“Geleceğin teknolojisi kuru inşaat olacaktır”
Normalde mimarlık mesleği, yapı üretilen ülkenin şartları ile çok alakalı. Ülkenin gerçekleri önemli. İyi mimari yapılar genellikle ekonomi seviyesi iyi olan ülkelerde ortaya çıkıyor. Tarihte de bu böyle. Yapı üretimi bilhassa bu son yüzyıla geldiğimizde teknolojik gelişme ve zenginliğe bağlı olarak gelişiyor. Türkiye bu kültürü biraz geriden takip eder durumda.
Mimar Boran EKİNCİ
Çok fazla proje gerçekleştirdiğinizi görüyoruz, bu projelerin ne kadarı çeliktir, diyerek başlasak sohbetimize...
Boran EKİNCİ: Çeliği bir “yapısal çelik” bir de mimari ögelerde kullanlan şekliyle değerlendirirsek, yapısal çelik olarak inşaası bitmiş dört projemiz var çelik esaslı. Projelendirilmiş ama yapılmamış olanlar var, bir de çeliğin başka türlü kullanımları olarak düşünürsek, cephede kullanımı gibi, bir de o tip işlerimiz var ve bu kullanımlarımızın sayısı daha fazla. Yapısal çelikte bizim en son ODTÜ Hazırlık binası var. Onda aslında yapısal çeliğe beton da eşlik eder, enteresan bir bileşimdir ve özgün bir statik yapısı vardır. Çeliğin çelik olarak kıymetli olduğu, betonun da işbirliği yaptığı bu sistem, dünyadaki türleri arasında da özgün bir yere sahiptir. İçinde mucitlik olan bir yanı vardır. Ondan önce ise üç projemiz var. ESIT İdare binası ilk projemiz. Fethiye Marina ve Kazdağları’nda yaptıgmız Göl Evi var. şimdi fakat büyük bir çelik bina yapıyoruz ama Türkiye’de değil. 100 küsur metrelik çift çelik kule Libya’da yapıyoruz. Yüksek yapıda çelik daha bir keyifli oluyor, çeliğin kıymeti daha bir ortaya çıkıyor.
Normalde mimarlık mesleği, yapı üretilen ülkenin şartları ile çok alakalı. Ülkenin gerçekleri önemli. İyi mimari yapılar genellikle ekonomi seviyesi iyi olan ülkelerde ortaya çıkıyor. Tarihte de bu böyle. Yapı üretimi bilhassa bu son yüzyıla geldiğimizde teknolojik gelişme ve zenginliğe bağlı olarak gelişiyor. Türkiye bu kültürü biraz geriden takip eder durumda. Nasıl biz cep telefonu veya bilgisayar teknolojileri gibi alanlarda teknolojiyi biraz daha geriden takip ediyorsak, çelik yapı da bunun gibi bir şey. Çünkü çelik biraz daha bir fabrikasyon, biraz daha endüstri, biraz daha knowhow, biraz daha bilgi ve bunların yanı sıra inşaai titizlik, özen, organizasyonel düzen gerektiriyor. Yani bir bina yapıyorsanız çok iyi projesi yapılacak, çok detaylı yapılacak, projenin bedelleri ona göre alınacak, inşaatçısı ona göre olacak, belediyeden geçmesi veya legalitesi ona göre olacak, ona göre kurgulanacak, bütün bir sistemin sağlıklı çalışması gerekiyor. Medeni düzeyde bir şey yapabilmek gerekiyor. Çelik bir bina yapmayı bir makine yapmaya benzetirsek, her şeyi önceden planlayıp, bilimsel değerlere oturtup ondan sonra da gerçekleştirilmesi lazım. Ama bizdeki inşaat süreçleri genelde böyle değil. Yani oraya da bir çıkma yapalım, araya bir kat koyalım, belediye şöyle dedi, böyle dedi ya da müteahhit kafasına göre bir şey yapar ya da taşaron yapar ya da “paramız bitti” denir, finansal organizasyon bozuklukları vardır… Bizim mimariye girişimiz tam da böylesi bir çöküş evresinde oldu. Yapı üretim kültürü tamamen yok olmuş durumdaydı. En berbat dönem, 1980-90’lar. Ben 1987 mezunuyum, doğru dürüst hiç yapı üretilmeyen, yapılanlarda da bilimsel prensiplerin tamamen göz ardı edildiği durumdaydı. şu anda bu durum ne durumda, şu anda da % 1-2 var. Yüzde 98 hala berbat durumda. Fakat hiç yoktan yüzde bir arasında çok büyük fark var. Ve de şunu görüyoruz ki bu yüzde bir azalmamakta, artmakta. Vay şahaneyiz diyebileceğimiz bir durum yok ama hiç olmazsa basamakları çıkmaya başlamışızdır. Yani ileriye doğru adımlar atıyoruzdur. Dolayısıyla Türkiye’de bir dolu inşaat firması gelişti. Basın mimariye ilgi göstermeye başladı, mimari basın gelişti. Kritik yapanlar gelişti. Eğitimde gelişmeler oldu ve gerçekten iyi yapılar üretilmeye başlandı. şu anda ülke genelinde baktığımızda çok sayıda olmasa bile fena olmayan bir şekilde güçleniyor. Basında da bu projelere yer veriliyor. Mimariye verilen kıymet yükseliyor. şimdi bu durum çelik yapıyı da destekleyen bir unsur. Aslında sadece çelik yapı demeyeyim, prekast beton da bunun içine girebilir, ahşap da bunun içine girebilir, yani daha detaylı bir planlama, uygulama, uygun üretim gerçekleştiriliyor.
