bir üretime girme mecburiyetimiz vardı. Ya bu üretime girecektik ya da hammadde sıkıntısı yüzünden belli bir zaman sonra üretimimizi kısmak ya da bitirmek zorunda kalacaktık. Artık o büyüklükten sonra hammadde temininde rekabeti kaybetme durumuyla karşı karşıyaydık.
Adım adım Osmaniye’deki bu son yatırımın kararına doğru geliyorsunuz galiba…
Fuat TOSYALI: Demir çelik sektörü 4 – 5 sene evvel hakikaten daha farklı bir hızla büyümeye başladı. Vites büyüttü denebilir. Ve biz o büyüme trendi içerisinde bugünkü Osmaniye tesislerinin yatırım kararını aldık. Ne olursa olsun, neye mal olursa olsun, kendi hammaddemizi kendimiz üretmemiz gerektiğini düşündük. İlk başlarken bu kadar yüksek kapasiteli, bu büyüklükte bir yatırım düşünmemiştik. Fakat konjonktür öyle bir noktaya getirdi ki, bu işi projelendirirken, planlarken de uzun bir zaman geçiyor, bu geçen zaman içinde dünyada da büyüklükler ve trendeler de değişiyor. Doğal olarak yatırımımızı projelendirme aşamasında iki kere revize ettik. Aradan geçen yatırım süresince 1 milyar doları aşan, kapasite olarak da 2 milyon tonu geçen bir büyüklüğe ulaştı. Tabii bizim için en heyecan verici yanı Türkiye’nin demir çelik tarihine altın harflerle yazılan, Türk özel sektörünün sıfırdan yapılan ilk yassı çelik yatırımı olarak tarihe not edildi. Bu gerçekten
cesaretli bir yatırımdır. Bunu da rekor sayılabilecek kısa bir sürede gerçekleştirdik. 19 ayda ilk sıcak rulo sacı elde ettik. İlk ürün olmasına rağmen bu rulodan üretilen borular üçüncü gün müşterimizin satış tezgahında yerini aldı. Bu gerçekten önemli, büyük bir başarıdır.
Babanız şerif Bey neler söyledi burası açılırken? Açılıştaki izlenimlerinizi bizimle paylaşabilir misiniz?
Fuat TOSYALI: Tabii çok duygusal anlar yaşadık. Biz teneke, sobacıyken bir bobin sac alabilmek için 2 yıl 3 yıl sıra beklerdik. İskenderun Maden Esnaf Derneği’nden tahsis alıp onay yazacaklar, ERDEMİR’de sıraya girilecek, aradan üç yıl geçiyor, siz tahsis istediğinizi bile unutuyorsunuz, bakıyorsunuz bir kamyonda bir bobin sac gelmiş. Kaç kez yaşadık biz bunu, sonra vazgeçiyorsunuz, aracı tüccardan büyük bir kar vererek alım yapıyorsunuz. şimdi tabii yıllarca bekleyip bir bobin sac almak nerde, bugün Osmaniye’deki yatırımımızda her iki dakikada bir bobin sac üretmek nerde.. Yani bu bir rüya olsa, böyle bir rüyayı bile kurgulayamazsınız. Dediğim gibi çok duygusal anlarımız oldu, nitekim açılış töreninde gözyaşlarımız hiç durmadı. 60 yıllık hayalimizin gerçeğe döndüğü andı.
Bu yatırımda kredi desteği, yabancı partner arayışınız veya başka tür destek oldu mu?
Fuat TOSYALI: Yok hayır, bizim aile yapımızda ortaklık diye bir şey yoktur zaten. Biz üç kardeşin ortaklığı vardır sadece. Ben ve diğer iki kardeşim, üçümüz beraber büyüdük, beraber büyüttük. Zaten bizim büyük bir geleneğimiz, çok köklü bir iş kültürümüz ve prensiplerimiz var. Bunlar sayesinde profesyonel ilişkilerimiz çok sağlıklı ve seviyelidir. Biz şirketlerimizde çok yüksek kalitede, çok iyi bir ekiple çalışıyoruz. Onlar bizim yol arkadaşlarımız. Biz onların mesleki birikimlerini ve eğitimlerini, tecrübelerini büyük bir saygı ile değerlendiriyoruz ve onlar da mesleki birikimlerini ortaya koyarken hiç müdahil olmuyoruz. Çünkü biz şirketin sermayedarıyız, evet yatırım kararlarını biz alıyoruz, ancak mühendislik gerektiren konularda ve mesleki bilgi isteyen alanlarda, profesyonellerimize asla müdahale etmiyoruz. Profesyonellerimiz de bu sayede hakikaten çok rahat ve özgüvenle birikimlerini ortaya koyuyorlar ve bu başarı tablosu da böyle ortaya çıkıyor.
