Teknolojinin günümüzde birçok alanda iş yapabilme gücü var. Sadece iş dünyasını değil genel olarak dünyayı değiştirme gücü de artık yadsınamaz. Bilim ve teknolojinin bize yardımcı olabileceği, hayatımızı kolaylaştıracağı ve günlük yaşamımızı sürdürdüğümüz yolları bizim adımıza yeniden düzenleyebileceği bir zaman diliminde yaşıyor olmanın ayrıcalığına sahibiz.
Fütürizm, geleceği öngören olaylar ve eğilimlerle ilgilenmek olarak tanımlanabilir. Bu tanımlamayı tarihsel bağlamda daha geniş bir açıdan ele almak istersek, fütürizm; sanat müzik ve edebiyatta 1909 yılında İtalya'da başlayan ve özellikle mekanik süreçlerin dinamik enerjisine ve hareketine biçimsel bir ifade verme çabasıyla damgasını vuran bir hareket olarak geçmişte yer almıştır. Günümüzde ise geçmiş ile şimdiki zamandan ziyade gelecekte anlam bulan bir bakış açısı olarak açıklanabilir.
Bugün iş dünyasının karşı karşıya olduğu en büyük problemlerin ortak kökü geçmiş ile gelecek arasındaki bağlantıyı net olarak tespit edememeleridir. Olumlu bir değişim için hem bireylerin hem de işletmelerin uygulayabileceği evrensel çözüm gelecek nesillerin önünü açmaktır. Bu da her alanda fütürist bir bakış açısıyla sağlanabilir.
Geleceğe Yön Vermek
Fütürizm, geleceği tahmin etmekle değil, geleceğe yön vermekle ilgilidir. Fütüristler; uzmanlık ve ilgi alanları fütüroloji olan, gelecekle ilgili tahminleri ve olasılıkları sistematik olarak keşfetme girişiminde bulunan ve bunların günümüzde nasıl ortaya çıkabileceğini verilerle ortaya koyan kişilerdir.
Covid-19 küresel salgını, şirketleri büyük zorluklar altına soktu. Yakın geleceğin getireceği birçok değişikliğe kimlerin hazır olduğunu, kimlerin ise gelecekle ilgili hiçbir öngörüsü olmadığını ortaya çıkardı. Kriz zamanları, şirketlerin uyum sağlama kabiliyetlerini, dâhili yeteneklerini ve gerçekte ne kadar yeni büyüme kaynakları bulabileceklerini görmek için iyi bir zaman dilimidir ki bu sürece kriz yönetimi diyoruz. Yarınlar ne kadar belirsizliklerle doluysa, şirketlerin geleceğe hazır olması da o kadar önemlidir.
Geleceğin şirketleri için iş modelleri bugünden yapılıyor. Kendini yeniliklere uyarlayamayan ve uygulanabilir bir iş modeli geliştiremeyen bir şirketin geleceği yoktur. Başka bir ifadeyle, geleceğe uyum sağlayamayan şirketler solacak ve ölecektir. Değişim devam eden bir süreç ve biz de değişimin ortasındayız. Değişimin olduğu yerde fırsatlar da vardır. Fırsatları göremeyenler sadece tehditleri görürler.
Çelik sektörüne bakıldığında, yeni teknolojileri erken keşfeden şirketler ortaklıklar geliştirebildi ve bu teknolojilerden daha hızlı faydalanabildi. Güçlü bir bakış açısıyla agresif bir şekilde öğrenmek, şirketlerin farklılaşma fırsatları bulmasına da yardımcı oldu.
Geleceğe hazır olmak, gelecekteki rekabetle ilgili yeteneklerin ölçülebilmesi anlamına gelir. Bir şirketin uzun vadede rakiplerinin önüne geçebilmek için teknik bilgisinde düzenli olarak değişiklik yapması gerektiğini biliyoruz. Bir şirketin teknik bilgisi durgunlaşırsa, taklitçilerin rekabetiyle yüzleşecek, ilerlemelerde geride kalacak ve sonunda başarısız olacaktır.
