TR|EN
Güncel
Steelorbis
Depreme Dayanıklı Binalar
E-Bülten Aboneliği
Tevfik Seno Arda Lisesi
Yayınlar > Çelik Yapılar
Sayı: 73 - Kasım / Aralık 2021

Yapısal Çelik Günü


DİJİTALLEŞME ve MODÜLER YAPILAR

DORÇE Prefabrik Yapı ve İnşaat Sanayi Ticaret A.Ş. Yönetim Kurulu Başkanı ve CEO’su Süheyla Çebi Karahan, 22. Yapısal Çelik Gününde dijitalleşme ve modüler yapılar hakkında açıklamalarda bulundu. Karahan, video içeriklerine de yer verdiği sunumunda, dijitalleşme ekseninde değişime uğrayan modüler yapılar ve mevzuatlar hakkındaki bilgilerini paylaştı.

Süheyla Çebi Karahan sunumunda şu noktaların üzerinde durdu:
 
“Dijitalleşmeyle beraber her sektör çok hızlı gelişiyor. Altı ayda bir yazılımlar, makinalar her şey yenileniyor. İnşaat sektöründe üst yapı binaların evrimleşmesi ve gelişmesi dijitalleşmeyle birlikte prefabrikasyonda modüler yapılar ile oluyor.
 
DORÇE olarak 40 yıldır modüler ve prefabrik yapılar üretiyoruz. Çağa uygun olarak kendimizi sürekli geliştiriyoruz. Kendi iç bünyemizde Tasarım Direktörlüğü ve AR-GE birimlerimiz var. Özellikle dijitalleşmeyle beraber modüler yapılara Dünya genelinde büyük ilgi söz konusu. Gelişmiş ülkelerin hepsi hızlı bir şekilde modüler yapıya dönüyor. Biz dijitalleşme konusunda Yapı Bilgi Modellemesi (BIM) sistemiyle çalışıyoruz. 
 
Modüler inşaat yöntemlerini hızlıca anlatmak istiyorum. Dünya bu işe birçok isim veriyor, genellikle “saha dışı inşaat”, “endüstriyel inşaat”, “prefabrik inşaat” “modüler inşaat”, “volumetrik inşaat” tanımlamalarını kullanıyorlar.  Yani bitmiş, modül haline getirilmiş, her şeyiyle fabrikadan çıkan bir ünite bu. Bunların hepsi aynı şeyi ifade ediyor, yani fabrikada üretim.
 
Modüler binaları Türkiye’de maalesef “konteyner” diyerek anlatabiliyoruz. Konteyner aslında yük taşıyan gemi nakliye aracıdır, fakat Türkiye’de yaşam konteynerine de konteyner deniliyor. Hafif çelik binalar olarak veya hibrit olarak yapabilirsiniz. Panel duvarlı, yani fabrikada tam bitmiş bir modül değil, duvarları bitmiş olarak gönderebilirsiniz. Yerinde duvar çatı makaslarıyla monte edebilirsiniz. POD yine yurt dışında çok yaygın olarak kullanılıyor. Islak hacimleri küçük modüller haline getiriyorlar. Buna “POD” diyorlar ve getirip bunları ünitelerin içine ekliyorlar. Otellerde daha çok kullanılıyor. 
 
Zaman ve Enerji Tasarrufu Sağlıyor
Bir konuya değinmeden geçemeyeceğim. Dijitalleşme ile birlikte modüler inşaatın gelişmesinin en büyük nedenlerinden biri de karbon ayak izi, Yeşil Mutabakat dediğimiz konu. Bununla birlikte inşaat üst yapısı yine hızlı bir şekilde modüler inşaata döndürülüyor. Çünkü zaman ve enerjiden tasarruf sağlaması ayrıca dönüştürülebilir olması gibi birçok artı özelliğinden dolayı gelişmiş ülkeler iyice buna yöneldiler. DORÇE olarak sektörümüzde ilk olarak ISO 14064 Karbon Ayak İzi Sertifikasını aldık. Biz şu anda işletmemizden atmosfere ne kadar karbon yaydığımızı biliyoruz. Bizim işletmemizde bunu tespit etmemiz yetmiyor. Malzeme aldığımız tedarikçilerimiz var. Bize nakliye ve malzeme geliyor. Biz birçok nakliye gönderiyoruz. Onların da hesaplamaları ile bir daha bakacağız. Çünkü aşama bu şekilde ilerliyor. Açıkçası bizleri şuna zorluyorlar; zincirde herkes karbon ayak izini almış ve sıfırlamış firmayla çalışsın ki böylece karbon salımını düşürelim. 
 
