Türk Yapısal Çelik Derneği Yönetim Kurulu Başkanı Prof. Dr. Nesrin YARDIMCI: ÇELİK YOLU SEKTÖRE DEĞER KATAN BİR PLATFORM
Günümüzde toplumların yalnızca bugünkü gelişmişliği değil, yarınlara sağlayacakları ve bırakacakları da önem kazandı.
“...Yapı tarihine baktığımızda, çeliğin inşaat alanına girmesinin, tasarımı sadece sanat olmaktan çıkartıp, bilim ve fene taşıdığını görüyoruz. Bu dönüşüm, bir gelişim, bir devrim yaratıyor ve yapıda ileri teknoloji kültürünü başlatıyor. Bilindiği gibi gelişim, eğitimle, kültürlerin paylaşılmasıyla, araştırma ve bilginin yayılmasıyla mümkündür. Günümüzde toplumların yalnızca bugünkü gelişmişliği değil, yarınlara sağlayacakları ve bırakacakları da önem kazandı. Enerji ve doğal kaynakların kullanımında yapılacak olan tasarruf, malzemelerin uygun seçimi ve kullanımı, toplumsal gereksinimlere uyum ve toplumsal hedeflerin yerine getirilmesi gibi ölçütlere göre değerlendirildiğinde, yapı malzemesi olarak çeliğin sürdürülebilirliği açıkça görülmekte; tarihsel gelişimi ve ileriye yönelik özelliklerine göre değerlendirildiğinde ise, çelik yapıların inşaat alanındaki yüzdesi, toplumların gelişmişlik göstergelerinin önde gelenlerinden biri sayılmaktadır.
Tarih boyunca ekonomi, sanat, bilgi, fikir ve kültür, “yollar” aracılığıyla dünyayı birbirine bağlamış, paylaşımlar bu yollarla sağlanmış ve dünya giderek küreselleşmiştir. Kültürlerin ortak bakış açılarıyla yoğrulduğu Anadolu toprakları, binlerce yıl önce İpek Yolu’nun en önemli geçiş noktası olduğu gibi, bugün de doğu ile batıyı birbirine bağlayan yapılaşma ve ticaret yollarının da ana üssüdür. İpek yolu, yalnızca ticaretin değil, bilginin, fikirlerin, kültürlerin, sanatın tüm dünyaya yayılmasını sağlayan ve sürdürebilirliğe vurgu yapan, geçmişten günümüze taşınan önemli bir köprüdür. Türkiye, Kafkasya, Batı Asya, Ortadoğu, Doğu Avrupa ve Kuzey Afrika gibi dünyanın çok geniş bir arenasında, değişen ekonomik ve teknolojik dönüşümler değerlendirildiğinde, 21. Yüzyılın İpek Yolu Çelik Yolu olacak, ve Türkiye de coğrafi konumuyla tarihinde olduğu gibi gene bu yolun merkezinde duracaktır.
Türk Yapısal Çelik Derneği, kültürlerin ve yolların buluşma noktasında olan İstanbul’da 21-23 Eylül 2010 tarihlerinde Uluslararası "Steel Structures: Culture & Sustainability 2010" Sempozyumu ve Çelik Yapılar Haftası kapsamında gerçekleştirdiği toplantılarda, kültür ve sürdürebilirlik yaklaşımıyla ve "tarihteki İpek Yolu günümüzde Çelik Yolu’na dönüşüyor" konseptine dayalı olarak yeni bir platformun oluşturulmasını hedeflemişti. Bu konseptin altında yatan temel gaye, Anadolu’nun doğu ile batı arasındaki stratejik ve ekonomik bir köprü olduğu gerçeğini bir kez daha anımsatmak ve benimsetmekti. “ÇELİK YOLU” platformunda yaratacağımız sinerjinin, uluslararası ilişki ve bağlantılarımızı güçlendirecek bir yol ve Türkiye’den dünyaya açılan bir kapı olmasını amaçladık ve bu yıl gerçekleştirdiğimiz tüm etkinlikleri bu kapsamda değerlendirdik. “1. ULUSLARARASI ÇELİK YOLU ZİRVESİ” de bu etkinliklerin bir zirvesi ve sürekli hale getirebilirsek amacımıza ulaşmış olacağız.
Böyle bir zirveyi tasarlarken şu ortak hususları göz önünde bulundurduk: Bölgedeki konut ve alt yapı gereksinimi, (ciddi boyutlardadır) Başta deprem bölgeleri olmak üzere, güvenli konut tasarımı ve asgari kabul edilebilir konfora sahip kolay satın alınabilir yapılar. Bu ortak konuların ve sorunların çözümünün; eğitim ve standardizasyon, müşterek Ar-Ge çalışmaları, kalite ve inovasyon olduğunu biliyor, bunun ortak bir platformda konuşulmasının yarar sağlayacağını düşünüyor ve gelenekselliği modern ayrıntılarla yapılandıracağımız Çelik Yolu’nun çelik sektörüne değer katan bir platform olacağına inanıyoruz.
Yıllık yaklaşık 20 milyon ton çelik üretimi, 3 milyon ton yapısal çelik imalatıyla Türkiye’de çelik yapı ve yapısal çelik sektörü bölgede etkin bir noktadadır ve Türkiye bu olanaklarını, bilgi ve deneyimini bölge ülkeleriyle paylaşmaya hazırdır.”