Tarihte kriz anları her zaman büyük değişimlere yol açmıştır. Yaşadığımız COVID-19 pandemisi de iş dünyasında bu etkiyi yaratmış, uzaktan çalışmaya bizi mecbur etmiştir. Bu süreçte uzaktan çalışmaların yanında online toplantılar ve online eğitimler de ön plana çıkmıştır. Önce elimizde laptop ile koltukta çalışmak keyifli gelirken, ardından aradığımız bir dosyanın yanımızda olmadığını gördük.
Sonra koltuğun o kadar da rahat olmadığını hissettik. Evet, birkaç saat için gayet iyiydi ancak sekiz saati salondaki koltukta geçirince her yanımızın tutulduğunu fark ettik.
Sonrasında yine bir ofis düzeni kurmanın daha doğru olacağını düşünmüş olmalıyız ki çoğumuz yemek masalarına, şanslı olanlarımız ise çalışma veya bilgisayar masalarına geçerek çalışmalarına orada devam etti. Bazı şirketler çalışma ortamını düzenlemek adına monitör, klavye, yazıcı gibi çevre birimlerini çalışanlarına sağladı ama büyük bir çoğunluk kendi imkânlarıyla kendi düzenini kurdu. Demem o ki hep istediğimiz o evden çalışma hayatına yine bir Türk yaklaşımı olan "kervan yolda düzelir" ile geçiş yaptık.
ÇALIŞANLARIN İSTEKLERİ DİNLENMELİYDİ
Aslında bu süreci öngörebilir miydik, evet, kesinlikle öngörebilirdik. Çalışanların isteklerini biraz daha dinleyebilseydik ve elimizdeki araçların fonksiyonlarını kullanabilseydik kesinlikle öngörülebilen bir geçiş yaşayabilirdik. Burada araç derken işletmemizdeki makine ekipmandan değil, uluslararası örgütlerin uzun çalışmaları ve birçok uzmanın görüşleri ile kullanımımıza sunulan bir ortak akıldan, yani standartlardan bahsediyorum.
Özellikle yönetim sistemi standartları işletmelere birçok önemli konuda öngörüler vermekte ve işletmelerini kurarken, yönetirken, büyütürken gözden kaçırabilecekleri noktaları unutmamaları konusunda rehberlik etmektedirler. Yönetim sistemleri ile ilgili çalışmalarda hep risk değerlendirmenin yapılması ve öneminden söz ediyoruz. Risk dediğimizde kelime anlamı itibariyle hep olumsuz bir yaklaşım akıllara gelse de aslında Latince kelime köküne baktığımızda bu kavramın pozitif ve negatif olabileceğini görüyoruz.
Yönetim sistemi standartlarında ise bu terim daha anlaşılabilir olması açısından "risk ve fırsatlar" olarak karşımıza çıkıyor. Ancak bu kadar kuruluşta risk ve fırsatlar değerlendirmesi yapıldığı halde neredeyse hiçbir firma böyle bir pandemiyi ve uzaktan çalışma şartlarını analizlerine eklememişti. Bugünlerde ise risk analizlerinde hangi yeni başlıkları eklemenin daha uygun olacağını düşünmeye başladık. Bu çalışmaları gecikmeden yapan ve uygulayan işletmeler herkesin risk olarak gördüğü durumlardan fırsatlar çıkartmaya ve yeni döneme hazırlıklı olmaya başladılar bile. Pandemi döneminde işletmelerin en büyük fırsatlarından biri normal çalışma temposunda zaman ayıramadıkları eğitimler için zaman ayırabilmek oldu. Üstelik eğitim kurumları ve eğitimciler de dönüşüm geçirerek zaman ve mekândan bağımsız eğitim programları ile karşımıza çıktılar.
Bundan belki de altı ay öncesinde bir sanayiciye uzaktan eğitim dendiğinde; verimli olmayacağı, personelin kaytaracağı, kontrolünün zor olacağı gibi bahaneler ile reddederken, bugün, tüm dünya olarak, uzaktan çalışma ve eğitimlerin daha verimli olabildiğini fark ettik. Elbette fiziksel olarak bir makine kullanan, el emeğiyle iş yaparak üretime katkı sağlayanların hala atölye ve fabrikalarda gitme zorunluluğu bulunmakta. Ancak yeni üretim yöntemleri, endüstri 4.0 ve yeni iş ve mesleklerin hayatımıza girmesi ile bu konularda da farklı çözümler göreceğiz.
İKİ YILLIK ÖNGÖRÜ
TUCSA olarak uzaktan eğitimlerin önemini yaklaşık iki yıl önce görmüş ve bu konuda online webinarlar yapmaya başlamıştık. Ancak o günün koşullarında işverenlerin uzaktan eğitime yeterince sıcak bakmaması, personelin de sadece bilgi almak için, ücretsiz de olsa sertifika almadığı bir eğitime katılmayı tercih etmemesi üzerine bu girişim bir süreliğine askıya alınmıştı.
Şimdi yeniden şekillenen eğitim altyapısı ile katılımcıların durumuna göre haftaiçi, hafta sonu ve akşam gibi farklı zaman seçenekleri ile mekândan bağımsız olarak eğitimler düzenleyebiliyoruz.
Ayrıca katılımcılar da bu süreçte en az bir uzaktan eğitim ya da sunuma katılarak kullanılan alt yapılara aşina oldular.
Daha önce İstanbul, Ankara gibi büyük şehirlerde düzenleyebildiğimiz ve bazen de katılım azlığından dolayı açamadığımız eğitim programları artık herkesin evine gelmiş oluyor. Üstelik eğitim açamadığımız diğer şehirlerden ve hatta dünyanın farklı lokasyonlarından da katılımcılarımız aynı platformda buluşabiliyor. Bu hem eğitim veren hem de eğitim alan taraf için büyük bir fırsat olarak sunuluyor.
Bu durum bize gösteriyor ki bundan sonra, daha nitelikli eğitimlere ve daha nitelikli uzmanlara her zaman belki de daha ekonomik şartlarda ulaşabileceğiz. Türk Yapısal Çelik Derneği çatısı altında verilen eğitimler de pandemi döneminde, şimdilik uzaktan eğitim platformları aracılığıyla; yeniden sağlıklı günlere kavuştuğumuzda hem uzaktan eğitim, hem de sınıf eğitimleri ile devam edecektir.