Yapı sektörümüzdeki sıkıntılardan bahsettiniz ve bir şeylerin değişmeye başladığını ifade ettiniz. Mimarların bu değişimdeki rolünü biraz konuşsak. Çünkü bu ülkede yapısal çelik sektörü gelişecekse bu mimarların vereceği destek ile olacağı açık.
Boran EKİNCİ: Okuldan mezun olduğumuz zaman gördüğümüz inşaat sistemleri betonarme ya da konvasiyonel sistemlerdi. Ben Türkiye’de uygulamabilir inşaat sistemleri üzerine mastrer yapmak istiyorum dedim ama o zaman yapamadım ve bu benim içimde kaldı. Bu fırsatı geçen yıllarda buldum, aradan 20 yıl geçtikten sonra. Hep korkumuz vardı, çelik yapsak yapabilir miyiz, yabancı örneklere, detaylara falan bakabiliriz ama biz hiç yapmamışız, hiç dokunmamışız, örneği yok. Örneği olmayan, yapmadığınız bir şeyi yapabilmek her zaman risktir. Biz ESİT binasında ilk çelik işimizi yaptık ama burada mal sahibi çok büyük destek verdi. Aslında sanayiciydiler ama araştırıyor, üretiyor ve satıyordu. Onlara gidip sizin binanızı çelik yapalım dedim ama hiç yaptığım çelik binam yok, tam olarak bildiğimizi de söyleyemem, deneyimimiz yok ama heves ve inancımız, azmimiz var. Mal sahibi de tamam yapalım dedi, işte bu çok önemli bir şey, o desteği aldık. Tek katlı bir çelik ofis yapısı. Uzun süre araştırma yaptık, dış cephe sistem detayları hazırladık. Montaja dayalı bir iş olsun, makine gibi bir bina yapmaktı derdimiz. Birtakım binalar öyle üretilmeli, cephe sistemleri, panelleri gelip vidalanacak ve oluşturulacak gibi olmalı. Normalde bir fabrika bölgesi, hangarları falan çelikten yapmışlar ama bizim istediğimiz duvar bitiş detayından, çatı detayından bütün olarak mimari değer taşıyan bir şey olmasını istiyoruz. Oturduk o zaman epeyce bir araştırma yaptık. Çeliğin dış hava şartlarına karsı durumuna baktık. Bu bir sandviç sistem, ama duvar örmüyoruz mesela. İlk defa duvar örmediğimiz bir bina yapacağız, dış cephesinde duvar olmayacak, OSB kullanacağız, OSB’nin ek yeri 5 milim mi olmalı, 6 milim mi olmalı, oraya ne cins mastik çekilmeli, nem tutucular takılıyor falan yani olayın bir mantığı var, buna başka detaylar ekleniyor, işte mühendislik boruları geçiyor, çatı bitiş detaylarında suyu da çözeceksiniz de, veyahut cephede kullanacağımız alüminyum paneller vardı onlar milimetrik olarak kesime giriyor, fabrikadan öyle geliyor bina bittikten, aradan aylar geçtikten sonra monte ediliyor, milim şaşmaması lazım, biz oturduk araştrdık ve sistem detayını tasarladık, ama hala endişelerimiz var, ya problem olursa diye düşünüyoruz ve merak ediyoruz. Bu iş şakaya gelmez. Ve biz şöyle bir şey yaptık, binanın bir köşesini oturup model olarak yaptık. 2-3 tonluk bir maket yaptık. Atölyede inşaa ettik her tür detayını da gördük bunun üzerinde. Bir hatamız varsa görelim istedik. Köşe bitiş, çatı bitiş detayları, yer oturma detayları, panellerin bitiş detayları gibi ve bu maketi yaptıktan sonra tamam dedik, biz bunu yapabiliriz. Bu bir deneydi aslında ve çok kıymetliydi böyle bir deney yapma fırsatımız oldu. Bir çok mimar arkadaşımızın böyle şansı olamıyor. Bu maketi bir kamyona yükleyip ODTU’ye hediye ettik. Çeliğin korkulacak bir şey olmadığını, basit olduğunu görsünler istedik. Bütün detayları ortada, onu gören bir öğrenci biliyorum ki anında çizmeye başlayacak. Basit olduğunu, korkutucu olmadığını görecek. Fakat ne yazık ki atıldı bu maket.