Zaman içinde maliyetler artarken, genel olarak fiyatlar düşmektedir. Başlangıçta ürün - belki ileride yatırım birikimi yaptırabilecek – iyi bir kârla satılabilir. Rakipler de aynı ürünü piyasaya arz etmeye başlayınca, başlar fiyatlar düşmeye ve kârlılık azalmaya. Yanı aşağıdaki Şekil-1’de görüldüğü gibi makas daralır.
Grafiğe göre; eğer üretici geleceğe yönelik hiçbir yenilik yapmazsa 6. zaman diliminde satış geliri ile maliyet kesişir yani kâr sıfır olur ve o andan itibaren zarar giderek artar. Bu durumda geleceği doğru değerlendiren üretici ne yapar? İki yönlü hareketi vardır: Ya yukarıda 5. zaman dilimindeki gibi bir sıçrama ile ürüne bir yenilikçilik katar ve fiyatı arttırır veya aşağıda Şekil-2’de gösterildiği gibi işçilik maliyetlerini düşürür. Tabii ideal olanı her ikisinin birden yapılmasıdır.
Uyanış Çağrısı
Geriye dönüp baktığımızda, 2020 ve 2021 yılları, değişimin nasıl ve ne kadar hızlı gerçekleşebileceği konusunda bir uyanış çağrısıydı. Ama aynı zamanda ileride olacaklar için de bir ısınmaydı. Gelecek daha istikrarlı veya kesin olmayacak. Gelecek, bu öğleden sonra, bir sonraki hafta, sonraki çeyrek yıl veya önümüzdeki on yıl olsun, artık daha fazla belirsizlik tahmin edilemezlik ve bilinmeyenle tanımlanıyor.
Bireysel olarak işimizi, refahımızı ve çocuklarımızın geleceğini merak eder ve çoğu zaman endişeleniriz. Kurumsal olarak ise iş modelinin bozulması, dijital dönüşüm gibi büyük değişikliklerle boğuşuyoruz. Toplumsal olarak iklimimizde, ekonomimizde, demografik özelliklerimizde ve politik sistemlerimizde benzeri görülmemiş süreçlerle karşı karşıyayız. Bu değişimler ve etkileri daha da artacak ve değişimi yaratan faktörler yeni kesişim kümeleri oluşturacaktır.
Fütüristler Bize Nasıl Bir Katkı Sağlayabilirler?
Fütüristler, birçok şirket için yönlendirici olarak önemli roller oynayabilirler. Şirketlerin küresel olarak karşı karşıya kalacakları bilinmeyen riskler ve belirsizlikler nedeniyle uzun vadeli hedeflerini ve yenilik isteklerini gözden kaçırmaları kolaydır. Fütüristler, müşterilerin (talebin) ve endüstrilerin (arzın) nasıl gelişebileceği hakkında önemli senaryolar sunar. Onlar, yenilikler tarafından yönlendirilen ve çoğunlukla yıkıcı teknolojilere dair deneyimli ve girişimci bir vizyona sahip olan profesyonellerdir.
Fütüristler zamanlarının çoğunu, şirketler ve profesyoneller için geleceği şekillendirecek değişimler hakkında bilgi vermek ve onların bu değişimlere hazırlanmalarına yardımcı olmak için harcıyorlar. Amaç, geleceği tahmin etmek değil (bu boş bir arayıştır), daha ziyade ortaya çıkabilecek birçok farklı olasılığı değerlendirerek ve olasılık senaryoları üreterek geleceğe hazır olmaktır.
Değişime hazırlanmanın zamanı, süreç ile karşı karşıya kalındığında değil önceden, nispeten sakin zamanlar olmalıdır. Andaki değişime tepki vermek bizi sonsuza kadar savunmada tutar ve sonuçları ağır olabilir. Dikkatinizi içinde bulunduğunuz fırtınadan kurtulmaya verdiğiniz günü kurtarmaya çalıştığınızda, geleceğin nereye gittiğini göremezsiniz. Bu durum, kuruluşunuzu gereksiz risklere maruz bırakır ve yeni fırsatları gözden kaçırmanıza sebep olabilir. En iyi ihtimalle hayal kırıklığı ve gecikmeli performanslar sağlayabilirsiniz. En kötü ihtimal ise çöküştür. Akıllı telefonlara dair yaşanan değişimler ve kendine çok güvenen dev markaların yeni teknolojiyi kaçırması sonucunda yaşadıkları buhran buna en net örnektir.
