PROJE ADI: Maça Kızı Hotel - Kapalı Alan Projesi
BAŞLANGIÇ TARİHİ: 2007
DURUM: Tamamlandı - 2014
İNŞAAT ALANI: Maça Kızı Hotel
MİMARLIK: Ahmet Alatas Workshop
BİNA ve CEPHE STATIĞI: Peter Bauer / Werkraumwien Ingenieure zt gmbh
CEPHE SISTEMI: Ahmet Alatas Workshop
PROJE EKIBI: Ahmet Alataş, Emre Acar, Alexander Holzmann,
Özlem Çakıl, Arcan Aksakaloğlu, Sezer Elgönenç
70’lerin ikinci yarısında Bodrum’da Ayla Emiroğlutarafından kurulan Maça Kızı Hotel’in, Gümbet, Torba ve Gölköy’ün ardından Türkbükü’ne uzanan yolculuğu bir anlamda değişimin ve modernizasyonun hikâyesi niteliğinde.
Hotelin hizmet vermeye başlamasının ardından geçen yıllar sürecinde Bodrum ilçesinde turizm açısından koşullar ve olanaklar değişirken, bu durum doğal olarak ilçenin daha fazla ziyaretçi almasını sağladı. Başka bir ifadeyle dostlar ve misafirler yerlerini müşterilere bırakmaya başladı. 2001 yılında, uluslararası bir tecrübeye sahip Sahir Erozan’ın Maça Kızı’nı devralmasının ardından uzun bir geçmişe sahip Hotel, bu yeni anlayış doğrultusunda çağa uyan bir konsepte bürünmeye başladı.
2006 yılında, odalar, plaj işletmesi ve açık bir lokantaya sahip konaklama tesisinin kapalı mekân ihtiyacını karşılamak için gerçekleştirilecek yapı projesiyle ilgili Ahmet Alatas Workshop (AAW) görevlendirildi. Yapılan inceleme sonucunda tesis içerisinde bu ihtiyacın karşılanması için yegâne uygun alanın zeminin altında, mevcut mutfağın ve soyunma odalarının bulunduğu yer olduğuna karar verildi. 2500 m² büyüklüğündeki yapıda, neredeyse görünmez nitelikte gerçekleştirilecek tasarımda yerleştirme talebiyle iki önemli kriter ortaya çıktı: çevreye olumsuz bir etki bırakmamak ve doğayla uyum.
2007 senesinde AAW tarafından inşa edilen yapı, 2013 senesine kadar açık olarak kullanıldı. 2013 senesinde yatırım kararının alınmasının ardından AAW tarafından tasarlanan cephe, 2014 senesinde inşa edilerek yapı tamamlandı.
Projede dört ayrı düzlemde kapalı bir lokanta, bar, lounge, Türk hamamı, SPA, spor odası, depolar, mutfak, soyunma odaları ve çalışanların dinlenme mekânları inşa edildi.
Oluşturulan bu mekânların tüm cepheleri geçirgen yapı eğimli arazide, istenildiği gibi neredeyse görünmez bir şekilde topografyaya yerleştirildi. Yapı, yamacın daha yüksek kısımlarındaki otopark, konaklama üniteleri ve sahil arasında bağlantı vazifesini görürken; aynı zamanda farklı kotlar, iç mekân ve terasların üzerindeki merdivenler ve rampalar ile
birbirine bağlanıyor.
SINIRSIZ İÇ VE DIŞ MEKÂN
Çelik, cam, ahşap gibi doğal malzemeleri bir araya getirerek, detaylarından bütününe kadar aynı çizgide genel bir konsept anlayışıyla, zamandan ve mekândan bağımsız olarak tasarlanan yapı, kullanıcılarına farklı deneyimler sunuyor. Lokanta, bar ve lounge üzerinde yer alan farklı kademeler ve cam yırtıklara sahip 600 m² büyüklüğündeki çatı örtüsündeki tamamıyla geçirgen cepheler, kullanıcıların doğa ile ilişkilerini güçlendirip içeriye kontrollü bir şekilde ışık girmesini sağlıyor. Bu durum iç ve dış mekân sınırlarını kaldırırken doğayı da yapının içerisine alıyor.
KAYAR CAM PANELLER
Optimizasyon tercihi olarak üzerine etki eden kuvvetler ile 3cm’ye kadar yukarı aşağı hareket edecek şekilde tasarlandı.