Onları da aileye aldınız yani…
Fuat TOSYALI: Yani aslında basit bir slogan gibi görünüyor ama hakikaten biz çok büyük bir aileyiz. Özellikle bu son yatırımımızda, Osmaniye’de kurduğumuz tesiste de bunu gördük. Osmaniye kalkınmada öncelikli bir bölge fakat kalkınmada öncelikli bir bölge olması bizim yatırımımız açından bir şeyi değiştirmedi. Demir çelik yatırımları zaten teşviklerden muaf, yıllar önce yapılan A.K.Ç.T. anlaşması gereği teşviklerden muaftır demir çelik sektörü, teşvik edilen bir sektör değildir ülkemizde. Burada, bu yatırımda da herhangi bir teşvik ya da bir yardım söz konusu olmadı. Yatırımımızı tamamen kendi kaynaklarımızla gerçekleştirdik. Bu bizim bu sektördeki 13. yatırımımız, diğer bütün şirketlerimiz ve tesislerimizin omuz vermesiyle, grubumuzun desteği ve ivmesiyle bu yatırım ortaya konmuştur.
Bu yatırımın detayları nelerdir? Örnek aldığınız yerli -yabancı yatırımlar oldu mu?
Fuat TOSYALI: Yani şunu içtenlikle söyleyebilirim, çalışılan bir tesiste yeni yatırım kararı almak çok kolay bir şey değildir. Belli bir süre sonra modernizasyon ya da yatırım, üretim programında uzun süre duruşlar gerektirir, kar kayıplarına yol açar, onun için bu tip işletmeler kurulurken mümkün olan en yeni teknolojilerle kurulur ama belli bir süre sonra da teknolojileri eski kalır. Bu sebepten dolayı çevre ülkelerdeki ve ülkemizdeki teknolojiler doğal olarak bizden daha geri şu an.. Ben inanıyorum ki çok uzun bir süre, çok olağanüstü bir teknoloji geliştirilmezse rekabet gücü çok yüksek olacak bir tesis ortaya koyduk. Bu tesis çok uzun yıllar rekabetçiliğini koruyacaktır. Biz, özellikle de ben, teknolojiden yana olan bir insanım. Dünyanın neresinde yeni bir teknoloji çıkarsa hemen kendi tesislerimizde de bunu uygulamaya koyarız.
Burada ve diğer tesislerinizde sürekli yeni yeni yatırımlar devreye gireceğini de biliyoruz. Bunların ip uçlarını da alabilir miyiz sizden?
Fuat TOSYALI: şimdi biz bu Osmaniye yatırımıyla birlikte Türkiye’deki çelik boru sektörünün lideri konumuna geldik. Hammaddesini de kendi üreten dünyadaki bir kaç firmadan birisiyiz. Yassı çelik ve bu arada spiral boru tesisini de üretime aldık. Böylece hem dikişli, hem spiral boruda aynı zamanda hammaddesini de üreten, bu ürün gamında üretim yapabilen, dünyadaki sınırlı sayıda üreticiden biri durumuna geldik ve hem kapasite, hem de üretim prosesimizle üst üste baktığımızda bütün alanlarda öncüyüz. Dolayısıyla biz bu alandaki yatırımlarımızı aralıksız sürdüreceğiz. Aralıksız yeni ürünler geliştireceğiz. Nihai ürüne dönük ve dünyada pazarın gelişimini de göz önünde bulunduran petrol sondaj endüstrisinden tutun da makine endüstrisine kadar, aradaki tüm endüstrilerin ihtiyacına dönük yeni yatırımlarımız olacak. Bunlarla ilgili çalışmalarımız da devam ediyor, çok kısa bir zaman içinde nihai ürün odaklı yeni yatırımlarımız başlayacak.