Değişime hazırlanmak için doğru zamanı bulmak zor olsa da başlamanın sayısız yolu vardır. Liderlerin kuruluşlarını sürekli değişim içinde gelişmeye hazırlamak için atabilecekleri adımlar da mevcuttur. Geleceğe hazır kuruluşlar, kendilerini daha zinde, daha hızlı ve değer yaratmada çok daha iyi olacak şekilde yapılandırırlar. Geleceğe hazırlanmak için birçok şirketin, eyleme yönelik bir düşünce tarzı geliştirmesi, alınan kararlar arasında doğruyu bulma adına uzmanlaşması ve çalışanların var olan yeteneklerini geliştirerek alışkanlıklardan sıyrılması gerekecektir. Kararların büyük çoğunluğu, mümkün olan en düşük seviyelere devredilmeli, şirketin uç noktalarındaki çalışanlara kararlar için temsilcilik ve hesap verme sorumluluğu verilmelidir. Birçok karar ve süreç, yöneticilerin gerekli olduğunu düşündüğü adımların yarısından daha azını gerektirir.
İş dünyası hızla değişiyor. Bazı işler endüstri 3.0 kapsamında otomasyonla değiştirilirken, diğerleri endüstri 4.0’ın gereği olan gelişen teknolojiler [yapay zekâ (AI) sanal gerçeklik (VR), artırılmış gerçeklik (AR), yapı bilgi modellemesi (BIM) vb.] tarafından kolaylaştırılarak küresel olarak daha yaygın hale geliyor. Bu değişiklikler, birçok şirketin yetenek stratejilerini yeniden düşünmesine yol açıyor. Değişime ve gelişime açık şirketler, çabalarını iki temel ilkeye bağlayacaklardır. Bunlar; yetenek ve bilimsel bakış açısıdır. Aslında yetenek en kıt bulunan kaynaktır. Bilim, gözlemleme ve ölçmeye dayalı bir yoldur. Yetenek ve bilimi göz önünden kaçıran şirketler için gelecek pek de iyi şeyler getirmeyecektir.
Son olarak, geleceğe hazır şirketlerde, en iyi yeteneklerin yönetim katında ve karar alma mekanizmalarında yer aldığını, her kademedeki çalışanın bilgi ve yaratıcılıklarından yararlanıldığı, bu sayede yetenek ekosisteminin kurulduğunu görmekteyiz. Bu şirketler, becerileri projelerle daha iyi eşleştirebilmek adına teknolojiyi ve fütüristleri en etkili şekilde kullanır ve bu sayede geleneksel kurumları arkalarında bırakarak geleceğe yol alırlar.
Dijital çözümlerin yönlendirdiği bir dünyada gelişen teknolojiler, yaşama, çalışma ve birbirimizle etkileşim kurma şeklimizi etkilemeye devam ediyor. Bu teknolojik değişikliklerin çoğu harikadır. Her gün asimptotik olarak sayısı artan verilerin değerlendirilmesi geleneksel yöntemlerle günler sürerken, bu işlemler yapay zekâdan yararlanarak saniyeler içinde yapılabilir hale gelmektedir. Bu gelişmeler üretkenliğimizi arttırırlar, ihtiyaç duyduğumuz hizmetleri daha erişilebilir hale getirirler ve genel olarak hayatımızı kolaylaştırırlar. Bununla birlikte, genellikle alışageldiğimiz yöntemleri de değiştirmemiz için bizi zorlarlar.
Peki, gelecekte olacaklar için ne kadar hazırız? Bu soruyu büyüklüğü, çalışan sayısı ve alanı ne olursa olsun her yapı kendisine sormalı ve gelecek için modelleme yapmaya şimdiden başlamalı.
Kaynakça
1. Brahedni Rakan, Mindful Futurism: Paving the Way for Future Generations
2. Dalio Ray, Changing World Order: Why Nations Succeed or Fail,
3. Gür’eş H. Yener, “Katma değeri arttırmanın yolu: Yenilikçi (innovatif) ürün”, Prime Dergisi Aralık 2013, syf 68-76
4. Smil Vaclav, How the World Really Works: How Science Can Set Us Straight on Our Past, Present and Future, 7 Ekim 2021