TR|EN
Güncel
Steelorbis
Depreme Dayanıklı Binalar
E-Bülten Aboneliği
Tevfik Seno Arda Lisesi
Yayınlar > Çelik Yapılar
Sayı: 72 - Eylül - Ekim 2021

Gündem


DEMİR - ÇELİK SEKTÖRÜNDE DİJİTAL DÖNÜŞÜM ADIMLARI

Ekonomist Fatma Acar Ünlü, firmaların teknolojiyi büyüme stratejilerinin bir parçası yapmaları gerektiği gerçeğinden yola çıkarak, dijitalleşme ekseninde dönüşüm sürecini, bu sürecin nasıl yapılanacağını ve demir-çelik sektörü başta olmak üzere farklı alanlarda yaratacağı etkiyi değerlendirdi.

Bilgisayarın ve internetin hayatımızın hemen her aşamasına girmesi sosyal yaşantımızda da dijital dönüşüme neden oldu. Biz, günümüzde değişimin içindeyiz hatta değişimi yaşayarak deneyimliyoruz. Günümüzün teknolojilerini kullanılarak sağlanan ‘’Dijital Dönüşüm’’, bir iş modelini değiştirerek yeni gelir ve değer üreten bir süreç sağlamak adına dijital teknolojilerin kullanılarak, yenilenmiş bir iş modelinin hayata geçirilmesi anlamına geliyor. Dijitalleşme ya da dijital dönüşümün günümüzde giderek önem arz etmesinin temel sebebi; iş sürecini daha verimli ve hızlı bir hale getirmesi başka bir ifadeyle firmalara altın değerinde olan zamanı kazandırmasıdır.
 
Dijital dönüşümün ilk adımları yani dönüşümü başlatan iki temel faktör, kuşkusuz internet ve akıllı cep telefonları olarak karşımıza çıkıyor. İnternet ile dünya üzerinde bilgi paylaşımı yaratıldı, akıllı cep telefonları ile de zaman ve mekân kavramı değiştirilerek, her an her şeye ve her yerden erişilebilirlik olanağı sağlandı. Önceleri korkarak yaklaştığımız internet dünyası artık bize her türlü veriye ulaşabileceğimiz adeta sonsuz bir dünya sunuyor.
 
Dijitalleşme, günümüzde birçok işletmeye, finans, üretim ve ticaret modellerinde, iş hacmini artırma, verimliliği geliştirme, kaynak yönetimlerini üst düzeye çıkarma, daha fazla sayıdaki kitlelere daha hızlı ulaşma gibi konularda katkı sağlıyor. Şirketlerin mevcut algıları kırması ve sahip oldukları departmanları ortak bir noktada birleştirerek inovasyon gerçekleştirmeleri de dijital dönüşüm sayesinde gerçekleşiyor.

Dijital Dönüşüm Süreci Nedir?
Dijital dönüşüm, mevcut bulunan geleneksel iş yapısının, piyasaya hâkim olmak için dijital dünya standartları ile değiştirilerek, ulaşılmak istenen birçok hedefe ve kitleye, günümüz şartlarının en iyi ve hızlı imkânları kullanılarak ulaşılmasıdır. Bu süreç; strateji oluşturma, hedef belirleme, pazarlama, müşteriye ulaşma ve geri dönüşüm sağlama aşamalarından sonra firmanın, kendi içinde verimliliği artırma ve maliyeti düşürme üzerine çalışmaları şeklinde başlayarak, dijital programlar kullanılarak kimin ne yaptığını gösteren bir kontrol merkezi oluşturmasıyla sonuçlanmaktadır. Takip eden süreçte ise şirket içi ağlar ve mobil cihazlar yardımı ile sahada çalışan elemanların da iletişimi ve verilere erişimi sağlanmaktadır. 
 
Dijital dönüşüm konusunda, farklı sektörlerden üst ve orta düzey yöneticilerin katılımı ile gerçekleşen 2021 Dijital Düşünme Raporunda; küresel salgın döneminde şirketlerin dijital dönüşüm yatırım ve uygulamalarını hızlandırdığı açıklandı. Katılımcıların %90'ı şirketlerinde dijital dönüşüm sürecini başlattıklarını açıklarken, kalan %10 ise planlama aşamasında olduklarını belirttiler.
 
