Gürel sunumunda şu detayların üzerinde durdu:
“Arkadaşlar, bu konu son zamanlarda çok konuşuluyor, tam amacını bir anlamamız lazım. Öncelikle biz çelikçiyiz. Çeliği nasıl daha fazla değerlendirebileceğimizi tartıştık. Baktığımızda ise son zamanlarda insanların soğuk şantiye ortamlarında ya da aşırı sıcak şantiye ortamlarında çalışmak istememeleri nedeniyle Dünya’da bir inşaat işçisi krizi olduğunu gördük. İnşaat fiyatlarının özellikle İskandinav ülkelerinde yükseldiğini fark ettik. Ardından İskandinavya taraflarında Stockholm, Malmö, Oslo gibi şehirlerde ve Norveç’te enteresan bir gelişme oldu. Baltık ülkeleri dediğimiz Estonya, Letonya, Litvanya, Polonya ülkelerinin mobilya üreticilerinin bir şekilde tam olarak hacimsel olarak bitmiş ürün sattıklarını gördük. Bitmiş modülleri üst üste vinçlerle bağlıyorlar. Buranın çok soğuk bir iklimde olduğunu düşündüğümüzde, inşaatı yerinde dökme betonarme ile ya da başka konvansiyel metotlarla yapmak oldukça zor. Satış fiyatı da metrekaresi 5000-6000 dolar ise buna kafa patlatmak gerekiyor. Türk işçilerimizi oraya götüremiyoruz vize ve vergiler yüzünden. Ama bu işi Türkiye’de yaparsak onlara işi ülkemizde yaratmış oluyoruz.
Riga şehrinden hazır hastane modülleri üreten bir firma sonradan konut işine dönmüş. Baltık ülkeleri bu konuda çok şanslı. Feribota bindikleri gibi hemen İskandinavya taraflarına hatta İngiltere ve ABD’ye geçebiliyorlar. Bunun Türkiye’de yapılmaması için hiçbir sebep yok. Biraz nakliyemiz pahalı olacaktır onlara göre ama onların işçilik ücretlerini dikkate alırsanız kompanse edilebilir diye düşünüyorum. Mimarlar tabii burada çok önemli. Mimarların önce bu mantıkta tasarım yapmaya kafa yormaları gerekiyor. Ondan sonrası bence çok kolay. Çünkü çelik yapının hafif veya ağır çelikten yapılması hiç fark etmez. Nasıl istiyorsanız yapabilirsiniz. Nakliye konusunda biraz önce bahsettiğim firma gemi ile ürününü götürüyor. Karayolunda ise öncüsü ve artçısı olması gerekiyor. Ama bunlar o ülkenin işçilik ücretlerine göre büyük bir maliyet artışına sebep olmuyor. Şantiyede çalışan adam sayısı ise çok az. Kaynak işi yok, her şey cıvatalı. Tabii akıllı bir elektromekanik tesisat sistemi kurulması gerekiyor ki sahada her şey kolaylıkla birbirine bağlanabilsin ve uzun ömürlü olabilsin. Burada MIP tasarımı mühim. Çünkü elektromekanik tesisat işlerinin bakım için de ulaşılabilir olması lazım. Göndereceğiniz ülkenin normları neyse onu uygulamanız gerekiyor. Bazı ülkeler bakır boru isterken, bazı ülkeler ise PVC boruya ‘tamam’ diyor.
ABD’deki Konut Sorununa Çözüm
ABD’den bir örnek vermek istiyorum. Bütün ABD’ye yayılıyor şu anda. Bu ülkede Los Angeles başta olmak üzere büyük şehirlerde ciddi bir konut sorunu var. Konut yok. Bir oda bir salon ya da hiç olmadı stüdyo daire yani bir oda bir banyo. Kanada’da bu konuyu tetikleyen ilk firmalar bulunuyor. Çelik yapıdan karkas oluşturuyorlar. Kanada’daki firmalar 17-20 kata kadar çıkabilen tasarımlar gerçekleştiriyorlar. Sonra onların Know-how’ı ile ABD’deki firmalar bu işi yapmaya başladılar. Uzaktan baktığımız zaman bina pek bir şeye benzemiyor ama hiç olmazsa sorunu çözüyor. ABD’deki firma, başından beri bir mimarla oturup, binayı modüllere ayırıp, modül ebatlarını belirleyip, istenen her şeyi çizip, bir tuşa basıp fiyatı çıkardığı bir yazılım kullanıyor. Çok kolay aslında uzay aracı yapılmıyor sonuçta. Yaptığımız ürün basit bir oda. Tabii ki bina fizyolojisine uyulacak. Isı, ses izolasyonu doğru bir şekilde yapılacak.