Kayar cam panellerin sorunsuz çalışabilmeleri için paneller ve yapı içerisine gömülü parçaları özel olarak dizayn edildi. 180 cm x h.420 cm ebatlarında zemin ve tavanda gizli gömülü çerçeveler ile hareket eden; geçirgenliği en az etkileyecek ve rüzgâr yüklerine karşı koyacak şekilde tasarlanmış 3 cm
düşey kayıtlara sahip kayar cam cephe panellerin üretiminde, malzeme olarak çelik ve paslanmaz çelik kullanıldı. Kataforez koruması yapılan çelik elemanlar ise elektrostatik toz boyayla boyandı.
Panellerin her birinin çalışma ağırlığı 450 ilâ 524 kg arasında değişmektedir. Zemine gömülü gizli bir tekerlek sistemi üzerinde kaydırılan panellerin yanal yükleri ise çatıya gömülü hareket sistemleri üzerinden konsol taşıyıcılara ve eğrisel çelik kolonlarla da zemindeki temellere aktarılmakta. Hareketli cam panellerin kaydırılmasıyla Maça Kızı’nda tamamen açılan cepheler sayesinde iç mekândaki hacimler, teraslar ve bahçenin farklı kotları ile akıcı bir şekilde buluşuyor.
Tamamen şeffaf cephelere sahip yapıda, iklimlendirme cihazları ve bu cihazların altyapısı çatı örtüsünün katmanları arasına ve bodrum kata yerleştirilmiş durumda. Yapıda yarı bodrum olarak eksi birinci katta yer alan, aynı zamanda hamam ve spor odası sınırlarını belirleyen zeminden tavana kadar olan alanda tamamıyla profilsiz cam cephe kullandı.
Bu tasarım sayesinde, görülen yeşil alanlar ziyaretçilere doğa ve yeşillikler içerisindeymiş hissini yaşatıyor. 600 m² büyüklüğündeki çatı örtüsünü, zeminin altında yer alan ve mevcut teknik altyapısı sayesinde birimlere zarar vermeyecek şekilde yerleştirilen dört noktadan çelik taşıyıcılar ve dokuzar metre uzunluğa sahip konsol kirişler taşıyor.
Yapıda, deprem ve yanal yüklerin yapının temellerine aktarılmasını sağlayan; ayrıca moment almayacak şekilde tasarlanmış, diyagonal konstrüksiyon elemanları ve konsol kirişler, yük aktarımı ve dağılımı okunup takip edilecek şekilde, iç mekânın tasarım unsurları olarak planlanırken kısmi olarak ahşap ile giydirilmiş durumdadır.
Orta kata eklenen yeni ünitelerin taşıyıcı sistemi, kısa kenara paralel çerçeveler şeklinde düzenlenirken kolonlarda dairesel; kirişlerde ise L profillerden (köşebentlerden) faydalanıldı.
Projede tüm döşemeler kompozit olarak, terasları taşıyan kolonlar 8 ilâ 10 cm kalınlığında, kirişler ise HEA 240 olarak gerçekleştirildi. Saçak altında kalan bölüm, 15 cm kalınlığında kolonlar üzerine otururken, döşemesi IPE 330 kirişler tarafından taşınmakta. Bu bölümde yatay stabilite yine 15 cm kalınlığında diyagonallerle sağlanmakta. Kot farklarının bulunduğu bölümlerde petek kirişlerden de faydalanılmakta.
Projenin bir diğer dikkat çekici öğesi ise saçak konstrüksiyonu.
Saçak 4 adet özel yapım, Z formunda, yükseklikleri 25 ilâ 65 cm arasında değişen kiriş tarafından taşınmakta.
Z-kirişler 15 cm çapında dairesel profillerden, V şeklinde oluşturulmuş kolonlar üzerinde oturmakta. Açılı V kolonlar
düşey yüklerini tek noktadan alt kata oradan da düşey tek bir kolon yardımı ile temele aktarıyorlar. Sözü edilen kirişler
ön cepheye (güneydoğu cephesi) doğru 6 metre, diğer yöne ise 8 metre üzerinde çıkma oluşturuyorlar. Bu yüzden sistem 4 metre çıkma yapan ucundan, kolon kiriş strüktürünün rüzgâr etkisinde dönmesini engellemek amacı ile ayrıca yere sabitlenmiş. Bu işlevi haç şeklinde, genelde çekmeye çalışan, 10x10 cm boyutlarında 12mm kalınlığında saçtan üretilmiş düşey elemanlar gerçekleştirmekte. Diğer çıkma ise konsol olarak çalışmakta. Böylelikle çatı sistemi 4’ü mesnetlerde 4’ü düşey elemanlarda bulunmak üzere toplam 8 adet bulon (cıvata) üzerinde durabilmekte.