Ne kadar sürede bitti bu proje?
Boran EKİNCİ: Bu bize anahtar proje oldu, bu bina çok hızlı yapılmadı ama çeliği çok hızlı yaptığımız başka projelerimiz oldu. Sonra bu sistemi biraz daha geliştirip başka bir yapıda biraz daha geliştirip sonraki yapıda kullandık. Mesela göl evinde 8 ay proje çizdik, 2 ay atölyede hazırlandı, 5 haftada da inşaatı bitirdik. Bu ilk çelik yapımızın bize çok faydası oldu. Fethiye .Marina projesi bu nedenle bize geldi mesela. Boran çelik yapar gibi bir söz oldu ortada. Bize öyle geldi marina projesi. Ağaçların arasında hafif bir konstrüksiyon isteniyordu, çelik yapan bir adam olduğunuz için aldık işi ve bu işle Ulusal Mimarlık Ödülü aldık. Çok referans bir proje oldu.
Türkiye’de ya da yurtdışında beğendiğiniz çelik yapı örnekleri var mıdır?
Boran EKİNCİ: Çok enteresan şeyler var tabii. Modern mimarlıkta yapısal çelik olarak özellikle bakmak gerekirse köprülerde falan çok etkileyici şeyler çıkıyor. Yaya köprüsünü söyleyebilirim mesela. Mühendislik tarafına kayınca çelikle çok ilginç işler çıkıyor ama bu sadece mimarlık değil komple, bir çok disiplinin bir araya gelmesi. Çeliğin başka kullanım alanları, yapısal olmayan alanlarda kullanımı da çok enteresan oluyor. Cephe, yüzey sistemi gibi olabilir. Çeliğin bir de strüktürel değil, artistik olarak kullanımı var. Temelde bakınca ana malzeme ahşap, beton, çelik, her birinin çok büyük artistik kullanımı var. Betonunki o kadar olmasa da çeliğin ya da metal malzemenin mimaride kullanımı çok fazla.
Nereye doğru gider sektör, ne tür gelişmeler olacak sizce?
Boran EKİNCİ: Yani simdi normalde çelik daha sanayiye yatkın, montaja dayalı bir sanayi, kuru inşaat. Hızlanan hayatta kuru inşaattır gelecek. Islak inşaat değildir. Islak inşaat hep birtakım riskleri birlikte getirir. Planlama bozukluğu demektir, hata kabiliyeti demektir ve süre demektir. Hala daha kalıbın şişmeyeceğini garanti edemiyorlar, kalıp şişebiliyor. Çelikte bu yok. Vidayı kac torka sıkacağım bile belli. Dolayısıyla sürpriz yok. Sürpriz olmayan imalatın gücü fazladır. Hedef de budur. şimdi bir toplu konut düşünüyorsan, bilhassa seri üretimler gibi bir takım konularda betonarme düşünmek zor, çelik olmalı. Ama alçak yapıya girmesi biraz daha zordur çeliğin çünkü bina çelik de yapsan bodrum katlar batonarme gibi, betorarme başladığınızda sonra bir kat daha yeniden sisitem değiştirip çeliğe gelmek çok pratik olmuyor, aynı evden birden çok yapacaksanız düşünülebilir ama bu yüzden bu alanlarda çelik çok tercih edilmiyor, zaten öyle bir çelik alışkanlığımız yok, maliyet olarak, teknoloji olarak yatkınlık yok. Tek bina, tek apatman yaparken onun için tercih edilmiyor bence. Hiç bir zaman taş yapı yok olmaz, betonarme yok olmaz, onlar da olacaktır ama hassasiyet gerektiren konularda, büyük kapsamlı projelerde, planlama ve seri üretim konularında çelik öne çıkacaktır.
Arkanızdan gelen mimarlara ne öneriyorsunuz?
