Konum: Uçhisar, Nevşehir, Türkiye
Proje ve Uygulama: 2014 - 2017
İşveren: Argos Turizm
Mimari Proje ve Uygulama: Argos Yapı
Proje: Aslı Özbay, Mimar
Proje ve Uygulama Ekibi: Hakan Mahiroğlu,
Ayşe İpek Aysu, Coline Gauthier, Pınar Girgin, Valeska Wegner
Taş Yapı Ustaları: Hasan Baş-Ustabaşı,
Mahmut Tekin, Yavuz Bahçeli, Yusuf Eroğlu,
Muzaffer Ayan, İbrahim Korkut
Çelik-Betonarme: Şükrü Yıldız, İnş. Müh.,
Mustafa Keyif, İnş.Müh. / SOM
Mekanik: Cihan Ayana, Mak.Müh. / Mitsubishi Kayseri
Elektrik: Sabri Pehlivan, Elk.Müh., Tamer Benli, Elk.Müh. / MARKAS
Katkıda Bulunanlar: Mete Buyurgan (Statik Koordinasyon), Hakan Çelik (Mekanik Koordinasyon), Sarp Turhan (Suit Oda - Dekorasyon), Hasan Erzurum (Cam Döşeme)
Fotoğraflar: Argos Yapı arşivi
Eşsiz bir bezirhane mirasını derinliklerinde barındıran bir toplanma mekânı “Müze Salon” diye adlandırdığımız yapı, Anadolu’nun büyüleyici ve belki de en ilginç topraklarına ev sahipliği yapan Kapadokya’nın Uçhisar kasabasında yer alıyor. 2018 başından bu yana, Argos in Cappadocia otelin yeni mekânlarından biri olarak kullanılmaya başladı.
Uçhisar kasabasının terkedilmiş tarihi dokusu içinde, Aşağı Mahalle’de yer alan yapı, başlangıçta yıkılmış bir tarihi binanın yeniden ayağa kaldırılması fikrine odaklanıyordu. Bazı duvarları ayakta kalabilmiş, molozlarla örtülü harabe halindeki yapının 60 yıl önceki hali, eski fotoğraflarda kısmen görülebiliyordu.
Yapının izlerini sürüp onu yeniden ayağa kaldırarak, içine konaklama amaçlı odalar önermeyi düşünürken, Kapadokya’nın olağan sayılabilecek sürprizlerinden bir yenisi sayesinde proje süreci bambaşka bir sonuca ulaştı ve 4 kez revizyon gerektiren uzun soluklu bir maceraya dönüştü. Çünkü alanda yapılan temizlik çalışması sırasında tesadüfen traktör tekerleği yumuşak zemine saplanıp, kazı derinleştirilince, ortaya çıkan zemindeki izler, bu alanın çok uzun bir zaman öncesinde ‘Bezirhane’ olarak kullanıldığını gösterdi.
Yolun 4.5 metre altından gün yüzüne sapasağlam çıkan dev değirmen taşı ile birlikte, yüzlerce yıldır toprağın altında çok iyi korunmuş olan beziryağı atölyesinin kaya oyma kanal detayları, Uçhisar Kasabası’na ait yepyeni bir tarihi bilginin de gün yüzüne çıkarılmasına vesile oldu. 2015 Eylül ayında ortaya çıkan yeni bulgular üzerine tamamen değişen proje kurgusu, zeminde bulunan izleri kamusal olarak sergilemek ve bu bilgiyi herkesle paylaşmak yaklaşımıyla yeniden şekillendirildi.
Kaya oyma bezirhaneler, 1950’lere kadar kullanımını sürdüren çok önemli endüstri yapıları iken, Kapadokya’da işlevlerini tamamen yitirdiler. Bununla da kalmadı… Bu özgün endüstriyel atölyelerin nasıl çalıştığı ve işletildiğine ait tarihi belge ve bilgiler de, yağmalanarak yıkılan mekanlarla birlikte neredeyse bütünüyle yok olma tehlikesi altında.