Sistemin diğer yöndeki stabilitesi ise sadece 6 cm çapında dolu gövdeli yüksek özellikli çelikten hem çekmeye hem de basınca çalışabilen iki çapraz tarafından sağlanmakta.
Çatı düzlemindeki yatay hareketleri engelleme görevini ise çatı düzleminde, camla kaplanmış çatı yırtığına denk gelen bölümde yer alan 12 cm çapında iki adet çapraz üstlenmekte.
Çatı örtüsünün tabliyesini oluşturan trapez levhaların montajı için ayrıca IPE 200 profillerden faydalanıldı. Bina tüm narinliğini, taşıyıcı sistem kurgusu sayesinde kazanıyor.
Ortaya çıkan tüm alınlar ve kaplamalar bu kurgu sayesinde inceliyorlar. Z-kirişlerin ahşap kaplamasındaki ana amaç ise tahminlerin aksine çeliği saklamak değil flora ile olan görsel ilişkisini arttırmak. Bu nedenle belirli kısımlarda çelik kirişler bilinçli olarak açıkta bırakılarak malzemenin kendini ifade etmesi sağlanmakta. Zeminde ise sertleştirilmiş brüt betonun ham görüntüsü tercih edilmekte.
KENDİ CEPHE SİSTEMLERİNİ TASARLADILAR
Yörede yer yer esen sert rüzgârlara maruz kalan çatıda düşey deplasmanların 3 cm’yi bulabileceği statik hesaplarla tespit edilirken, mevcut yerli ve yabancı doğrama firmalarının öngördüğü hareket payları 1-5 mm arasında değiştiğinden bu durum için çözüm olarak AAW kendi cephe sistemini tasarlayarak ürettirdi.
350 m² büyüklüğündeki cephe, yüksekliği 4 metreyi aşan, genişliği ise 2 metreyi bulan cam elemanlardan oluşmakta.
Oldukça büyük sayılabilecek bu boyutlara karşın, cephenin neredeyse tamamını kayarak açılabilen elemanlar teşkil etmekte. Buna rağmen doğramalar hem dışarıdan hem de içeriden bakarken adeta görünmez oluyor. Cephe sistem detaylarının tümü en ufak parçasına kadar ofis tarafından tasarlanarak çizilirken, üretiminin her safhasında AAW tarafından denetlendi.
YENİ BİR BAKIŞ AÇISI
Tüm dünyada olduğu gibi Türkiye’de de yaygın uygulanan inşaat teknolojilerinde hazır malzeme, ürün ve detay çözümleri ile çalışmak, hem mimara hem uygulayıcıya kolaylıklar sağlıyor. Fakat bu sayımızda yer verdiğimiz projenin de ortaya koyduğu gibi farklılaşma söz konusu olduğunda hazır çözümler genelde yetersiz kalıyor. Ülkemizde alışılmışın dışında kalan tasarım tercihleri, uygulayıcı, üretici ve hatta inşaat mühendisleri tarafından mimarın bir kaprisi olarak algılanabilmekte, özel durumlara alternatifler yaratılmaya pek sıcak yaklaşılmamakta. Garanti vermek durumunda olan firmaların sağlam tarafta kalma istekleri biraz anlaşılır da olsa araştırmaya açık olmayan bu tutum üretimi tekdüzeleştirirken şantiye alışkanlıklarını da zorlaştırıyor. İlerleme ve farklılaşma adına inşaat sektöründeki tüm aktörlerin, öncelikle mimarlar olmak üzere, sorumluluk üstlenmeleri ve zaman harcamaları gerekiyor. Bu konuda gelişme sağlayabilmek için mimarların sadece tasarlama aşamasında değil kendi tasarımlarına çözüm getirebilmeleri, tüm süreçlerde çözücü, izleyici ve yönlendirici olarak görev almaları gerekmektedir.