Modülasyonu yapan fabrikayı incelediğimizde sadece imalatı artırabilmek için otomasyon koymaya çalışmışlar. Bizim yıllardır şantiyede yaptığımız işi kapalı bir fabrika ortamında yapıyorlar. Biz de işçimizi rahat ettirerek, akşamları evine gidebileceği bu işi, hiçbir sürprizin olmayacağı şekilde, gayet hızlı, maliyeti hesaplanabilir bir şekilde yapabiliriz. Söylediğim nedenlerle bunun dikkate alınması gerektiğine inanıyorum. Peki, bu nasıl dikkate alınır? ABD’deki grup çelik kutu profil ve boru üreticisi. Çeliği nasıl daha fazla satarız diye düşünmüşler ve çelik karkasa dönmüşler.
Doğu Avrupa’da veya Baltık ülkelerinde ise bunları yapanlar hep mobilyacılar. Yani adam 5 yıldızlı otel dekorasyonu yapıyor. Bu dekorasyonu yaparken birisi ‘Ya şunu bu binanın içine sok da öyle gönder’ diyor. Bir bakıyorsunuz ki adam ABD’deki bütün 5 yıldızlı otelleri, oda oda bitmiş halde, hem taşıyıcı hem iç işleri bitmiş olarak sevk ediyor. Burada tabii ABD ile Avrupa ya da Çin arasında şöyle bir fark var. ABD’liler artık asansöre binmek istemiyorlar. Asansörde virüsü kaparız diye düşünüyorlar. Ama Londra’da böyle bir dert yok. ABD gibi yaygın bir ülke değil. Arazi çok pahalı. O yüzden yine asansöre binerek ulaşmak istiyorlar ve 44 katlı rezidansı, oteli, huzur evini ya da yurt binasını tutuyor modüler yapıyorlar. Tabii betonarme çekirdek yine var yatay kuvvetlere karşılık. Amaç her şeyi fabrika ortamında bitirmek testlerini yapıp TIR’a ya da gemiye yükleyip göndermek.
Polonya’da dayalı döşeli olarak imal edilmiş ve ABD’ye sevk edilip monte edilmiş otel odalarından bahsetmek istiyorum sizlere. Mariott otellerinden birisi. Adamın fabrikasında yapmış olduğu mockupta iki oda var. Bu oda içerisinde belki de gördüğünüz her şey Türk malı. Tabii meslekleri bu. IKEA hâlâ malını Türkiye’de satabiliyorsa adamların bir farkları var. Ancak mimarın biraz önce belirttiğim gibi fazla bir oynamaya girmemesi lazım.
Şu markaya dikkatinizi çekmek istiyorum; Citizen M. Türkiye’de olmayan bir marka. Sahibi Hintli. Otelleri Dünya’nın her tarafında dar, 2x40 genişliğinde konteyner gibi. İki oda ve ortada koridor var. İç genişlik 2 metre. Bu yüzden yatağı tam camın önüne koymuş. Odayı son derece minimalist hale getirmiş. ‘New York’ta büyük otel odasına ne gerek var, insanlar hep dışarıda buraya sadece uyumaya gelecekler’ şeklinde bir düşünceye sahip. Çok güzel ve akıllı bir mimari mantık. Bu sayede adam Polonya’da yapıp bitirmiş olduğu ya da Çin’de yapıp getirmiş yaptığı ürünü tutuyor Seattle veya New York’ta tam şehir merkezi olarak tanımlanan yerde kaldırıyor, koyuyor ve otel odasını bitiriyor. Bunları yapmalıyız bir şekilde. İnşaat malzemesi üreticilerimizle mi birleşip yapacağız ya da çelik üreticilerimizle mi beraber yapacağız bakmak lazım. Sonuçta biz çelikçiyiz, bina yapımcısı değiliz. Tamamen şahsi ilgim olan bir konu bu. Bizim hafif çelik grubu biliyorsunuz, Melih Şimşek bu işleri başlattı. Bitmiş konut haline getirdiler, gerçi şantiyede yaptılar. Sonra Gürbüz Çakılcı hastane modülleri yaptı. Şu anda tahmin ediyorum Irak’a gönderiyor, eskiden Rusya’ya gönderiyordu. Hastane modülü yapmak, bir ameliyathane odası yapıp göndermek çok özel bir şey.