Nevşehir il sınırları içinde, öne çıkan birkaç bezirhaneden ikisi Mustafapaşa’da; biri Ihlara - Belisırma Köyü’nde yer alan eski bir kaya kilisenin içinde ve en iyi korunmuş olanı ise Nevşehir’in Nar kasabasında yer alıyor. Sıra dışı güzellikteki bu tarihi atölyelerin ahşap mekanizmaları başta olmak üzere birçok mekânsal detayı, büsbütün yok olmadan incelenip belgelenmeyi bekliyor. Böylesine değerli bir antik mekâna dair yer altında saklı kalmış detayları bulmamızı sağlayan “Müze-Salon” projesi, bölgenin öncü koruma uygulamalarına destek olagelen Argos in Cappadocia Otel yönetiminin duyarlı yaklaşımı sayesinde, Bezirhane konusunu kuvvetle gündeme getirme amaçlı bir fırsat oldu.
Kazılar sonrası ulaştığımız zemin bilgileri, mekânın aslında ne denli büyük ve özgününde kaya tavanlı bir yer olduğunu gösteriyordu. Kim bilir hangi yüzyılda yaşanmış bir kaya düşmesi felaketi ile yıkılarak yok olan bezirhanenin kalıntılarıyla zemin doldurulmuştu. Üzerine, muhtemelen 17. yy sonrası bir ev yapılmıştı. 1970’lerden sonra o ev de yıkılarak, alan molozlarla doldurulmuştu. Böyle bir tarihsel gelişimin üzerine yapılması istenen yeni proje, bir yandan eski bezirhanenin, diğer yandan kısmen yıkılan evin izlerine sadık kalarak tasarlandı.
Sonuç olarak ortaya çıkan karma programlı yapı, güneydeki konut yıkıntılarının izlerini sürerek o bölümdeki kütleyi yineleyen, kuzeyde ise zemindeki bezirhane tabanını örtecek büyüklükte bir toplanma mekânı tasarlayan bir programla geliştirildi.
2017 sonunda kullanıma sokulan yapının temel işlevi, zemin katta 120 m2 büyüklüğünde bir çok amaçlı toplanma ve sergi mekânı olan “Müze-Salon”. Ayrıca, salondaki davetlere hizmet edecek kapsamlı bir mutfak, kulis, wc ve teknik hacimler ile kaya-oyma sergileme salonları da zemin katta yer alıyor. Üst katta ise birbirine köprü ile bağlanan 2 büyük süit oda bulunuyor.
Kademeli yapının yüksekliğini batı çeperindeki kayaların eğrisel formu ile birlikte, çevredeki yapıların gabari ve oranları da belirledi. Salonu örtmek için gereken 10m x 11m boyutlarındaki kütlenin doku içinde oluşturacağı iri etkiyi kırmak amacıyla, üzerine kübik kütleler yerleştirildi. Tasarımın temel yaklaşımı, zemin kottaki olağan dışı yeni bulguyu daha dışarıdan yaklaşırken hissettirecek etkiyi cephedeki malzeme ve yüzey dokusu ile vurgulamak oldu. Ancak bunu yaparken, yapı bütününde köyün geleneksel dokusu içine yerleşecek kütlesel uyumdan vaz geçmemek gerekiyordu. Bu amaçla bölgenin konvansiyonel mimari elemanları stilize edilerek ve yer yer boyutları değiştirilerek kurgulandı.
Müze Salon tavanı, içeride 8,55 metre temiz açıklık geçen ve tepe noktası 5 metre yükseklikteki bir karma tonoz sistemine taşıtıldı. 80/30/20 ebatlarında kemer taşlarının kullanıldığı ve eksenden eksene 1.60m ara ile geçilen kaburga kemer sistem, batı bölümüne doğru kavurma tonoz sistemle kapatıldı. Bu basık-tonoz örtünün üzerindeki taş odaları taşıtmak için, içeride bırakılan bir çelik karkas destek sistemi tasarlandı. Yapının ısıtma-soğutma sistem kanallarını da içine alan bu destek sistem ile basık-tonoz örtü, statik olarak ayrı çalışan elemanlar olarak projelendirildiler.