Dijital Düşünme Araştırmasına katılan şirketlerden %67'si dijital dönüşüme bütçe ayırırken, bu şirketlerin %19'u gelirlerinin %10-19 arasındaki bir oranını, %15'i ise gelirlerinin %20’den fazlasını dijital dönüşüm bütçesine ayırdığını ifade ettiler. Geçmiş yıllardan farklı olarak dijital dönüşüme %20'den fazla bütçe ayırdığını belirten şirketlerin çoğunluğu sağlık ve ilaç sektöründe yer alıyor. Daha önce bu çoğunluk teknoloji, medya ve telekomünikasyon sektöründe bulunmakta idi. 
 
Dijital Düşünme Araştırmasına katılan yöneticilerin dijitalleşmeden temel beklentilerinde ilk 3 sırayı; %78,3 ile iş süreçlerinin kısalması, %76 ile veri odaklı hale gelinmesi %74 ile müşteri beklentilerinin daha iyi karşılanması alıyor. Dijitalleşme beklentileri arasında, büyüme ve gelirlerin artırılması gibi olguların %50 seviyeleri ve altında kalması ise dijitalleşmenin küresel salgın döneminde daha stratejik bir boyutta ele alındığını bir kez daha gözler önüne seriyor.  
 
Dijitalleşme Süreci Sektörlerde Nasıl Gerçekleşecek?
Nesnelerin İnterneti: Bu sistem, birbirine bağlı fiziksel araçlar (makinalar, robotlar, araçlar, sensörler, çalıştırıcılar, kontrolörler vb.) arasında iletişimi sağlayan ve merkezi veri tabanlarına, veri transferi altyapısını gerçekleştirerek dijitalleşme düzeyini artıran bir olgu olarak karşımıza çıkıyor. Bunlara ek olarak belirtmek istediğim, uygulamalar açısından lojistik, üretim süreçlerinin izlenmesi, stok ve kalite kontrolü enerji tüketimi gibi alanlarda kullanılabiliyor olmasıdır. 
 
Endüstriyel Robotlar: Malzemelerin taşınması, birleştirilmesi sökülmesi, sıralanması, temizlenmesi, kaynak yapılması kesilmesi gibi işlemlerde ve stoklama, yükleme, boşaltma döküm, kontrol ve ölçüm otomasyonunda kullanılan endüstriyel robotlar, bu açıdan enerji ve iş gücü kullanımında verimlilik sağlıyorlar. 
 
Siber Güvenlik: Bilgisayarları, programları ve verileri siber saldırılardan korumak, güvenliğini ve doğruluğunu saptamak amaçlı bir teknoloji dalı olan siber güvenlik, firmalarda, karar destekleme, üretim, tedarik, pazarlama, yönetim ve lojistik alanlarında kullanılıyor.
 
Maliyetler: Maliyetler, üretim kararlarını belirleme açısından önemlidir. Dijital dönüşümün üretim maliyetlerini %5-8, malzeme maliyetlerini ise  %20 oranında düşürmesi bekleniyor. Buna ek olarak sürecin devamındaki yaklaşık 10 yıl içinde 90-150 milyar avro arasında bir verimlilik kazancı ortaya çıkaracağı da tahmin ediliyor. 
 
Dijital Dönüşüme Geçiş Sürecinde Yaşananlar
Operasyon Giderlerinde Azalma: Dijital otomasyonun bir sonucu olarak ortaya çıkan yüksek verimlilik, aynı zamanda operasyon giderlerinde daha iyi bir yönetim sağlıyor. Daha çok işin daha az iş gücüyle yapılmasına olanak sağlayan dijitalleşme, operasyon kârlılığını arttırmaya yönelik önemli avantajlar da içermekte. 
 
İnsan Kaynaklı Hatalarının Giderilmesi: Yazılım ve robotik otomasyonun iş sürecine dâhil edilmesinden dolayı insan kaynaklı ortaya çıkabilecek sorunlar oldukça azalıyor. Bu hataların, sorunların ya da kesintilerin en aza indirilmesi sayesinde daha tutarlı bir iş sürecinin oluşması kaçınılmaz oluyor.
 
