TR|EN
Güncel
Steelorbis
Depreme Dayanıklı Binalar
E-Bülten Aboneliği
Tevfik Seno Arda Lisesi
Yayınlar > Çelik Yapılar
Sayı: 34 - Aralık 2012

Makale


2012’DEN 2013’E ÇELİK YAPI SEKTÖRÜ

2012’yi etkileyen gelişmeler ve bu gelişmeler paralelinde sektörün değerlendirmesi ile sektörün 2013 beklentileri ve hedefleri…

H. Yener GÜR’Eş
TUCSA Başkan Yardımcısı
ECCS PMB Başkanı

2012’Yİ ETKİLEYEN GELİŞMELER
2012 yılını en çok etkileyen olaylar ve gelişmelerden öne çıkanları şu şekilde sıralamak mümkün:

  • 23 Ekim 2011’de başlayan Van depreminden sonra Van’ın imarı sırasında çelik yapılara duyulan gereksinim,
  • Libya’da 2011 başlarında başlayan iç çatışmalar ve 20 Ekim 2011’de Sirte’nin düşmesi sonucunda oluşan yeni düzen ve 2012 yılının sonlarında başlayan ticari görüşmeler,
  •  2011 yılının Mart ayında başlayan iç karışıklıklar sonucunda Suriye’de yaşanan askeri ve siyasi gerilimler dizisi.
  •  Kentsel dönüşüm olarak bilinen, Halk arasında Kentsel Dönüşüm Yasası olarak anılan 16/5/2012 tarihli ve 6306 Sayılı Afet Riski Altındaki Alanların Dönüştürülmesi Hakkında Kanun’un yürürlüğe girmesi.
  • Türk demir ve çelik sektöründeki gelişmeler ve dünyanın 8. büyük demir çelik üreticisi konumuna gelinmesi ve Türk inşaat sektörünün dünyadaki başarıları.
  •  2009 küresel ekonomik krizinin etkilerinin bazı ülkelerde azalması.
  • Türkiye’nin çelik yapı ihracatındaki gelişmeler.

Van Depreminden Sonrası
Ülke olarak biz; 26 Aralık 1939 tarihinde yaşanan ve 32.962 vatandaşımızı kaybettiğimiz 7.9 büyüklüğündeki Erzincan depreminden ders çıkaramadık, Bolu-Düzce depremi hariç 17.127 can kaybıyla sonuçlanan Büyük Marmara Depreminden sonra da depreme karşı güvenli yapı konusunda önemli bir gelişme kaydedemedik. Aslında Türkiye hemen her yıl afet yaşıyor: Bolu-Gerede, Varto, Lice, Çaldıran-Muradiye bunlardan yalnızca kolay hatırladıklarımız. Gönül isterdi ki, 23 Ekim 2011’de yaşanan Van depreminden sonra, deprem kuşağındaki ülkemizde çelik yapıların avantajlarından yararlanabilecek kadar ders çıkarmış olalım. Sorun; yapı kültürüne ilişkin alışkanlıkların terk edilememesi, kolaya kaçılması, güvenli yapı bilincinin ne halkta ne de kamuda yeterince gelişmemiş olması, bilincin geliştiği yerlerde de küçük menfaatlerin can güvenliğinin önüne geçmesi.
Van depreminden sonra Sayın Başbakanın bizzat yerinde ve numuneler üzerinde yaptığı tetkikler sonucunda, çelik yapı siparişleri verilmeye başlandı. Ama kısa bir süre. Çelik yapılar, kullanım amacına ve projesine bağlı olarak iki ana başlık altında ele alınabilir: çelik çerçeve taşıyıcı sistemli yapılar ve hafif çelik yapılar. Van’da yalnızca hafif çelik yapılar kullanıldı diyebiliriz.
Van depreminden sonra neden çoğunlukla hafif çelik yapılar gündeme geldi?

  • Çünkü kış şartları çok ağırdı ve beton dökme imkanını önemli ölçüde kısıtlıyordu.
  •  Çünkü hafif çelik yapıları daha kısa sürede kullanıma açmak mümkündü.
  • Çünkü çelik yapıların toplam ağırlığının diğer geleneksel yapılara oranla daha hafif olması nedeniyle, hemen hemen her türlü zemin üzerine inşa edilmesi mümkündü.
  • Çünkü maliyetleri de zannedildiği gibi anormal değildi.