Bizim bir kere çelik üretiminde iki ana segmentte hem yassı, hem yapısal segmentinde, iki ana başlıkta toplanabilir ürünlerimiz. Yassı tarafında sıcak rulo sac, devamında rulo sactan boru üretimimiz var. Boru üretimini de ikiye bölecek olursak, boyuna dikişli boru üretimimiz mevcut. Spiral boruda dünyada talep edilen bütün normlarda üretim yapabiliyoruz. Hatta ülkemizde henüz üretilemeyen 40 metre boyunda tek parça ve 120 inch çapında, 30 mm et kalınlığında boru üretim kapasitemiz var. Dikişli boru tarafında ise şu an icin 10 ınch çapa kadar üretimimiz var ancak yeni üretime alınacak hatlarımızla birlikte 20 ınch hatta 24 ınch’e kadar da ulaşabilen yeni ilave hatlarımız devreye girecek. Önümüzdeki 2 yıl içinde bu yeni hatların da devreye girmesiyle birlikte dünya sıralamasında daha da ön sıralara doğru çıkmış olacağız.
Yapısal çelik tarafında ise küçük, orta ve büyük seri profiller geliyor. 200 luk I ve U demirlerine kadar, onun altındaki bütün seriyi üretiyoruz. Yeni planladığımız yatırımımızda ise 360 lık seriye kadar olan bütün dağılımı da hemen hemen projelendirmiş durumdayız. Çok kısa zaman içinde pazar büyüklüğü belli bir yere geldiğinde, bu üretimimize de başlayacağız.
Soruyu sizden almış olalım, “pazarın büyüklüğü” dediniz, pazarın büyüklüğü ne boyutta, siz nerelere gelmesini bekliyorsunuz? Pazar şartları nasıl, gelişti mi? Türkiye’de yapısal çelik sektörünün yatırımcılar için elverişli bir hale geldiğini söyleyebilir miyiz?
Fuat TOSYALI: şimdi bu sektöre başka sektörden birilerinin yatırım yapması imkansız. Bu sektörde yaşamadan, demirin tozunu yutmadan, dışarıdan gelip bu sektöre yatırım yapmaya kimse cesaret edemez. Zaten doğru da değil. Bir birikim olmalı, hesap makinasını alıp elinize “ne yatıracağım, ne kadar kazanacağım” diye düşünüp yapacağınız yatırım- kazanç ilişkisi doğru sonuç vermez. Ama bu sizin mesleğinizse, siz bu işi meslek edinmişseniz ve başka da yapacak bir işiniz yoksa, doğal olarak bu sektörün gelişiminin önünde gitmeniz gerekir. Buradan hareketle normalde orta kesitli profil üretimi için pazarın oluşup oluşmamasından çok, uygun hammadde bulup bulamamak çok önemli. Türkiye’de bugüne kadar küçük kesitli profiller üretildi, bunun da sebebi bu ürünlere uygun kütük demirin bu ülkede üretiliyor olmasıydı. Hem ülkemizde üretiliyordu, hem de dışarıdan da bol miktarda bulunuyordu. Ama orta kesitli ürüne geleceğiniz zaman blum ihtiyacınız ortaya çıkıyor, blumun da dünyada belli üreticileri var, yani siz o üreticilerden, tamamen onların belirlediği şartlarda blum alıp, Türkiye’ye getirip, burada haddeleyip veremezsiniz. Çünkü aynı üreticilerin kendi nihai ürün üretimleri de var. Onlarla rekabet etmeniz mümkün değildi. şimdi bu bir segmentin gerçeği bu. Bu artık bizde mümkün. Biz Osmaniye tesislerimizde hem slab, hem blum, hem de kütük üretebiliyoruz. Bu yatırım yapıldığı için, blum üretim hattımız önüne haddesini kurmak suretiyle orta kesitli profil üretimini de gerçekleştirebilmiş olacağız. Bunun için bunu rahatlıkla söyleyebiliyoruz. Yani bu ürünler Türkiye’de tüketiliyor ancak tamamen ithalden karşılanıyor, ama sanıyorum en fazla iki yıl içinde bu ithalata da gerek kalmayacaktır. Burada biz çok rekabetçi bir üretim gerçekleştirebileceğiz.
Tosyalı Holding tarafından üretilen bu ürünleri biz hangi çelik yapı projelerinde görebiliyoruz?