Analiz Etme Olanağı: Dijital dönüşüm sayesinde, bilgi için kâğıt veya elektronik tablo kullanılan geleneksel iş yapma yöntemlerinin aksine, işlemler analiz edilebilmekte geliştirilebilmekte ve etkili ölçüm de sağlanabilmektedir.
 
Rakiplerden Önce Tahmin Etme Fırsatı: Firmalar açısından günümüzde bir ürünü en hızlı, kaliteli ve etkin maliyetli şekilde müşteriye teslim edebilmek en önemli güç olarak ortaya çıkmakta. Ayrıca üretim bandında aynı üründen seri üretimin yapılmasının yanı sıra kişiye özel ürünlerin olması, diğer bir deyişle ürünlerin kişiselleşmesi de yeni dönemin kaçınılmaz gereksinimi olarak karşımıza çıkıyor. 
 
Tüm bunlara ek olarak, önemli bir diğer unsur ise veri toplama ve analiz etme yeteneğiyle piyasanın ihtiyaç duyacağı ürünü rakiplerinizden önce tahmin edebilme buna göre tasarım yapabilme yeteneğini kazanma ve böylece rakiplerden daha önce piyasada yer alabilmektir. Ulusal ve uluslararası ticaretin şekli, yaşadığımız son 10-15 yıl içerisinde değişti ve müşteri deneyimi kavramı önem kazandı. Yeni dönem ticaret dünyasında siparişlerin elektronik ortamda alınması, üretim aşamalarının çevrimiçi (online) izlenebilir olması, müşteri ile üreticinin arasında bayilik gibi aracı mekanizmalar olmadan birbirleriyle direkt iletişimde olabilmesi konuları önemlidir ve dijitalleşmede büyük aşama kaydedilmektedir. 
 
Yine dijital dönüşüm, beraberinde yakın geçmişe kadar işletmeler için bir şey ifade etmeyen birçok yeni terimi ortaya çıkarmıştır. Bugün sıkça kullandığımız yapay zekâ, iş zekâsı makina öğrenmesi, robot, big data, inovasyon, e-ticaret e-devlet, e-fatura, e-imza, e-irsaliye, gibi kavramlar dijital dönüşüm süreci ile hayatımıza giren kavramlardır. 

TÜRKİYE’DE DİJİTAL DÖNÜŞÜMÜN SANAYİ AÇISINDAN İNCELENMESİ
Ekonomide, üretim denince ilk akla gelen sektör imalat sanayi sektörüdür. Türkiye Bilimsel ve Teknolojik Araştırma Kurumu, TÜBİTAK (2016) raporunda Türkiye’de sanayinin henüz Endüstri 2.0 ile Endüstri 3.0 arasında bulunduğunu; olgunluk seviyesi en yüksek sektörlerin malzeme, bilgisayar elektronik ve optik ürünler ile otomotiv ve beyaz eşya yan sanayi olduğu ortaya çıkmıştır. Gerçekleştirilen ankete katılan kuruluşların sadece %22’sinin akıllı üretim sistemleri hakkında kapsamlı bilgiye sahip olduğu, yine bu kuruluşların yarısının 3-5 yıl içinde otomasyon ve siber fiziksel sistem teknolojilerine entegre olma şansı bulunduğu, süreçle ilgili farkındalığı en yüksek üç sektörün elektronik, yazılım ve malzeme olduğu, en çok katma değer sağlayacak üç teknolojinin ise otomasyon ve kontrol sistemleri, ileri robotik sistemler ve eklemeli imalat oldukları raporda ifade edilmiştir. 
 
Dijital Türkiye yol haritası hazırlanırken Sanayide Yüksek Teknolojiye Geçiş Programı kapsamında sanayi zirveleri düzenlenmiş, mevcut durum ve gelişme potansiyelleri göz önünde bulundurularak yedi odak sektör belirlenmiştir. Bu sektörler; kimya ve ilaç, elektronik ve yarı iletkenler, makina ve teçhizat, gıda ve içecek, motorlu kara taşıtları, bilişim ve yazılım, çelik sanayidir. Son iki sektör olan bilişim ve yazılım ile çelik diğer tüm sektörlere girdisi olan ortak sektörler oldukları için önemli görülmüştür. Sanayide yüksek teknolojiye geçiş programı ile hedeflenen, 10 yılda odak sektörlerden 87 milyar dolar ilave katkı ve toplamda 300 milyar dolar sanayi katma değerine ulaşmak, yüksek teknolojili ürün payını %3’ten %15’e çıkarmak ve 8,1 milyon kişiye iş imkânı sağlamaktır. 
 