Boran EKİNCİ: Artık öğrenmeme şansları yok. Bazı tür yapılarda insanlar milyonlarca dolarlık yatırımlarını çok amatör insanlara teslim etmiyorlar. Doğru birikim önemli. Çeliğin şu anda girmediği sahalara, küçük yapılara girmesini desteklemek lazım. Bu konuda da örneklemeler ortaya koymak lazım. Orada da yayın olarak tanıtılabilir. İlginç inşaat sistemlerinin özelliklerini anlatan yayınlar hazırlanabilir. Mesela benim çok etkilendiğim Avustralyalı bir mimarın işleri vardı. Bu çelik bir yapı değildi ama betonarme ve çelik bütünlük olarak kullanılmışstı. Betonarme plakların yerde hazırlanıp çeliklerle birbirine bağlandığı bir sistem. Montaja dayalı, çelik beton karışımı bir sistem. Mesela bu tip bir anahtar önemlidir. Çünkü ufuklar açarlar insana. Özelliği olan yapısal çeliği tanıtmak gerekir.
Mimalara şöyle bir destek de olabilir, araştırma derdinden kurtarmak gibi destek gelebilir, çeliğin yangına karşı korunumu icin x, y, z malzemeler bu malzemelerin özellikleri, fiyatları gibi bir yayın hazırlanabilir. Böyle bir katalog olsa yangınla ilgili korku anında giderilir. Veyahut da çelik yapıların dış cephe sistem detayları, dünyadan örnekler gibi kataloglar yapılabilir. Analitik olarak, örnekler vermek mimarın araştırma işini kolaylaştırır. Oradan maliyet analizleri yapılır. Çelik yapacaksam şu detaylar var ve maliyet bu mertebede gibi bir çalışma yapılabilir.
DUBAI MU010 OFİS BİNASI
Mimar: Boran Ekinci- Hakan Dalokay
Mimari Tasarım: BORAN EKİNCİ MİMARLIK LTD. ŞTİ.
Yardımcı Mimarlar: Deniz Okten, Can Tanyeli, Hülya Nur Genç
Yüklenici Firma: Premiere Group
Yer: Dubai
Proje tipi: Ofis Binası
İnşaat alanı: 13.435 m2
Dubai bazı projeleri üretebilmek için bir fırsat adeta. Burada artistik, kalite, lüks veya prestij için normalde alışık olmadığımız bütçeler ayrılabiliyor. Bu proje bize ilk geldiğinde yapılaşma sınırları ürkütücü derecede moral bozucu idi. Ayrıca binanın art deco stilinde yapılması gerektiği gibi bizlerin hemen arkamızı dönüp gitmesi gerektiği bir durum vardı. Burada yapı sınırlarının içinde bir geometrik bütünlüğe gidebilen bir planlama ve yapı sınırlarından bağımsız bir dış kabuk örtüsü kullanarak heykelimsi, soğana benzer bir geometrik yapıya gittik.
Arsanın bir tarafının park, diğer üç tarafının yol olması bu yaklaşımı destekledi. Ortada duran tek bir şey gibi. Ayrıca oluşturulan teraslar mekan zenginliğine katkıda bulundu. Bu teraslarında bir gölge kabukla sarmalaması daha çok biçimsel olduğu halde iklime ve teras açık alan sınırlandırmalarına uyum ve fayda sağladı. O imar durumlarından bu yapıya gelinmesi ise büyük sürpriz.
ESİT İDARİ BİNASI
Mimari Tasarım: Boran Ekinci Mimarlık
Statik: ESİT LTD. ŞTİ.
Mekanik: STEP MÜHENDİSLİK
Yüklenici: ESİT LTD. ŞTİ.
İşveren: ESİT LTD. ŞTİ.
Alan: 570 m2
İnşaat Tarihi: 2004
Esit idari binası, İstanbul Şile’de yer almaktadır. Binanın programını yönetim ofisleri oluşturmaktadır. Bu yapı meslek hayatımızın en önemli deneyimlerinden biridir. Başlıca etkenlerden biri, Esit şirketinin, temelini bilimsel araştırma ve geliştirmeden alan ve bunun üzerine yapılanan bir profile sahip olmasıydı. Yapı fabrika arazisinin içinde Esit tarafından yapıldı. Bu yapıda öncelikle, daha sonra çeşitli projelerde kullandığımız, yapı teknolojisinin ilk örneğini çalıştık. Burada genel planlamadan sonra, kullanacağımız malzeme özellikleri ile ilgili detaylı bir araştırma ve özgün sistem detayları çalışmaları yaptık. Tüm parçalar tasarlanıp, malzeme davranışları hakkında detaylı bilgi edinildi; yapımcı firma ve maliyet bilgileri oluşturuldu. Yapı köşesinin 1/1 maketi oluşturularak detaylarımız denendi ve yapı 7 ayda tamamlandı.