Ciddi Bir Finansman Söz Konusu
Uzak mesafedeki yerler için çok doğru bir teknolojiden bahsediyoruz. Fabrikada küçük ölçekte ‘bunu yapayım’ derseniz yapacağınız fabrika basit olabilir. Bizim çelik fabrikalarında bildiğiniz gibi dev gibi vinçler vardır, ağırdır. Ayrıca bina pahalıdır. Bu işlerde ona da gerek yok. Tabii çok ciddi bir finansman var. Metrelerce alçıpan, galvaniz sac, kutu profil, elektrik kablosu, boru gibi malzemeleri düşünürseniz bunun çok ciddi bir para gerektirdiğini hissedersiniz hemen. Bunun için de bir araya gelinmesi lazım. Bu aralar da maalesef pek bir araya gelemiyoruz. Eğer bir araya gelsek bunların hepsini yapıp gemi gemi göndeririz dünyanın her tarafına.
Biz Almanya için bir deneme yaptık. Para harcadık. Berk Arınç mimarımızın çizdiğini gerçekleştirdik. Statiğini, çelik kutu imalatlarını biz yaptık. Bu imalatın çok hassas olması gerekiyor o yüzden sakın ola bir kalıbın içerisinde yapmadan girmeyin bu işlere. Bu işin içerisine girecekseniz yapının milimetrik olması lazım ki üst üste bağladığınızda sürprizlerle karşılaşmayın ileride. Bizim Metal Yapı grubunun ana ortağı olan Metal Yapı Cephe firması için cepheler çocuk oyuncağı. Bizim için de çelik aynı şekilde. Dış nakliye büyük bir sorun çünkü ebatlar büyük. Bu dönem gemi ile nakliye biliyorsunuz çok sıkıntılı. Çin hükümetinin bu tip gemilere destek verdiğini duyuyoruz. Bizim hükümetimiz bize destek olur mu bilemiyorum.
Bir Günde 10 Katı Bitirdiler
Son zamanlarda Çin’de gördüğüm modüler konut binasından size bahsetmek istiyorum. Yüklüyorsun 2x40 genişliğinde, kuruyorsun 4x80 genişliğinde gibi. Paslanmaz çelikten yapılmış, 200 kata kadar çıkabiliyorsun. 10 katlı bir deneme binası yaptılar. Binada gördüğünüz her şey, duvarları, döşemesi, kolonu yani ana malzeme paslanmaz çelik. O kadar güzel bir prefabrikasyon ve iyi bir planlama var ki bir günde 10 katı bitirdiler. Kullandığı döşeme ve duvar malzemesi, petek kiriş gibi küçük küçük paslanmaz borucuklar, alt ve üst saclar, hepsinin testi yapılmış kaynamış, 12 metre uzunlukta 2x40 genişlikte bir döşeme 250 kg canlı yükü metrekare üzerinde taşıyor. Hem döşemeler hem de duvarlar hepsi aynı maddeden. İçine de poliüretan enjekte ediyorlar ısı izolasyonu için. Böylece şantiyeye gitti, yan duvar açıldı ve döşeme oldu. Bu şekilde 2x40’lık oda 4x80’e çıktı. Müthiş bir şey bu. Çinli yapmış işte. Bizim yapmamamız için ne sebep var? Tabii bu firma neden bu işi girmiş, onu da söyleyeyim. Esas işi bu Çinli grubun ABD’ye havalandırma kanalları, klima sistemleri soğutucu sistemler göndermek. Paslanmaz çelik ile uğraşan bir fabrika. Covid-19 nedeniyle merkezi havalandırma sistemlerine bir antipati oluştu. Bunlar hemen sistemi değiştirmişler. Her modülün kendi kliması var. Her şeyi kendi içerisinde. Bu binada oturanların müşterek kullandığı sadece asansör var. Herhalde Çin’de de asansörsüz yaşamak mümkün değil.
Sunumumun sonuna geldim. Gösterdiğim örnekleri bizim yapmamamız için hiçbir sebep yok. Beni dinlediğiniz için çok teşekkür ederim.”