Belirtmemiz gerekir ki dijital dönüşüm oldukça yüksek maliyetli bir süreçtir. KOBİ’lerin finansal ve teknik destek almadan gerçekleştirmesi mümkün değildir. Devletin bu süreçte yerine getirmeyi taahhüt ettiği ve hedeflediği kamuda yerli malı alımına yönelik destekler, araştırma, geliştirme ve tasarım faaliyetlerinin desteklenmesi ve endüstri bölgesi destek ile teşviklerinin Türkiye’nin dijitalleşme sürecini hızlandırması beklenmektedir. 

Dijital Türkiye Yol Haritası
Önümüzdeki 10 yıllık süreç için hazırlanan Dijital Türkiye Yol Haritası altı bileşenden oluşur. Bu bileşenler; insan, teknoloji altyapı, tedarikçiler, kullanıcılar ve yönetişimdir. Eğitim altyapısının geliştirilmesi ve nitelikli iş gücünün yetiştirilmesi açısından dijitalleşme yol haritasının ilk bileşeni olan insan dijitalleşen bir toplumda hem süreci yöneten hem de süreçten etkilenen taraf olarak merkezi bir konumdadır. Ülkemiz de dünyadaki pek çok ülkede olduğu gibi, yeni sanayi devrimi için gerekli donanıma sahip insan kaynağı yeterli seviyede değildir. Bu sebeple ihtiyaç duyulan nitelikli iş gücünün yetiştirilmesi ve mevcut çalışan yetkinliklerinin bu dönüşüme adapte edilmesine yönelik eğitimler dijital dönüşüm için kilit bir rol oynamaktadır. Sanayide dijital dönüşümle birlikte birçok meslek yok olacak, diğer yandan IT/IoT çözüm mimarı robot koordinatörü, 3 boyutlu yazıcı mühendisliği gibi yeni meslekler ortaya çıkacaktır. 
 
Dijitalleşme, günümüzde tek bir kuşak içinde bile hızla gerçekleşmektedir. Bu nedenle ihtiyaç duyulan dijital yeteneklerin altyapısının temel eğitim, mesleki eğitim ve yükseköğrenimle birlikte geliştirilmesi, ayrıca dijital yetenekleri sürekli geliştirilen bir öğrenme mekanizması kurulması gereklidir. Dijital teknoloji kullanıcıları ve geliştiricilerine olan ihtiyaç kadar, eğitimcilere olan ihtiyaç da oldukça yüksek seviyededir. Nitelikli iş gücünün yetiştirilmesine yönelik gerekli altyapının oluşturulması için çocuklara küçük yaşlardan itibaren kodlama eğitimi verilmelidir. 
 
Nitelikli iş gücü oluşturmanın yanı sıra dijital dönüşüm konusunda toplumdaki farkındalık seviyesini artırmak da yol haritasının insan bileşeni için önemlidir. Genelde işletmelerin dijitalleşme konusundaki bilgi seviyesinin sadece haberdar olmak ile sınırlı kaldığı düşünüldüğünde, derinlemesine bilgi birikimi için farkındalığın artması ve yaygınlaşması gereklidir. Dijital dönüşüm gibi zorlu ve masraflı bir süreç ancak yüksek farkındalık ve paydaşlar arası iş birliği ile başarıya ulaşabilir. Kullanıcıların dijital dönüşümünün desteklenmesi, imalat sanayinde dijital dönüşümün gerçekleşmesi için finansal ve teknik danışmanlık verilerek dijital dönüşüm yatırımlarının teşvik edilmesi ile sanayicilerin desteklenmesi gerekmektedir. Türkiye'de dijital dönüşüm kapsamında sanayi sektörüne destek yapısı da değişmektedir. Örneğin KOSGEB, KOBİGEL projesi kapsamında imalat sanayisi sektöründe dijitalleşme sürecine katkı sağlayacak firmalara yönelik çağrılar açılmaktadır.
 
