TR|EN
Güncel
E-Bülten Aboneliği
Tevfik Seno Arda Lisesi
Yayınlar > Çelik Yapılar
Sayı: 28 - Ağustos 2011

Seminer & Kurs


Önder DEMİRER - Demirer Holding Yönetim Kurulu Başkanı

Rüzgar potansiyelinin bu kadar büyük olduğunu tahmin etmiyorduk, anladık ki İngiltere’den sonra Avrupa’daki en büyük potansiyel ülke Türkiye.

TÜRKİYE’NİN İLK RÜZGAR ENERJİ SANTRALİNİ ÇEŞME’DE KURDUK”

Biz 1996 yılında bu sektöre girmeye karar verdik ama Türkiye’de rüzgarı ölçen hiç bir ölçüm direği yoktu. Daha öncesinde 10 metrelik meteroloji istasyonu direkleri vardı ama bu rüzgar enerjisini değerlendirmek için yetersiz bir boyutta idi. Aynı zamanda 1996 yılında Türkiye’de rüzgar enerjisinden elektrik üretmek için iki tane yöntem vardı, biri devletle imtiyaz sözleşme yapmak, çünkü o zamanki kanunlara göre elektrik üretmek kamu malıydı, ancak devlet üretebilirdi ve ancak imtiyaz sözleşmesi yaparak üretebilirdiniz veya otoprodüktör olarak kendi fabrikanızda elektrik üretme yöntemi ile yapabilirdiniz. Biz bu koşullarda çalışmalar yaparken, ilk başta ölçümün son derece önemli olduğuna karar vererek 1996 yılında 24 tane ölçüm direği, 1997 yılında 108 tane ölçüm direği ile, 30-40 metrelik, Türkiye’de rüzgar ölçümlerine başladık. Çıkan sonuçlar gerçekten umut verici idi. Rüzgar potansiyelinin bu kadar büyük olduğunu tahmin etmiyorduk, anladık ki İngiltere’den sonra Avrupa’daki en büyük potansiyel ülke Türkiye. Bu çerçevede 1996 yılında başladık işe, 1997 yılının Temmuz ayında Çeşme’de ölçümlerimiz bir yılı tamamlamıştı ve sonuçlar da uygun çıkınca, 1997 yılının sonunda türbinleri sipariş ettik. Böylece Türkiye’nin ilk rüzgar enerji santrali 1997 yılında Çeşme’de gerçekleşmiş oldu. şubat 1998’de yani yaklaşık 13 yıldan beri bu santral çalışmaya devam ediyor. Rüzgarda şöyle bir şey var, son derece istikrarlı bir kaynak, artı eksi sapması % 10. Yani son derece kolay bir üretim, çok büyük sapmaları yok. Yani hidroelektrik santraller gibi yağmura o kadar bağımlı değil. Her ne kadar rüzgarın ne zaman eseceğini tahmin etmeseniz bile yıllık tablolar o kadar şaşırtıcı değil. Nitekim biz o zaman 4.2 Milyon kilovat saat üretim tahmin etmiştik, son 12-13 yılın ortalaması 4.3, gördüğünüz gibi gayet de tahminimiz beklediğimiz gibi gerçekleşti. Ama o zaman dediğim gibi mevzuat uygun değildi ve kendi fabrikamıza taşıyorduk, 400 km uzaktaydı fabrikamız, ciddi kayıplar veriyorduk o zaman elektrik fiyatı 6 Dolar Sent civarında idi. Üretim kayıplarımız gittikten sonra yaklaşık 4,5 Sent’e geliyordu ama biz bu işin geleceğine inandığımız için sürdürmeye devam ettik. Daha sonra 1998 yılında ikinci yöntem Yap-İşlet-Devret Yönetimi olan, 20 yıl sonra devlete teslim etmek üzere iki tane anlaşma imzaladık devletle. Bu santraller de yapıldı. 7.2 MW gücünde üretildi, Kasım 98’de devreye girdi, halen de devam ediyor. Aynı zamanda da bizim BOES -Bozcaada Rüzgar Santrali için başvurumuzu yaptık. Tam biz bunu devreye sokarken birdenbire Devlet Planlama Teşkilatı tarafından bir durdurma oldu, rüzgar santralleri ile ilgili değildi bu durum, kanun gereği bütün enerji santralleri imtiyazlı olduğu için Devlet Planlama Teşkilatı’ndan onay alması gerekiyordu ve bir doğalgaz santrali almadı diye devlet de hepsini durdurdu. Böylece bizim projemiz de 1998 yılında askıya alınmış oldu.

1999 yılında anayasa değişikliği yapılarak elektrik üretmek imtiyaz hukukundan çıkartıldı ve özel hukuka geçti ve bizim 1998 yılında başlattığımız sözleşme 2000 yılında özel hukuk sözleşmesi ile devreye girdi ama Yap-İşlet- Devret olarak kaldı. 2000 yılında Bozcaada’daki rüzgar santralimiz devreye girdi, 11 yıldır da çalışmaya devam etmekte. Kapasite faktörü % 39. % 39 çok iyi bir kapasite faktörü örneğin Almanya’da 27.000 MW kurulu güç var ama ortalama kapasite faktörü % 18. Bu da Türkiye’de rüzgar enerjisi alanının önemine bir gösterge. Yani çok fazla teşvik almadan da Türkiye’de rüzgar enerjisi olabiliyor. Ki Türkiye’de Yenilenebilir Enerji Kanunu çıkmasına rağmen, yaklaşık 6 sene evvel çıktı, halen 1 Kilovat/ saat teşvik fiyatına satılmış değil. Serbest piyasaya daha yüksek ama ne işe yarıyor bu kanun, kredi bulmada minimum bir temel yaratıyor. Bu Bozcaada projesi Türkiye’nin son Yap-İşlet -Devret projesi oldu. 2000 yılının Haziran ayında santral kuruldu. 2000 yılında Türkiye’de büyük bir enerji açığı vardı, Enerji Bakanlığı bizlerden 24 saat içinde taahhüt istedi, yoksa Devlet Planlama Teşkilatı onay vermeyecek dedi. İki yılda bitirin diye de talimat verdi. Yoksa projeler iptal olur dendi. Bunları iki yılda bitirmek imkansızdı ama olmazsa da projeler iptal olacaktı. Onun için de biz bu projeleri bitireceğiz dedik. Bununla ilgili 2000 yılı Ekim ayında yaklaşık 10 adet Yap-İşlet -Devret rüzgar santrali projesi için imza atıldı.