Fuat TOSYALI: şu an ülkemizde Sabiha Gökçen havalimanında tutun da bir çok projede kullanıldı ürünlerimiz. Kullanılmadığı yer yok, doğalgaz alt yapıları, havalimanı projeleri, endüstri yapıları, stadyumlar , alışveriş merkezlerinde imalatçı firmalarımız ürünlerimizi tercih ediyorlar. Önümüzdeki dönemde petrol iletim hatlarının da ana tedarikçilerinden olmaya adayız.
Tosyalı dış pazarda ne durumdadır? Nerelere ihracat yapıyorsunuz?
Fuat TOSYALI: Biz bulunduğumuz coğrafyada Osmaniye ve körfez bir yana, İngiltere’den Fas, körfez ülkeleri dahil olmak üzere Akdeniz’in tamamı, kuzey Afrika’nın tamamı bizim ihracat ilgi alanımızın içinde. Özellikle son günlerde grubumuz için son derece iyi bir haber çıktı. Bu aslında yayınlandı ama ülkemizde belki çok az kişinin dikkatini çekti, ABD’ye boru satışlarında ülkemizde yapılan anti damping soruşturmasında sadece Tosçelik’e 0 anti damping vergisi çıktı. Diğer üreticilere farklı oranlarda anti damping vergisi kondu. Bu Tosçelik açısından çok büyük bir zaferdir. Hakikaten Tosçelik’in nasıl piyasa koşullarına uygun, rekabet kuralları içerisinde, belli kaliteyi gözeterek satışlar yaptığının da tescili oldu bu. Bu bize hem bu yıl, hem de önümüzdeki yıllarda ABD pazarında da çok büyük bir rekabet gücü sağlayacak. ABD başlı başına ilgi alanımızda, özellikle oradaki petrol endüstrisine çok ciddi miktarda mal veriyoruz. Bu pazarı da geliştirerek götüreceğiz diye düşünüyoruz.
Ürün çeşitliliği ile beraber miktar da artıyor tabii. Yani biz üretim yaptığımız her kalemde rekabetçiliğimizi koruyarak, üretimden gelen avantajlarımızı markete, müşterilerimize, satışlarımıza yansıtarak pazarımızı geliştiriyoruz.
Bu arada dünyadaki fiyat dalgalanmaları sizi nasıl etkiliyor?
Fuat TOSYALI: Fiyat dalgalanmalarının önüne geçmemiz mümkün değil, bu tamamen dünyadaki arz ve talebe bağlı, ülkelerin ekonomilerini canlandırmaları ile alakalı bir konu. Bizler tabii stratejilerimizi belirlerken, eninde sonunda, dünyada belli bir üretim var, bu üretimin çok büyük bir kısmı Çin’de gerçekleştiriliyor, geri kalan kısmı da belli miktarlarda belli ülkelerde. Biz bu yelpazenin neresindeyiz ona bakıyoruz. Hem ülkemizde, hem bölgemizde tek başımıza fiyat belirleme gücümüz yok, bunun bilincindeyiz. Peki böyle bir durumda ne yapılabilir, pazardaki çok yüksek dalgalanmaları absorbe etmek açısından, bizim ürün dağılımımıza, üretim dağılımımıza ve müşteri yapımıza da baktığımız zaman, bu fiyat hareketlerinden en az etkilenmek için, çok hızlı bir üretim metodolojisi uyguluyoruz. Yani sipariş-sevkiyat arasındaki zamanı mümkün olduğu kadar dar tutarak hem kendimizi, hem de müşterilerimizi bu fiyat hareketlerinden en az etkilenecek şekilde süreç belirliyoruz. Bunu da başarı ile yürüttüğümüzü söyleyebiliriz. Bu da gelenekselleşti, bundan sonra da piyasadaki bu dalgalanmalara daha da duyarlı olacak şekilde işimizi geliştirerek götürürüz diye düşünüyoruz.
Bir de bir Liman yatırımınız gündemde, orada durum nedir?
Fuat TOSYALI: Doğu Akdeniz’in en önemli liman yatırımlarından birini gerçekleştirmek için yola çıktık. Hemen hemen en büyüğü. Onunla ilgili ön izinlerimiz alındı. Bu sadece bir liman olmayacak, gemi bakım birimleri, hatta tersanesi de olan çok kapsamlı bir proje. Çünkü hemen önümüz İskenderun Körfezi, burada petrol boru hatlarına yükleme yapan bir tanker trafiği, çok yoğun bir kuru yük trafiği var. Doğal olarak bu bölgede hareketlilik var. Sadece bizim 4 milyon ton indir bindir işimiz var ve bu sebepten dolayı çok yüksek kapasiteli bir liman yatırımı ile ilgili projelerimizi tamamladık. Sanıyorum 2 -3 yıl içinde böylesi bir yatırımı sonuçlandırıp hem grubumuzun, hem de ülkemiz ekonomisinin hizmetine sunacağız.