Dijitalleşme ile modüler inşaatın geldiği noktayı paylaşabilmek adına modülerleşmenin nasıl başladığını anlatmak istiyorum. 1800’lü yıllarda başlıyor modüler yapıların tarihçesi. Ancak 1624 yılında ilk demonte modüler yapı İngiltere’de ahşap ev olarak yapılıp gemilerle ABD’ye taşınıyor. 1800’lerden sonra ise sistem gelişiyor. California’da altın madeninde çalışan işçiler için tam bitmiş modül yapılar trenlerle ulaştırılıyor. 
 
Hafif çelik prefabrikte de İngiltere’deki Kristal Sarayı 2-3 ay gibi kısa bir sürede tasarım ve inşaatıyla yapılıyor. Birkaç kez sökülüyor, taşınıyor, ardından bir yangında yanıyor ve tamamen kaldırılıyor. Daha sonra ABD’de 1900’lü yıllarda Sears isimli firma bunu seri üretime çeviriyor. Modüler olarak seri üretim konutlar yapmaya başlıyorlar. 100 yıllık yaptığı konutlar var. Bu konutlar duruyor.  
 
Birinci ve İkinci Dünya Savaşı’nda yerleşkeler yıkıldığı için savaşların ardından çok hızlı konut yapmak gerekiyor. ABD, İngiltere ve Fransa bir program başlatıyorlar ve kendi içlerinde konutları hafif prefabrik veya modüler yapıyorlar. 
 
Modüler yapıların model olarak biraz daha çok katlı ve estetik yapılmaya başlanması 1967 yılında Habitat 67 projesi ile gerçekleşiyor. Ardından dijitalleşme ve bilgisayar programlarının gelişmesiyle inanılmaz bir seviyede günümüzde devam ediyor.
 
ABD birçok konutunu, okulunu, yurdunu ve AVM’sini de tamamen bu sistemle gerçekleştiriyor ve bu konuda krediler veriyorlar. İngiltere aynı şekilde modüler yapıları teşvik ediyor. 10 yılda 1 milyon konut hedefleri var, bunun için ihale açtılar. İhalelerde iki şartları var. Birincisi volumetrik yapı olacak, yani fabrikada iş tam bitmiş olacak. İkincisi ise tüm tasarımlar BIM sistemi ile yapılacak. İngiltere’de bu işi yapan 2000’in üzerinde şirket var. 
 
Dijitalleşme, gelişen yapı malzemeleri ve otomasyon, Endüstri 4.0 da modüler yapıları çok geliştirdi. Bizim işimiz inşaat işi. Bu işi sanayileştiriyoruz ve fabrikada Endüstri 4.0 ile bunu üretmeye çalışıyoruz. Fakat bir yere kadar tam dijital üretebiliyorsunuz, bir yerden sonra işin içerisine iç kaplama, elektrik, sıhhi tesisat, yer kaplaması gibi süreçler girdiği için yine fabrikada kalite kontrollü ortamlarda mühendislerin yönetiminde yetiştirilmiş işçilerle beraber bunları insan gücü ile yapıyorsunuz. 
 
McKinsey, 2019 yılında bir rapor yayımladı. Bu rapora göre modüler inşaat ile yapılan bir yatırım projesi zamandan %50 tasarruf sağlıyor. İnşaat sektöründe dijital programlar kullanılıyor, bunları birbirine entegre edip şahane tasarımlar ortaya çıkıyor ama sahada proje eğitimsiz işçinin eline teslim ediliyor. Çok büyük hatalar oluyor, zaman ve maliyet kayıpları yaşanıyor. Bundan dolayı fabrikalarda, kalite kontrollü ortamda bu işi yapmak istedikleri için modüler inşaat tercih sebebi oluyor. 
 