Konut amacıyla yapılan hafif çelik yapıların geçici yapı olduğu zannıyla, Van’da öncelikle konteynır tipi yapılar, biraz da panel tipi yapılar tercih edildi. Çoğunlukla üç kata kadar olan hafif çelik karkaslı yapıların avantajlarından yeterince yararlanılamadı. Oysa hafif çelik konut ve diğer kalıcı yapıların, geçici yapılarla hemen aynı sürede yapılması mümkündü.
23 Ekim 2011’de başlayan Van depreminden sonra ilk panel tipi okul binası Ocak 2012 ayının başında, ilk hafif çelik karkaslı okul binası ise şubat 2012 ayında hizmete hazır hale geldi. Çünkü bu binaların imalatı hava şartlarından etkilenmiyor, yerinde montajı ise kısa sürede ve kolay oluyordu. Sonra yine alışkanlıklarımız öne çıktı ve çelik yapıların avantajlarından yararlanmayı ikinci plana bıraktık.

Libya Krizi
Türkiye’nin çelik yapılar konusunda, yine son 20 yıl içinde en etkin olduğu ülkelerden biri de Libya olmuştur. Libya ile ilişkilerimiz 2011 başlarında başlayan iç çatışmalar ve 20 Ekim 2011’de Sirte’nin düşmesi sonucunda oluşan yeni düzen içinde ciddi ölçüde etkilenmiştir. Çelik yapı sektörü bu krizden en az etkilenen sektör olmuştur. Çünkü yapı malzemelerinin yaklaşık %80’i Türkiye’de imal edilip ihracat yoluyla Libya’ya gönderildiğinden risk payı nispeten az olmuştur.

Suriye Krizi
2008-2009 yıllarında yaşanan küresel ekonomik krizden sonra ABD, Rusya, Çin, Hindistan gibi büyük ekonomiye sahip ülkelerin Ortadoğu ve Afrika’ya duyduğu ilgi ile eşzamanlı olarak 2011 yılında Arap Baharı diye anılan krizler silsilesi yaşanmıştı. Buna paralel olarak, 2011 yılının Mart ayında Suriye’de başlayan iç karışıklıklar 2012 yılında da devam etmiş ve Türkiye ile Suriye arasındaki ticari ilişkiler tamamen durma noktasına gelmiştir. Bununla birlikte ABD ve Rusya’nın Suriye üzerinde belirli bir mutabakata varmaları üzerine, bu bölgedeki krizin bölgeye asgari zararla sonuçlandırılacağına ilişkin ümit belirmiştir. Bu duruma göre krizin 2013 yılında belirli bir çözüme kavuşması ve Türkiye – Suriye ticaretinin yeniden başlaması olası görülmektedir.

Kentsel Dönüşüm
Halk arasında Kentsel Dönüşüm Yasası olarak anılan 16/5/2012 tarihli ve 6306 Sayılı Afet Riski Altındaki Alanların Dönüştürülmesi Hakkında Kanun, ilgili kurum ve kuruluşların görüşleri yeterince alınamadan çıkarılmış olmakla birlikte Çevre ve şehircilik Bakanlığı yetkilileri, bu kanuna ilişkin Yönetmeliklerin hazırlanması safhasında, üniversiteler, ilgili meslek örgütleri ve STK’lar dahil geniş bir taban kesiminin görüşlerine başvurulacağını bildirmiştir.

Demir ve Çelik Sektörü ile İnşaat Sektöründeki Gelişmeler
Çelik sektörümüz, 2012 yılında %6 civarında bir büyüme göstererek, dünya çelik sektörünün genel performansının ve Türkiye ekonomisindeki büyümenin oldukça üzerinde bir başarı elde etmiştir. Söz konusu büyümenin elde edilebilmesinde, daralan küresel talebe rağmen, ihracatımızın % 10’un üzerinde artışla, 20 milyon tonu aşması, önemli bir katkı sağlamıştır. Türkiye, bu performansı ile 2012 yılında iki kademe birden yükselerek, dünya çelik üretiminde 8. sıraya yerleşmiştir.
Türkiye inşaat sektöründe de küresel bir başarı elde etmiş dünyada ön sıralardaki yerini almıştır. Dünyanın en büyük inşaat firmaları listesine giren Türk firmalarının sayısı itibariyle Türkiye üçüncü sıraya yükselmiştir. Yapılan işlerin hacmi ve ciroları açısından da önemli bir yere gelinmiştir.
İki sektördeki bu küresel gelişmeler ve başarılar, doğal olarak çelik yapı sektörünün de gelişmesine katkıda bulunmaktadır.