Türkiye’de Şirketler Dijital Dönüşüme Ne Kadar Hazır? 
Türkiye’de sanayi alanında dijital dönüşüm konusunda yapılan çalışmalar resmi anlamda 2016 yılı Şubat ayında Bilim ve Teknoloji Yüksek Kurulu (BTYK) toplantısında alınan “Akıllı üretim sistemlerine yönelik çalışmaların yapılması” kararı ile başlamaktadır. 
 
TÜSİAD ve Boston Consulting Group’un (BCG) Türkiye’de imalat sanayinde aktif olan 108 şirket üzerinde yaptığı araştırma sonuçlarına göre; 2016 yılında şirketlerin %77’si sanayide dijital dönüşüm hakkında bilgi sahibi olduklarını belirtirken 2017 yılında bu oranın %90’a yükseldiği görülmektedir. Ancak, sanayide dijital dönüşüm konusunda farkındalık seviyesi artmasına rağmen katılımcıların sadece %61’i bu dönüşüme hazır olduklarını düşünmektedir. Diğer yandan, araştırmada sorulan bazı sorulara verilen cevaplar şirketlerin dijital dönüşüm meselesini yeterince anlamadıklarını göstermektedir. Örneğin, şirketler sanayide dijital dönüşümden elde edilecek faydaları daha çok üretim ve kaynak verimliliğine indirgemekte, ciro artışı, ürünün pazara gelme süresinde kısalma, inovasyon kabiliyetinde iyileşme ve çalışan memnuniyeti gibi konulardaki potansiyel katkıları çok önemsemediklerini ifade etmektedirler. Araştırmaya katılan şirketler bu dönüşümde karşılaşabilecekleri engelleri yatırım maliyetlerinin yüksekliği ve yatırım geri dönüşünün belirsizliği, kalifiye eleman ve altyapı yetersizliği ve dijital teknolojiler konusunda bilgi eksikliği şeklinde ifade etmektedirler. Bu durum Türkiye’nin teknoloji kullanıcısı şirketlerinin henüz yatırım maliyetlerini düşünmekten sanayideki dijital dönüşümün temel teknolojilerine odaklanamadığını göstermektedir. 
 
Sanayide Dijital Dönüşüm Stratejisi Nasıl Olmalı?
Sanayide dijital dönüşüm ile potansiyel olarak durmuş iş gücü üretkenliğini tetikleyebilmekte ve üretkenliğin temelini ortaya çıkarabilmektedir. Dijitalleşme, sanayideki söz konusu değişimin itici gücü görevini üstlenmiştir.
 
Türkiye’deki işletmelerin büyük bir çoğunluğu 10-15 yıllık makinalar kullanmaktadır. Çoğunluk, eski makinalarla çalışmaktadır ve yeni teknolojilere sahip değillerdir. Bu makinaların yanlış ürettiği ürünler ve buna dâhil olan insan hataları gibi olaylar şirket için dezavantajlar ortaya çıkarmaktadır. Makinaların kaç saat çalıştığı, ne kadar ham madde ürettiği, ortaya ne kadar ürün çıkardığı ve firesinin ne olduğu anlık olarak makina operatöründen öğrenilmektedir. Raporları analiz etmek ve verileri toplamak adına bir sistem kurup, anlık olarak bilgi almak gerekmektedir. 
 
Dijitalleşmeyi uygulamak için öncelikle pazar analizi yaparak, dijital altyapı oluşturulmalıdır. Makinalar birbirine bağlanmalı ve veri toplanabilmelidir. Teknolojik gelişmelerden haberdar olunmalı ve şirketleri rakipleri karşısında daha avantajlı konuma getirilmelidir. Ancak son teknolojiyi kullanan şirketler daha verimli çalışma sergiler ve hız konusunda da oldukça başarılı olabilirler.
 