Uluslararası tahkim anlaşması sağladık. Bunlardan 5 tane proje de bizimdi, bunların 20 yıl devlet tarafından satın alma garantisi vardı. Biz bu anlaşmayı imzaladık fakat Türkiye’de birden bire önemli bir enerji açığı vardı, yaklaşık 4.500 MW Yap-İşlet-Devret rüzgar santrali devreye girince o zaman Türkiye’nin elektrik tüketimi 140 Milyar Kilovat/saat idi ve bu Yap-İşlet-Devret doğalgaz santrali işletmeye girince yaklaşık 36 Milyar Kilovat/saat’lik yeni üretim ortaya çıktı ve Türkiye’de birdenbire bir arz fazlasına dönüştü. Böyle olunca da bizim imzaladığımız bütün projeler askıya alındı.

Yaklaşık 6 yıl bekledik, 6 yıl içinde hiç bir rüzgar santrali yapılamadı. Aşırı üretim doğalgaz fazlasından dolayı idi. Biz de bu arada 5 tane projemiz için ortağımızla birlikte kanat fabrikası kurduk. Kanat Fabrikası 2002 yılında devreye girdi, o zaman 50 kişi çalışıyordu, şimdi 500 kişi çalışıyor, 26 ülkeye ihracat yapıyor. Demin söylemeyi unuttum Bozcaada’da biz santral yaparken çelik kuleleri biz Türkiye’de yaptırdık. Araştırma yapıp Türkiye’de çelik kuleleri yapabilecek 7 firma tespit etmiştik ve o sene Çimtaş firmasını tercih ettik, 1999 yılında Çimtaş’a sipariş ettik ondan sonra Çimtaş yaklaşık 700 – 800 tane kule yaptı. Bizim hedefimiz bu rüzgar enerji santrallerini % 100 Türkiye’de yapmaktı. Zaten kabloları Türkiye’de yapılıyor, inşaatı burada yapılıyor, kuleleri 1999 yılından beri Türkiye’de yapılıyor, biz de kanat fabrikasını devreye soktuk. İlk başlarda 400 – 600 kilovatlık kanatlar yapıyorduk son yıllarda 800-900 KW’lık şimdi de 3000 MW’lık, 82 metre çapında yapıyoruz ve rüzgar santrallerimizde de bu kanatları kullanıyoruz. Aslında bu konuda ciddi bir pazar gelişmekte. 2005 yılında Yenilenebilir Enerji Kanunu çıktı. Bu kanun 10 yıl satın alma garantisi veriyordu fakat maalesef TL bazlıydı, biliyorsunuz Euro bazlı, Dolar bazlı geldiği için TL bazlı olunca bir kur farkı riski vardı ama bunu da şöyle ikna ettik, Türkiye’nin elektrik enerjisinin % 52’si doğalgazdan elde ediliyor oysa Türkiye’de hiç doğalgaz kaynağı yok, doğalgaz da petrole bağlanmıştı yapılan anlaşmalara göre ve dışa bağımlılık var, petrol fiyatında da artış olduğu için bunları örnek göstererek projelerimizi yaptık.
Çelik Yapılar - Sayı: 28 - Ağustos 2011

Seminer & Kurs

RÜZGAR ENERJİSİ VE SANTRALLERİ SEMİNERİ
Prof. Dr. Nesrin Yardımcı - Türk Yapısal Çelik Derneği Yönetim Kurulu Başkanı
Hasan SELEKT - Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanlığı Enerji İşleri Genel Müdürlüğü, Şube Müdürü
Mustafa ÇALIŞKAN - Elektrik İşleri Etüt İdaresi Genel Müdürlüğü, Yenilenebilir Enerji Kaynakları şube Müdürü
Prof. Dr. Tanay Sıdkı Uyar Marmara Üniversitesi Yeni Teknolojiler Araştırma Uygulama Merkezi Müdürü EUROSOLAR-Avrupa Yenilenebilir Enerji Birliği Başkan Yardımcısı ve Türkiye Bölümü Başkanı Dünya Rüzgar Enerjisi Birliği Başkan Yardımcısı
Prof. Dr. Milan VELJKOVIC
Patrick WAHLEN - Global Busines Director for Power Generation, Lincoln Electric, ABD
Anssi MAKELA - Sales Manager, PEMAMEK, Finlandiya
Önder DEMİRER - Demirer Holding Yönetim Kurulu Başkanı
Koray ALTINKILIÇ - NORDEX Enerji A.Ş.
Hasan ŞEMSİ - Berdan Cıvata ve Somun Sanayi Genel Müdürü



© 2014 - Türk Yapısal Çelik Derneği