2009 Küresel Ekonomik Krizinin Etkilerinin Azalması
2009 küresel ekonomik krizinin etkilerinin Avrupa dışındaki bazı ülkelerde azalması veya siyasi nedenlerle artan yapılaşma gereksinimi Türkiye’deki çelik yapı sektörünü de olumlu yönde etkilemiştir.
Son yıllarda, Libya’da yaşanan siyasi çalkalanmadan ve yönetim değişikliğinden sonra Sudan ve diğer Kuzey Afrika ülkelerine çelik yapı ihracatı gelişmiştir. Günümüzde ise Gine, Angola ve daha birçok Afrika ülkesinde Türkiye’den gönderilen çelik yapılar inşa edilmeye başlanmıştır.
Buradan Orta Asya’ya dönecek olursak, bu bölgedeki varlığımız da özellikle son 10 yıl içinde artmıştır. Bir ara küresel kriz nedeniyle çelik yapı sektörünün işleri azalmaya başlamışsa da bu konudaki olumlu gelişmeler halen sürmektedir. Aslında, Rusya’nın Türkî devletler üzerindeki etkisi yeniden arttıkça, yabancı firmaların bu bölgelerden uzaklaşmaya başlaması da gündeme gelmiş ancak bunun Türk firmalarına etkisi, diğer ülke firmalarına oranla daha az olmuştur.
Azerbaycan’ın Türkiye için önemi büyüktür. Bu önem ve ilişki, son yıllarda Azerbaycan’ın artan petrol gelirlerine paralel olarak yaptığı yatırımlar sonucunda daha da gelişmektedir ve gelişmeye de devam edecektir.
Rusya ile devam eden inşaat ilişkileri kapsamında, çelik yapı projeleri ve çalışmaları da devam etmektedir. Rusya’da özellikle köprü inşaatları, kamu yapıları ve ticari yapılar öne çıkmakta ve başarıyla sürdürülmektedir.
Ukrayna, Romanya ve Bulgaristan’da son yıllarda gelişen çelik yapı gereksinimleri söz konusu ülkelerin ekonomik durumları nedeniyle beklenen ölçekte gelişememiştir.
Türkiye’nin etkinliğinin, yukarıda kapsanan AMECAB (Africa, Middle East, Cenral Asia, Balkans) bölgesinde önümüzdeki 20 yıllık dönemde de artarak süreceği değerlendirilmektedir.
Bölgenin çelik yapı imalatçısı konumuna gelmiş olan Türkiye’nin AMECAB Bölgesi dışında da etkinliklerine rastlanmaktadır. Örneğin, Türk Yapısal Çelik Sektörü başta Fransa olmak üzere bazı Avrupa ülkelerine, Venezuela ve Brezilya gibi Güney Amerika ülkelerine, ABD’ye de ihracat gerçekleştirmektedir.

Türkiye’nin Çelik Yapı İhracatındaki Gelişmeler
Türkiye’de çelik yapı bilinci bebek adımlarıyla gelişirken, yurtdışından gelen talepler Türk Çelik Yapı Sektörünü ihracata yöneltmiş, bu da sektörün krizleri göreceli olarak kolay atlatmasına ve sektörün gelişmesine neden olmuştur.
Çelik yapı sektörünün ihracatı ile ilgili bir milat belirlemek zor, bununla birlikte Türkiye’nin çelik yapı ihracatına 20 yıl kadar önce başladığını kabul edebiliriz. Bunu, özellikle 1990’da Varşova Paktının, 1991 yılında SSCB’nin dağılmasından ve soğuk savaş döneminin bitmesinden sonra oluşan yenidünya düzeni ile de örtüştürmek mümkün olabilir. Aynı zamanda 2 Ağustos 1990'da Irak’ın Kuveyt’i işgal etmesiyle başlayan ve BM Güvenlik Konseyi’nin kararına paralel olarak ABD liderliğinde çokuluslu kuvvetlerinin Ocak 1991’de silahlı operasyonuyla başlayan Birinci Körfez Savaşı da bölgedeki yeni yapılaşma konusunda etkili olmuştur.
Ortadoğu bölgesine çelik yapı ihracatımız, Irak’ta 2. Körfez Savaşı veya Irak Savaşı, olarak bilinen ve 20 Mart 2003’de ABD ve İngiltere önderliğinde oluşturulmuş Çokuluslu Koalisyon Kuvvetleri’nin bir askeri harekatla Irak'a girmesiyle başlayan savaştan sonra daha belirgin hale gelmeye başlamıştır.
Türkiye’nin çelik yapı ihracatının son dönemde Rusya, Irak, Azerbaycan ve Orta Asya Türkî devletlerinde yoğunlaştığını söylemek mümkündür. Birleşik Arap Emirlikleri, Suudi Arabistan, Cezayir, Sudan gibi ülkeler de çelik yapı ihracatı açısından önemli pazarlar haline gelmiştir. Libya ve Suriye’de belirli ölçüde istikrarın sağlanmasını takiben ülkenin imar ihtiyacının çok büyük olacağı değerlendirilmektedir. Libya ile ticari görüşmeler, yılsonu itibariyle ciddi boyuta ulaşmaya başlamıştır.