Bunun yanında depreme karşı avantajları, geri dönüştürülebilir olmasının yanında ekonomiye de müthiş katkısı var. Yine McKinsey’in raporuna bakarsak normal bir konvansiyonel inşaat aynı düzlemde giderken modüler inşaat her geçen yıl, otomasyon ve dijitalleşme sayesinde verimlilik sağlıyor. Bu yüzden de çok tercih ediliyor.
 
Mevzuatın Değişmesi Gerekiyor
Dijitalleşme modüler yapıları geliştirirken modüler yapıların gelişmesi de malzemelerin gelişmesini sağladı. Türkiye’de 2018 yılında mevzuata hafif çelik yapılar ve prefabrik yapılar girdi. Fakat birinci derece deprem bölgesinde sadece 7 metre yüksekliğe, deprem bölgesi olmayan yerlerde de 9 metreye kadar yapı yapabiliyoruz. Bu da bize en fazla 2 katlı yapı yapma imkânı tanıyor. Yani hafif çelik ile modülleri üst üste koyarak yapı yapmaya kalksak statik raporları veremiyoruz. Çünkü mevzuatlarda yeri yok. Statik rapor vermek için bildiğimiz konvansiyonel çelik sistemiyle bu yapıyı entegre etmemiz gerekiyor. Entegre ettiğimizde ise maliyetler alıp başını gidiyor. Dolayısıyla bir an önce Dünya’nın gerisinde kalmamamız için mevzuat düzenlemelerinin yapılması gerekiyor. Kanada ve ABD bu konuda enstitü kurmuş, Avrupa Birliği ülkelerinin hepsinde de bu tip enstitüler mevcut. Bu enstitüler kendi içerisinde üniversite, özel sektör ve kamu kurumlarıyla iş birliği içinde çalışıyorlar. Ayrıca Avrupa Birliği’nde farklı ülkelerdeki enstitüler de bir araya gelmiş beraber çalışıyorlar. Konu tamamen modüler yapılar ve volumetrik inşaat, 6 ayda bir gelişmeleri inceleyerek kendilerini dönüştürüyorlar. Bizde ise 40 yıllık şartnamelerimiz var.
 
Türkiye’de biz yapıları üretip, yurt dışına gönderip, farklı ülkelerde bu yapıları yapabiliyoruz. Ancak ülkemizde 5 katlı yapı yapamıyoruz. Malezya ve Katar’da gidip 5 katlı yapılar inşa ettik. Ancak Türkiye’de mevzuatlar nedeniyle gerçekleştiremiyoruz. ABD ve Kanada’nın hesaplamalarını kullanıyoruz ve bu hesap yöntemleri ile yurt dışında işlerimizi gerçekleştiriyoruz. 
 
Burada en önemli konulardan biri modüler yapıda 20-30 katlı hatta 150 katlı yapılar. Çinli ‘ben 150 kat yaptım’ diyor. Evet yapıyor. Çünkü sizin sadece modüler üretimde gelişmeniz bir şey ifade etmiyor. Çok katlı yapı yapabilmeniz için statik olarak mukavemeti yüksek çelik kullanmanız lazım. Yurt dışında şu anda çeliğin ve sac levhanın içerisine nikel ve grafen katıyorlar, bunlarla hem çeliği inceltip hafifletiyorlar hem de 300 kat mukavemet sağlıyorlar. Biz bunu Türkiye’de üretmeye kalksak 100 katlı çeliği oradan getir, burada üret yurt dışına satmaya çalış, çok zor. Türkiye’nin bir an önce modüler inşaatın önünü açması lazım. Çünkü modüler inşaatın önünü açtığında malzeme üretimi de artacak. Bizim de malzeme üreticilerimiz, çelikçilerimiz, kaplamacılarımız yalıtımcılarımız hepsi AR-GE yaparak ve kendilerini geliştirecekler. Onlar da bu sefer mukavemeti yüksek çelik üretmek isteyecekler. Ancak şu anda yapsalar kimse satacaklar? Devlet mevzuatlar yönünden bu işin önünü açarsa çok kısa sürede Dünya’yı yakalarız.“
Çelik Yapılar - Sayı: 73 - Kasım / Aralık 2021

Kendimizi Sınayalım

Sayı 73 Soru



© 2014 - Türk Yapısal Çelik Derneği