Çelik iskeletten oluşan yapının cephe kaplama malzemesi alüminyum oluklu levhadır. Pencereler, alüminyum doğrama ve alüminyum söve ile detaylandırılmıştır. Yapı içinde; kauçuk ve kompoze taş döşeme kaplaması olarak kullanılmıştır. Yapının iç duvarları ve tavanları alçı plaktan oluşmaktadır.
Bu projenin en önemli özelliklerinden bir tanesi; proje süreci ile uygulama sürecinin birbiri içine geçmiş olmasıdır . Yapının üretim detayları projenin başlangıcından itibaren araştırılmış, tartışılmış ve denenmiştir. Bu çalışmalar sonucunda tasarım süreci ile uygulama süreci yapı tamamlanana kadar bir arada yürütülmüştür. Esit şirketinin yeniliklere açık tavrı ve bir çok imalatın kendi bünyelerinde gerçekleştirilmesi bu süreci desteklemiştir. Yapının iç mekânında, Esit şirketi tarafından üretilen parçaların fotoğraflarından oluşan grafik düzenlemeler kullanılmıştır. Yapının önemi; teknolojik yenilik üreten Esit şirketinin üretim yapısını ve üretime yaklaşımını, teknik içeriğiyle ve yapı üretim süreciyle vurgulaması ve onu yansıtmasıdır.
ESTON ŞEHİR TANITIM VE SATIŞ OFİSİ
Mimari Tasarım: Boran Ekinci Mimarlık
İşveren: ESTON İnşaat Yatırın A.Ş.
Statik: Uray Mühendislik
İnşaat Tarihi: 2006
Yapı kendi içinde üç farklı işlev (tanıtım ve satış ofisi – pazarlama müdürlüğü – müşteri temsilciliği) barındırmaktadır. Tanıtım ve satış ofisi , istenildiğinde değiştirilebilen daire tiplerinin sergilendiği örnek konut alanı, müşteri ağırlama bölümü ve satış bölümünden oluşmaktadır. Tanıtım ve satış ofisinin genel yapısını, ana sirkülasyon omurgası etrafında şekillenen mekan kurgusu oluşturmaktadır. Açık alanlar, yarı açık alanlar ve kapalı mekanlar sürekli iç içe geçmiştir. İnşaat firmasının bölgede satışları bittiği zaman şu anki işlevini yitireceği ve genel kullanıma açık (kulüp,spor vs…) işlevlerde kullanılacağı varsayılmıştır.
GÖL EVİ
Mimari Tasarım: Boran Ekinci Mimarlık
Yardımcı Mimarlar: Ufuk Buluttekin, Nilay Arslan, Muharrem Çağlan
Yüklenici: Mustafa Şıkman
Statik: Mustafa Şıkman
İnşaat Tarihi: 2004
Kaz dağlarında çok bakir bir alanda yer alan bu yapı, mevcut ekolojik sisteme ve doğal yapıya hiç zarar vermeden tasarlanıp yapılmıştır. Planlı bir ön çalışma sonrasında atölye ortamında hazırlanan yapı elemanları 5 hafta gibi kısa bir sürede ve düşük bir maliyet ile inşa edilmiştir. Yapı 100 m2 kapalı, 70 m2 açık alana sahip olup, sadece ön cephe tamamen şeffaf düşünülmüş, diğer cepheler masif ahşap ile kaplanmıştır.
ODTÜ AR-GE BİNASI
Mimari Tasarım: Boran Ekinci Mimarlık
Yardımcı Mimarlar: Ufuk Buluttekin, Nilay Arslan, Ela Ardıçoğlu Muharrem Çağlan
Yüklenici: EBİ İnşaat
İşveren: ODTÜ GELİŞTİRME VAKFI
Statik: URAL Mühendislik
İnşaat Tarihi: 2004
Bu yapının, ODTÜ Teknokent için tarifleyici konumda bulunması batı kapısı yönünden algısı, görsel etkisi ve akılda kalıcılığı önemli bir tasarım kriteri oluşturmuştur. Yalın dörtgenbiçim ve cephe sistemiyle gece-gündüz ışık ve hava şartlarına göre değişen cephe etkisi oluşturulmuştur. Yapı merkezi hem iç ve dış dolaşımı hem de yapıdaki farklı işlevleri bir araya getirme özelliğine sahiptir. Yapım kolaylığı, düşük maliyet, iç dış mekan bütünlüğü, gün ışığı-mekan derinliği ilişkileri önemli tasarım kriterlerindendir.