2012 YILI DEĞERLENDİRMESİ
Türk çelik yapı sektörünün 2012 yılı sonu itibariyle değerlendirildiğinde;
m Yurtiçi ve yurtdışı piyasalardaki daralma çelik yapıların beklenenin altında gelişmesine neden olmuştur. Bununla birlikte elde edilen sonuç, ülke ortalamasının çok üzerindedir ve memnuniyet vericidir.

  • Türk Yapısal Çelik Sektörü çelik üretimine paralel bir gelişme kaydederken, çelik yapı sektörü de gerek tasarım, gerek imalat, gerekse taahhütlük hizmetleri açısından önemli gelişmeler kaydetmektedir. Türkiye’de işlenen yapısal çelik miktarı; 2000 yılında 600.000 Ton/yıl iken, 2008-2009 ekonomik krizine rağmen 2011 yılında 1,2 Milyon Ton/yıl’a yükselmiştir. İnşaat sektöründeki göreceli yavaşlamaya rağmen, bu yıl işlenen yapısal çelik miktarının 1,4 Milyon Ton civarında olması beklenmektedir. Geçen yıla oranla artış %16,7 mertebesindedir.
  • Çelik yapı sektörünün yurtdışında ulaştığı iş hacmi, AMECAB bölgesindeki olumlu gelişmeler ve Türkiye’nin ihracata dayalı ekonomi politikası paralelinde her geçen gün artmaktadır. 2012 yılı Çelik yapı sektöründeki ihracatın yılsonu itibariyle 780 Milyon USD civarında olması beklenmektedir. Çelik yapı elemanları ihracatındaki artış geçen yıla oranla %16,9 mertebesinde olmuştur. Türkiye’nin 2011 yılının aynı dönemine nazaran 2012 yılındaki ihracat artışı; TÜİK istatistiklerine göre imalat sektöründe %14,2, madencilik sektöründe %10,2 olmuştur. Çelik yapı sektöründeki artış ise her ikisinden de fazla olmuştur.
  • Yapısal çelik işleme kapasitesindeki artış, yeni tesislerin ilavesinden çok, otomasyona ağırlık vererek, mevcut tesislerin kalite ve kapasitelerini arttırma yönünde gerçekleşmiştir.
  • Konut yapma kapasitesi; hafif çelik yapılar için 3 Milyon m2, geleneksel çelik taşıyıcı sistemli yapılar için 3 Milyon m2 olmak üzere toplam 6 Milyon m2 olarak değerlendirilmiştir.

2013 YILI BEKLENTİLERİ VE HEDEFLERİ
2012 yılından sonraki artış oranının Türkiye İhracatçılar Meclisi (TİM)’in öngördüğü gibi yıllık ortalama %12 civarında olması halinde 2023 yılında öngörülen 5 Milyon Ton hedefinin yakalanması mümkün olabilecektir.

2013 Yılında Beklenen Gelişmeler
Yapısal çelik ve çelik yapı sektörünü olumlu yönde etkilemesi beklenen projelerden bazıları aşağıda olduğu gibidir:

  •  Dünya çapında mega proje kabul edilen İzmit Körfezi Köprüsü (köprü ve viyadükler) ile 3. Boğaz Köprüsü,
  • Önümüzdeki 10 yıl içinde Türkiye’de yapılması planlanan rüzgar enerji santrallerinin 4.2 Milyar Euro değerindeki kule ihtiyacının yansımalarının başlaması
  • Kentsel Dönüşüm projelerinde çeliğin avantajlarından yararlanılması halinde bu projenin sektöre katkısının yılda 300.000 Ton civarında çelik kullanımı olabileceği değerlendirilmektedir. Kentsel Dönüşüm kapsamında 6-7 Mmilyon binanın dönüşümünden bahsediliyor. Bu hedefe; yalnız yılda 250.000 betonarme konut ile ulaşmaya kalkıldığında hedefin 28 yılda, buna ilave yılda 70.000 civarında çelik yapı yapılması halinde 22 yılda ulaşılması mümkün görülmektedir. Bunun anlamı: Türkiye bir an önce çelik yapıları tanımalı, onun avantajlarından yararlanmalıdır.
  • Önümüzdeki dönemde çelik yapı ihracatının, halen ihracat yapılan ülkelerle devam edeceği, buna ilave olarak Libya ile çelik yapı projelerinin yeniden canlanabileceği, Suriye’de istikrarın sağlanması sonucunda bu ülkeye de ciddi ölçüde çelik yapı ihracatının başlayabileceği değerlendirilmektedir.

2013 Yılı Beklentileri
2013 yılında iç ve dış piyasa koşullarının daha zorlayıcı olacağı, uluslararası rekabetin daha acımasız olacağı değerlendirilmekte ancak Türkiye’nin yeni pazarlara yönelmesi, Azerbaycan’ın çelik yapı ihtiyacındaki artış, Libya’nın süratle artması beklenen talebi gibi etkenlerle çelik yapı sektörünün belki daha yoğun bir çalışma içinde fakat dünya ortalamasının çok üzerinde iş yapması beklenmektedir.
Türk çelik yapı sektörünün 2013 yılında; 

  • Rusya, Irak, Azerbaycan ve Orta Asya Türkî devletleri, Birleşik Arap Emirlikleri, Suudi Arabistan, Cezayir ve Sudan’da etkin olacağı,
  • İran’da ve diğer Afrika ülkelerinde de pazar payı elde edeceği,
  • Önümüzdeki dönemde Libya ile çelik yapı projelerinin yeniden canlanabileceği ve Suriye’de istikrarın sağlanması sonucunda bu ülkeye de ciddi ölçüde çelik yapı ihracatına başlayabileceği,
  • AMECAB Bölgesi dışında da çalışmalarına devam edeceği, başta Fransa olmak üzere bazı Avrupa ülkelerine, Venezuela ve Brezilya gibi Güney Amerika ülkelerine ve ABD’ye de ihracat yapacağı değerlendirilmektedir.

2013 Yılı Hedefleri
Yukarıda belirtilen olası gelişmeler ve beklentiler sonucunda, 2013 yılında;

  • Türkiye’de işlenmesi beklenen yapısal çeliğin 1,6 Milyon Ton mertebesine ulaşması,
  • İhracatın 875 Milyon USD olarak gerçekleşmesi,
  • Hafif çelik yapı (hafif çelik karkaslı yapı, panel tipi yapı ve konteyner tipi yapı) kapasitesinin %15 mertebesinde artarak 3,45 Milyon m2’ye ulaşması,
  • İmalat kapasitesi ve kalite ortalamasının %10 mertebesinde artarak ihracata elverişli 1,1 Milyon Ton/yıl, diğer 3,3 Milyon Ton/yıl (Toplam 4,4 Milyon Ton/yıl)
  • Konut yapma kapasitesinin de yaklaşık %10 civarında artarak yılda 6,5 Milyon m2’ye ulaşması beklenmektedir.

Cumhuriyetin 100. Yılı Hedefleri
Yapılan değerlendirme sonunda, 2023 yılı yapısal çelik imalat ve ihracat hedefleri;

  • İşlenecek yapısal çelik hedefi: 5 Milyon Ton/yıl,
  • İhracat hedefi: 3 Milyar USD/yıl
  • Kapasite hedefi: Toplam 10 Milyon Ton/yıl (ihracata elverişli 5 Milyon Ton/yıl ) olarak öngörülmektedir.
Sonuç olarak; Çelik Yapı Sektörü 2012 yılını olumlu gelişme içinde kapamıştır. 2013 yılı küresel bazda daha rekabetçi bir ortamda, adeta kıran kırana geçecek gibi görünmektedir. Bununla birlikte sektörün büyümeye devam edeceği, ihracatın artacağı, Türkiye piyasasında da çeliğin avantajlarından daha fazla yararlanacak bilincin oluşacağı değerlendirilmektedir.
2013 Yılının; sektörümüze, ülkemize ve tüm insanlığa başarı, huzur ve barış getirmesini dileriz.
Çelik Yapılar - Sayı: 34 - Aralık 2012



© 2014 - Türk Yapısal Çelik Derneği