Projenin ortaya çıkışı da ilginç: Antakya’nın merkezinde, Hristiyan dünyasının önemli hac noktalarından biri olan St. Pierre Kilisesi’ne yakın konumdaki arazinin kazılarından çıkan kalıntılar, bu alanda beş yıldızlı bir otel yapma fikri doğuruyor mal sahibinde, hem de bir müze otel. Mimar Emre AROLAT da kazı alanının üzerinde yayılan ve kalıntıları örten koruyucu bir saçak niteliğinde bir otel yapısı tasarlıyor.
Kazı alanındaki kalıntıların yerleri, yapının yere bastığı noktaları belirleyen ana faktör oluyor. Yapının taşıyıcısı çelik kompozit kolonlar, kazı alanının ortasından geçen dere yatağı izinin açtığı boşluk ve alanın çeperlerinde belirlenmiş noktalarda, kalıntılara olabildiğince zarar vermeden konumlandırılıyor. Kolonların taşıdığı ana saçak, hem arkeolojik alanları kapatan bir üst örtü, hem de üzerinde balo salonu, toplantı salonu, açık havuz ve sosyal tesislerin bulunduğu zengin bir platform.
“Otelin ana gövdesi, tekil kompartımanlar haline getirilmiş prefabrike yatak odası ünitelerinin istiflenmesiyle oluşur. Çelik kirişlerden oluşan ara platformun üzerine yerleştirilen yatak odaları, yatay bağlantı yolları ve köprüler ile ana dolaşıma bağlanır. Saçak altında kalan bu yarı açık mekan, dışarıdaki iklimsel koşullardan soyutlanmadan zemindeki kalıntılar ile görsel ilişkinin sürdürüldüğü ve yere ait nitelikleri deneyimlendirdiği bir dünya sunar.” sözleri ile tasarımını ifade eden AROLAT, çeliğin bu projede kazandırdıklarını da “yapıyı oluşturan elemanların prefabrike üretimi, alandaki yerinde üretimi en aza indirmeye yardımcı olur. İnşa edilmekten çok, yerinden kurulan yapı bu niteliğiyle kazı ekiplerinin arkeolojik alanda kurduğu geçici konaklama tesislerini akla getirir” cümleleriyle özetliyor.
İşte çeliğin mimarlara ne kazanımlar yarattığını somut olarak ortaya koyan bir yapı. Daha proje aşamasında Dünya Mimarlık Festivali’nde ödül almış. Çelik mi? Kim yapacak? Türkiye’de çelik tasarlayacak kaç kişi var ki? Hadi tasarladın diyelim nasıl imal edilecek?.. Bu sorulardan nerelere geldiğimizin farkında mısınız?
Biz Türk Yapısal Çelik Derneği olarak bu ve bunun gibi çelik yapı tasarımının zengin örneklerini sergileyen yapılarımızın takipçisiyiz. Böylesi projeler arttıkça sektörün hak ettiği yere geleceğine ve Türkiye’de de bir çelik yapı kültürü oluşabileceğine inanıyoruz...