TEKNOLOJİK İŞSİZLİK
Dijital dönüşüm sürecinin emek piyasasına etkileri ile ilgili olarak literatürde bir görüş birliği yoktur. İyimserler; yeni iş fırsatlarının süreçte ortaya çıkacak iş kayıplarını telafi edeceğini ileri sürerken karamsarlar ise kitlesel işsizlik, eşitsizlik ve sosyal sorunlara dikkat çekmektedirler. Yeni iş fırsatları çıksa bile belirli bir süre teknolojideki gelişmeleri takiben bir işsizlik yaşanabileceği söylenebilir. Ekonomi biliminde buna “teknolojik işsizlik” adı verilmektedir. 
 
Dijital dönüşümü ihtiyatlı karşılayanların önemli bir kısmı, artan otomasyonun emek istihdamını azaltarak işsizliği artıracağı yönündeki kaygılarını ifade etmektedirler. Günümüzde yaşanan bu kaygılar, yapay zekânın devreye girmiş olması, ekonomik hayat içinde insana duyulan ihtiyacın ciddi biçimde sorgulanmasını getirmektedir. Yeterince yeni işin ortaya çıkıp çıkmayacağı ise dört faktöre bağlıdır; ücret seviyesi, talep artışının düzeyi, demografi (özellikle nüfusun yaş dağılımı) ve sektörel yapı. 
 
Dijital dönüşüm ile birlikte mevcut işlerin %50’sinin otomasyon teknolojileri ile gerçekleştirileceği beklenmektedir. Tüm dünyada 400-800 milyon arası çalışanın işini kaybedeceği; 75-375 milyonun ise yeni beceriler kazanarak çalışmayı sürdürecekleri ifade edilmektedir. 
 
Teknolojik gelişmenin itici faktör olduğu gelir artışları talebi artırabilmekte; artan talep üretimi özendirirken beraberinde işsizliği de azaltabilmektedir. Teorik olarak bu beklenti son derece haklıdır. Bu nedenledir ki üretim artışlarını ima eden büyüme (reel büyüme) istihdamı artırabilir. TÜSİAD’ın hazırladığı bir rapora göre, dijital dönüşüm sürecinde artan talebin etkisiyle 300 milyar avro ek gelir ortaya çıkacak, ekonomik büyümenin istihdama %6’lık bir katkısı olacaktır.
 
Ancak yapay zekâ, öğrenen makinalar ve yazılım otomasyonu kullanımı yaygınlaştıkça sürecin nitelikli çalışanları da geniş çaplı etkilemesi beklenebilir (Kozanoğlu, 2016, s.19). Bu da oldukça önemlidir. Çünkü sürecin sadece düşük nitelikli emeği etkileyeceği kanısı yanlış stratejiler geliştirilmesine neden olabilir. Ayrıca dijital dönüşüm nitelikli emeğin göçüne de yol açabilir. 

DEMİR-ÇELİK SEKTÖRÜNDE DİJİTALLEŞME
Demir-çelik sektöründe, dijital dönüşümün üretim açısından ana etkisi getirdiği yeni üretim teknolojileridir. Bu bağlamda siber fiziksel sistemler, otonom robotlar ve mekatronik sistemler, akıllı ve esnek otomasyon sistemleri, yenilikçi ve akıllı sensörler ile eklemeli imalat sistemleri, ileri üretim teknolojileri olarak sayılabilir (Türkiye Cumhuriyeti Bilim, Sanayi ve Teknoloji Bakanlığı [BSTB], 2018).
 
Fiziksel çalışma ve iş gücü girdisinin yoğun kullanıldığı sektörlerde dijitalleşme ve otomasyon konusu her geçen gün daha fazla ön plana çıkmaktadır. Dijitalleşme otomasyon ve uzaktan çalışma modelleri, en geleneksel iş alanlarında dahi üstlenilen rollerin %60 ile 70% oranında yer değiştirmesine sebep olabilir. Yapılan araştırmalar metal endüstrisinde dijital dönüşümü başarıyla gerçekleştiren şirketlerde FAVÖK (Faiz-Amortisman-Vergi-Öncesi-Kâr) üzerinde %6 ile %8 oranında artış sağlanabildiğini göstermektedir.
 