Yıllarını bu sektöre vermiş bir isim olarak sektördeki sıkıntılar nelerdir, bunlar nasıl aşılabilir? Sektörün dünyadaki ve Türkiye’deki gidişatını nasıl yorumlarsınız?
Fuat TOSYALI: Sektörümüzde aslında yaşanan ciddi bir sıkını yok. Laf değil de iş üretildiği sürece. Sorunlar tabii ki yok değil ancak bunlar üzerinde çalışılarak bertaraf edilebilecek sorunlar. Bu amansız rekabet dünyası içinde kimsenin kimseye bakıp da sen ne yapıyorsun, bu ne yapıyor, şu ne yapıyor deme lüksü yok. Biz önümüze bakıyoruz. Gelenekselleşmiş tarzı bir tarafa bıraktık, müşteri odaklı, pazarın ihtiyaçlarına iyi analiz eden ve gelecekte de ihtiyaç duyulacak yeni ürünleri bugünden görebilen ve bunun yatırımını bir an evvel planlayan bir kuruluş olarak hep önümüze bakıyoruz. Sektör olarak ciddi bir sorun söz konusu değil, çalışırsanız üstesinden gelinemeyecek sorun yok. Oturup birilerinin cebimize bir şey koymasını, bir şeyler yapmasını beklemek, günümüz dünyasında anlamsız. Ne yapacaksanız kendiniz planlamalısınız.
Tosyalı Holding bölgesine de büyük olanaklar yaratıyor. Ayrıca hiç de yabana atılmayacak büyüklükte sosyal sorumluluk projeleriniz var, biraz da bunlardan bahsedebilir misiniz?
Fuat TOSYALI: Ülkemize ve ülkemiz insanlarına karşı sorumluluklarımız çok önemli. Bu konuda durmaksızın devam eden sosyal sorumluluk projelerimiz var. Biz bunu misyon haline getirdik. Durmaksızın bu çalışmalarımızı artırıyoruz. Kazancımızı ülkemiz insanları için harcamak gibi bir misyonumuz var. Bu bizim köklerimizde de var, dedemiz, babamızdan beri bu gelenek sürer. Ama kurumsal bazda bu işe babamız adına bir sağlık merkezi yaparak başladık ve Sağlık Bakanlığı’na hibe ettik. Arkasından küçük çaplı işleri söylemek istemeyiz, yüzlerce vardır, ama Tosçelik Fen Lisesi’ni Milli Eğitimimize kazandırdık. Öğrenci kampüsü, yurtları, sosyal tesisleriyle komple bir yapı oldu. Bu oldukça köklü bir yatırımdı ve bu yıl ilk mezunlarını verdi.Ve ilk yılı olmasına rağmen Türkiye sıralamasında gösterdiği üstün başarıyla bizleri böyle bir projeyi ülkemize kazandırmanın mutluluğunu tekrar yaşattı.Mezun verdiğimiz ilk yılda bir Türkiye dördüncüsü çıkardık ki bu yeni bir okul için çok çok büyük bir başarıdır. Bu tesislerin açılışında Başbakanımıza sözünü verdiğimiz, kimsesiz çocukları topluma kazandıracak “Sevgi Evleri” projemiz var. Ayrı ayrı villalar yapıyoruz, maksimum 10 çocuk bir evde, bir aile ortamında büyüyecek. Kimsesizlerin kimi olalım istedik, çok önemli bir proje bizim için. Temmuz 2010 da temeli atıldı ve çok kısa zamanda sosyal hizmetlere teslim edeceğiz. Yine Başbakana söz verdik Osmaniye’de Sosyal Bilimler Enstitüsü kurmak için. Bir yıl içinde tamamlayacak ve Milli Eğitime bağışlayacağız. Hemen arkasından birkaç projelerimiz daha var ama bütün bunların yanında bu yıl Hatay vergi rekortmeni olduk, sade yatırım yapan hayırsever değil, vergisini ihmal etmeyen bir kurumuz.