Günümüzde tüm tedarik zincirleri gibi çelik sektörü de yeni düzene ayak uydurmak durumundadır. Çelik Borsası, dünya genelindeki çelik alıcıları ile satıcılarını bir araya getiren online bir platform olarak, içinde bulunduğumuz dijital çağda sektörde yer alanlar için önemli bir noktadadır. Global anlamda demir-çelik sektörünü tek çatı altında toplayan, çelik alıcı ve satıcılarını çelik sektörünün dijital pazarında buluşturan Çelik Borsası, Endüstri 4.0’a uygun olarak pazarlama ve satış inovasyonu sağlamaktadır. Kullanıcılar hangi firmanın nerede, hangi alanda, ne çeşit ürünler ürettiği bilgisine kolayca ulaşırken, zaman ve para giderlerini minimum seviyeye indirmektedir.
 
2019 yılı itibariyle Türk Çelik Sektörü, Dünya genelinde 8. sırada, Avrupa’daki çelik üreticileri arasında ise Almanya’dan sonra 2. sırada yer almaktadır. 2020 yılında ise Türkiye Dünya genelinde 7. Avrupa’da ise 1. sırada kendisine yer bulmayı başarmıştır. Demir çelik sektörü diğer sektörlere girdi sağlayan lokomotif bir sektör konumundadır. Demir-çelik sektörünün başını çektiği sınıflandırmada yer alan çelik boru, döküm, alüminyum bakır, galvaniz sektörü aktörlerinin de yer aldığı ana metal sektörü; makina, otomotiv, elektronik, kimya, savunma havacılık, madencilik ve ulaşım sektörlerine temel girdi ve hammadde sağlamaktadır. Dünyada Endüstri 4.0 ile birlikte ticaret, üretim ve tüketim yeniden dizayn edilmektedir. Endüstri 4.0’a ayak uyduran ve geçen şirketler gelecekte ayakta kalacak ve rekabet avantajı sağlayacaktır. Üretimde maliyet düşüşleri, kişiye özel ve hızlı üretim öne çıkarken süreç içersinde istihdam ve dış ticaret açısından fırsatlar ve tehditler ortaya çıkarmaktadır. 
 
Türkiye çelik açısından dünyada üretimde ilk 10 içerisinde yer almaya devam edecekse, şirketlerini dünya ile rekabet edilebilir bir yapıya kavuşturmalı, altyapı, destekler, mevzuatlar, teşvikler gibi imkânlarla bu şirketlerin önünü açmalıdır. Türkiye, ancak doğru politikalar ve süreklilik arz eden stratejiler üreterek dünyada ilk 10 ve ilk 50 sırada yer alan şirketlerin devamlılığını sağlayabilir. 

Kaynakça: 
  • Türkiye ve Almanya’nın Sanayide Dijital Dönüşümü: Yol Haritaları Ve Şirketlerin Karşılaştırması, Süleyman Demirel Üniversitesi İktisadi ve İdari bilimler Fakültesi Dergisi Endüstri 4.0 ve Örgütsel Değişim Özel Sayısı, 30.12.2018 Elif Nuroğlu,  Hüseyin H. Nuroğlu 
  • Journal of Transportation and Logistics 4 (2), 2019 Istanbul University Press.  Turkey Iron and Steel Industry Competitiveness and Industry 4.0 Zehra Vildan Serin, Osman Fidan, Hasan Kalyoncu University, Turkey,
  • Türkiye Bilişim Derneği Endüstri 4.0 Kobiler İçin Dijital Dönüşüm Rehberi 
  • https://www.tbd.org.tr/wp-content/uploads/2019/08/%C5%9Eirketler-i%C3%A7in-dijital-d%C3%B6n%C3%BC%C5%9F%C3%BCm-Rehberi.pdf
  • https://www.sanayi.gov.tr/assets/pdf/plan-program/DemirÇeliksektörü Raporu2020.pdf
  • https://multinet.com.tr/blog/inovasyon-girisimcilik/gunumuzde-dijital-donusumun-isletmelere-kattigi-faydalar
  • http://www.isodijital.com/dijital-donusum.html
  • https://www.insaatnoktasi.com/haber/demir-celik-sektorunde-dijital-donusumle-verimlilik-artirilacak-75499
 
Çelik Yapılar - Sayı: 72 - Eylül - Ekim 2021

Kendimizi Sınayalım

Kendimizi Sınayalım - 72



© 2014 - Türk Yapısal Çelik Derneği